Görgü kurallarını yıkıp, büyük ve gürültülü ses çıkaracağından korkuyorlar. | Open Subtitles | فهم يخشون أن تتجاوز قواعد اللباقة عبر دخولك بشكل صاخب |
Vereceğin bilgiler yeterince gürültülü olursa zaten buna gerek kalmamış olacak. | Open Subtitles | لو كان تقريرك صاخب بدرجة كافية, فلن يكون هناك داع |
Çevredekiler gürültülü bir kulübün açılıp da sessizliği bozmasını istemez. | Open Subtitles | الجيران لا يريدون نادي مزعج يأتي عندهم ويزعج هدوئهم، وصدقني |
Kusura bakmayın, kafamda sanki aşırı gürültülü sirk müziği çalıyordu da. | Open Subtitles | لكن فقط بدات اسمع في راسي صوت عالي من موسيقى السيرك |
Ve bu yalnızca bir tahmin çünkü hiç kimse dünya çapında okyanusların ne kadar gürültülü olduğunu ciddi anlamda takip etmiyor. | TED | وذلك مُجَرّد تقدير، لأنّ لا أحد يتعقب فعلًا كمية الضوضاء في المحيط في جميع أنحاء العالم. |
Komşuları sormamdaki neden ise, kesme masası oldukça gürültülü olabiliyor. | Open Subtitles | سبب سؤالي عن الحي هو أن منشار الطاولة بصوت عال |
Hayatı gürültülü bir şekilde yaşayıp sessizce terk eden... bu adamı toprağa verelim. | Open Subtitles | لندفن هذا الرجل الذي كان مروره بالحياة صاخباً و قام بخروج هادئ |
Şu gürültülü müzikallerdendi, onlardan illallah demiştim. | Open Subtitles | كان فيلم موسيقى صاخب وأنا لا أحب تلك النوعية |
Burası çok gürültülü. Burada yemeyi istiyor musun? | Open Subtitles | هذا المكان صاخب جداً أنت مُتأكد أننا سنأكُل هنا ؟ |
Ama herifin bu kadar gürültülü bir öküz olmasına da gerek yok. | Open Subtitles | لكن يجب أن لا يأخد الأمر بشكل صاخب و حقير |
Burayı çok seviyorum. Sıcak, gürültülü, pizza yok. | Open Subtitles | يعجبني المكان هنا، فهو حار، صاخب وليس به بيتزا |
Uçarken çok gürültülü oluyor. Hiçbir şey duymuyorum. | Open Subtitles | ،إن الأمر مزعج بالأعلى لا يمكنني سماع شيء |
Burası gürültülü ama bunlar gerçekler ve gerçekler seni özgür kılar. | Open Subtitles | , الأمر مزعج هنا , لكنها الحقيقة و الحقيقة تحررنا |
İnlemelerim fazla gürültülü olursa beni de Eddie gibi kısırlaştırırsınız. | Open Subtitles | و إذا كان صوت إلتفافي عالي جدابالنسبة لك .. |
Onlar için gürültülü bir okyanus, yoğun bir sisin bizim için olduğu kadar sersemletici ve hatta tehlikeli olabilir. | TED | بالنسبة لهم، محيط تكتسيه الضوضاء قد يكون مُربِكًا وحتى خَطِرًا كضبابٍ كثيفٍ بالنسبة لنا. |
İstediğim kadar gürültülü çalarım, pis İtalyan! | Open Subtitles | سأعزف بصوت عال كما اريد ايها المهاجر الايطالي الصغير |
Ne derler bilirsin Milo: "Müzik gürültülü geliyorsa, yaşlanmışsın demektir" | Open Subtitles | كما يقولون مايلو لو كان صوتك صاخباً ستصبح متمرسا |
Evet, burası biraz gürültülü... ve bende biraz eskidim, yani, öyleyse... | Open Subtitles | نعم, الصوت مرتفع هنا قليلاً وأنا ظعيف السمع قليلاً |
gürültülü olacak... dokunma engelini onu rahatsız etmeyecek şekilde aşmak için... fırsatımız var. | Open Subtitles | . سيكون هناك ضجة فهذه فرصتنا لكسر حاجز اللمس لكن ليس بطريقة بغيضة |
Bir gece o kadar gürültülü yaptı ki, köpeği uykusundan uyandırdı. | Open Subtitles | و ذات ليلة كان صوته عالٍ جداً و لقد أيقظ الكلب |
Boğazlanan domuzlar. Çılgın gürültülü düdükler. | Open Subtitles | والخنازير المذبوحة، والصافرات العالية المزعجة |
Ve İngiltere'nin gelmiş geçmiş en gürültülü grupları arasındaki yerini çoktan aldı. | Open Subtitles | واستحق مكانته فى تاريخ الروك كواحداً من أكثر الفرق صخباً فى إنكلترا. |
Evde gürültülü bir kavga olduğuna ve şiddet olduğuna dair şikayet... | Open Subtitles | نحن فقط هنا لأجل الشكاوى للتعامل مع الإزعاج الصادر من المنازل. |
Tamam, çok sıcak, gürültülü ve iğrenç böceklerle dolu bir yer ama sonuçta bizim. | Open Subtitles | بالتأكيد، انه ساخن وصاخب ومليئ بالحشرات المخيفة... لكنه ملكنا. |
Bir hayvanı, bir bebeği sürekli bir gürültünün varlığıyla, gürültülü bir tavan vantilatörünün altında büyütmeye eşdeğer koşullarda yetiştirebilirim. | TED | بإمكاني أن أربي حيوانا تحت ظروف تكون معادلة لتربية طفل تحت مروحة في السقف عالية الصوت نسبيا، في وجود ضجيج مستمر. |
Etraftakileri kaçırsın diye bilerek gürültülü ayarladım. | Open Subtitles | تركت صوتة عاليا لكى يخيف كل المتفرجين الأبرياء الذين فى الطريق |