| Tek suçum, dünyayı yaşanacak daha güzel bir yer yapmaya çalışmak. | Open Subtitles | كل ذنبي انني احاول جعل العالم مكان جميل انظري الى نفسك |
| Bak, çocuk yerleştirmeye şehrin her tarafına gidiyorum. Burası güzel bir yer Rusty. | Open Subtitles | أنظر، أنا أضع كل الأطفال في منازل، لديك مكان جميل هنا يا رستي |
| Sizin için burada güzel bir yer ayarladık. | Open Subtitles | نحن اختار مكان لطيف خصيصا لك الحق أكثر من هنا. |
| Neyse, dondurmacı başka kadınlarla tanışmak için güzel bir yer olacaktır. Lütfen! | Open Subtitles | على كلٍ، أعتقد أن محل المثلجات سيكون مكان جيد لمقابلة نساء آخرين |
| güzel bir yer burasi, konsollar, pofuduk koltuklar, orman. | Open Subtitles | المكان جميل هنا، منصات تحكم، ومقعد مريح وغابة |
| Biliyrosun, burası güzel bir yer. Bronz bir plaka asacağım. Bu kapı hep çarpıyor! | Open Subtitles | تعرفين هذا مكان رائع سوف اضع عليه لوحة معدنية للذكرى هذا الباب دائما يصفق بشدة |
| Montana ziyaret etmek için güzel bir yer olabilir, ama orada yaşamak istemezsiniz, çünkü intihara yatkınlık konusunda bir numaralı eyalet orası. | TED | ومونتانا مكان جميل لزيارته ولكنك لا تريد أن تعيش هناك، لأنها الولاية الأولى للتفكير في الانتحار. |
| En azından bazen, ziyaret etmek için güzel bir yer bulabiliriz. | TED | ولكن قد نجد، ذات مرة، أنه مكان جميل ويستحق الزيارة. |
| Dünya nüfusunun yarısından fazlası, güney Fransa'da bu aletin yapımıyla ilgileniyor. Fransa bu deneyi yapmak için güzel bir yer. | TED | أكثر من نصف سكان العالم يشاركون في بناء هذه الآلة في جنوب فرنسا. التي هي مكان جميل لإجراء التجربة. |
| Yaşamak için güzel bir yer. | Open Subtitles | هذه بلدة صغيرة و لطيفة مكان جميل للعيش لبعض الوقت |
| Küçük bir yürüyüş yapacağız. Oynayabileceğimiz güzel bir yer biliyorum. | Open Subtitles | لنتمشى انا اعرف مكان جميل و هادئ يمكننا ان نلعب فية |
| Senin için iyi olur. Tuscon'un çok güzel bir yer olduğunu duydum. | Open Subtitles | سيكون هذا جيد لك, سمعت أن توسون مكان جميل جدا |
| güzel bir yer olmalı. Oraya hiç gitmedim. | Open Subtitles | يبدو أنه مكان لطيف . لم أتواجد هناك أبداً |
| Buranın beklemek için güzel bir yer olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد إن هذا مكان لطيف لكي تكون هنا |
| Oturup, anıları yâd etmek için güzel bir yer ama senin daha o anıları yaratman lazım... | Open Subtitles | إنه مكان جيد لاسترجاع الذكريات وأنت مازلت صنعيين زكرياتك |
| Bence burası çok güzel bir yer, ...ve fotoğrafları buraya getirdiğin için teşekkür ediyorum, ...yalnız evi ne zaman şahsen gidip görebiliriz? | Open Subtitles | أعتقد أن المكان جميل وأقدر جلبك لهذه الصور لكن متى نذهب ونراه بأنفسنا؟ |
| Burasının çocukları getirmek için güzel bir yer olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا مكان رائع لإحضار الأطفال.. |
| Yarın gece, rezervasyon ve ayakkabı gerektiren güzel bir yer bulacağım. | Open Subtitles | ليلة الغد , سأجد مكان جيّد المطلوب , التحفظات و الأحذية |
| Bu evin en altında, bu iş için çok güzel bir yer var. | Open Subtitles | إذا لم أكن مخطئة, في أسفل هذا المبنى, يوجد مكان مناسب لنقوم بذلك. |
| Burası, kitap okumak için veya... ormanı seyretmek için güzel bir yer. | Open Subtitles | ستجدان أنها بقعة جميلة للجلوس وقراءة كتاب أو مجرد الاستمتاع بمشاهدة الأشجار |
| Ve çok güzel bir yer görduüm. Buraya tekrar geleceğimi biliyordum. | TED | ولقد رأيت هذا المكان الجميل. عرفت أنني أرغب في العودة مجدداً. |
| Av yakalamak için çok güzel bir yer, bu saatlerde çok kalabalık oluyor. | Open Subtitles | كان ذات مرة هذا المكان رائع للصيد إنه مزدحم للغاية الآن |
| Ne güzel bir yer. Mahkeme konutlarında yaşayıp, orada çalışmak gerçekten çok güzel olmalı. | Open Subtitles | جميل ، جميل ، انه جميل تماما أن تعيش و تعمل فى حانات المحكمة |
| Yazmak için güzel bir yer. Uzak... | Open Subtitles | بدا المكان مناسبا للكتابة لأنه كان بعيدا |
| Ama bundan daha güzel bir yer asla bulamadım. | Open Subtitles | ولم أجد أي مكان أجمل من هذا |
| Çok güzel bir yer. | Open Subtitles | إنه منزل رائع خاص بجانب الخليج. |
| Cylonlar acımasız ve ölümcül rakiplerdir, hepsi yok edilirlerse evren... esasen güzel bir yer olacaktır. | Open Subtitles | السيلونز وحشيون وفتاكون ان الكون سيكون مكانا أفضل بكثير إذا أبيدوا بشكل كامل |