Bak, bana güvenmediğini biliyorum ama tam da o yüzden buradayım. | Open Subtitles | أعلم أنّك لا تثق بي، لكنّي جئت لأثبت لك جدارتي بثقتك. |
Ona, bana güvenmediğini söyle. Seni tehdit ettiğimi. | Open Subtitles | قل له انك لا تثق بى قل له اننى قمت بتهديدك |
Bana tamamen güvenmediğini söylemeye çalışıyorsan... | Open Subtitles | بالطبع، إن كنت لا تحاول القول بأنك لم تثق بي تماماً |
Bana güvenmediğini biliyorum. Ama bu adadan herkes gibi senin de gitmen gerekiyor. | Open Subtitles | أعلم أنّك لا تثقين بي، ولكن عليك مغادرة هذه الجزيرة، علينا جميعاً ذلك |
Öyleyse, seni arayıp bu kadar önemli bir görev için... sana güvenmediğini söylememiştir. | Open Subtitles | إذن, أعتقد بأنّه لم يتصل بك لإخبارك بأنه لا يثق بك مع مهمّة بهذا القدر من الأهمية |
Biliyor musun seninle olan ilişkimde biraz daha güvensiz olsaydım bana güvenmediğini düşünebilirdim. | Open Subtitles | أتعلم ؟ اذا كنت غير واثق بقوة علاقتي بك قليلا لضننت بأنك لا تثق بي |
Bana artık güvenmediğini biliyorum, ama umarım zamanla bu değişecek. | Open Subtitles | لقد قبلت بواقع انك اصبحت لا تثق بي لكني امل ان يتغير ذلك مع الوقت |
Ama bize güvenmediğini açıkça belli ettin... | Open Subtitles | يمكنني أنّ أسألها. لكنكَ أوضحتَ أنكَ لا تثق بأيّ منـّا، لذا لمَ أزعج نفسي بذلك؟ |
Daha önceden ona güvenmediğini biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف أنكَ لم تثق بهِ من قبل , هل تثق بهِ الأن ؟ |
Bir saat önce ona güvenmediğini söylüyordun çünkü George'un üzerine garip bir etkisinin olduğunu düşünüyordun. | Open Subtitles | قبل ساعة كنت لا تثق بها لأن لديها بعض التحكم على جورج |
Kız arkadaşımın benden ayrılmadan önce artık bana güvenmediğini başkalarına söylerken duyabiliyorum. | Open Subtitles | فتاتي تخبر الناس أنها لا تثق بي بعد الأن قبل أن تنفصل عني مباشرةً |
Eğer içeri dalıp onunla yüzleşirsen güvenmediğini anlar. | Open Subtitles | .. يجب أن تثق بها أما إذا إقتحمت المكان وواجهتها ستتأكد بلير من أنك لاتثق بها |
O... Rebecca'ya hiç bir zaman gerçekten güvenmediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت انها ،،، لا تثق في ريبيكا ابداً |
Ama bana hâlâ neden güvenmediğini söylemen için üç yıldır bekliyorum seni. | Open Subtitles | ولكنني كنت أنتظركِ لثلاث سنوات لأتخبريني لِمَ لا تزالين لا تثقين بي |
Bana güvenmediğini biliyorum, ama sana yardım ederken, kendime yardım ediyorum. | Open Subtitles | اعلم انك لا تثقين بى لكن بمساعدتك اساعد نفسى |
Bana güvenmediğini ve güvenmemek için iyi bir sebebin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ لا تثقين بي، و لديكِ سبب وجيه بالفعل |
Dikkatli biri olduğunu biliyoruz; ama bize gerçekten güvenip güvenmediğini bilmiyoruz. | Open Subtitles | أعرف بأنه كان حذراً من البداية لكن هل حقاً يثق فينا أم لا؟ |
Önemi yok. Sadece bana hiç güvenmediğini kabullenmek zor. | Open Subtitles | لا عليك انه فقط صعب الإعتراف بأنه لم يثق فيّ ابد |
ve sonra da, Las Vegas'ı öğrendim ve benle bunu paylaşacak kadar bana güvenmediğini düşündüm, bu da canımı çok acıttı. | Open Subtitles | و بعدها، عندما إكتشفت صفقة لاس فيجاس و أنت لم تثقي بي لكي تشاركيني الأمر |
İnsanların ona güvenmediğini biliyorum ama hala ona inanmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّ الكثير من الناس لا يثقون به، لكنّي لا زلتُ أحاول الإيمان بالخير فيه. |
Dennis artık bana güvenmediğini söylüyor. | Open Subtitles | دينيس يقول أنه لايثق فىّ |
Birçok insana güvenmediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم انك لاتثقين بأشخاص كثيرين |
Bize neden güvenmediğini anlayabiliyorum. Ama alternatifi ne ki? | Open Subtitles | أتفهم سبب عدم ثقتك بنا لكن هل من بديل لديك؟ |