galaksilerin büyük bir çoğunluğu bizden o kadar hızla kopuyor ki onlardan gelen ışık bize hiç ulaşmayabilir. | TED | الغالبية العظمى من المجرات تتباعد عنّا بسرعة كبيرة لدرجة أنّ الضوء الصّادر منها قد لن يصلنا أبدا. |
Bu galaksilerin yaydığı ışık mümkün olan en yüksek hızda, ışık hızında seyretse bile aramızdaki sürekli açılan bu mesafeyi kat edemeyecek hale gelecek. | TED | الضوء التي تبعثه هذه المجرات يسافر بسرعة أعلى من سرعة الضوء لن نتمكن من التغلب على اتساع الفجوة بيننا |
Ve bu galaksilerin içinde dev toz bulutları oluşuyor. | TED | وبداخل هذه المجرات تتكون سحب الغبار الكبيرة هذه. |
Yok etme güçlerinin olmasına rağmen evrende galaksilerin oluşumuna her şeyden çok karadelikler yardımcı olmuşlardır. | Open Subtitles | رغم امتلاك الثقوب السوداء قدرة تدميريّة تفوق أيّ شيء آخر بالكون تساهم الثقوب السوداء بتشييد المجرّات أيضاً |
Ama söz konusu genişleme çok hızlanıyorsa o zaman galaksilerin kendileri de genişleyebilir. | Open Subtitles | ولكن إذا كان هناك تمدد بشكل فائق عندها يمكن للمجرات نفسها أن تتمدد |
galaksilerin çoğu sarmal, kendi galaksimiz Samanyolu'na benziyor. | TED | معظم المجرات لولبية الشكل، كما في مجرتنا، درب التبانة. |
Bu yaygın galaksilerin nasıl oluşup evrildiği yönünde güçlü teorilerimiz var. | TED | لدينا نظريات محكمة عن كيفية تشكل وتطور هذه المجرات الشائعة. |
Ancak nadir galaksilerin bunu nasıl yaptığını anlayamıyoruz. | TED | لكننا لم نفهم طريقة تشكل وتطور المجرات النادرة. |
Bunun, mikrodalga fon dalgalanmaları ile galaksilerin oluşumu hakkındaki verilerin hepsi ile uyuştuğunu gördük. | TED | و قد أوضحنا أنه من الممكن مطابقته لكل البيانات التي لدينا حول تكوٌن المجرات التذبذب في خلفية الموجات المصغرة |
Bu fotoğrafların soluk ve küçük olmasının sebebi, söz konusu galaksilerin oldukça uzak olmasıdır, muazzam mesafelerde. | TED | و ضعف هذه الصور وحجمها الصغيرهو فقط نتيجة لبعد تلك المجرات والمسافة الكبيرة بينها. |
Ve bu galaksilerin her biri birkaç milyar, hatta yüz milyarlarca yıldız içeriyor olabilir. | TED | وكل من هذه المجرات يمكن أن تحتوي بداخلها بلايين أو مئات البلايين من النجوم المرئية. المناظير مثل آلة الزمن. |
Gece göğünde yaptığı incelemeler uzaktaki tüm galaksilerin Dünya'dan uzaklaştığını gösterdi. | TED | فلقد سجل أثناء مشاهداته للسماء ليلاً أن جميع المجرات البعيدة عنا تنحسر أو تبتعد عن كوكب الأرض. |
Şişme modeli erken evrendeki enerjinin kuantum dalgalanmalarını, sonradan galaksilerin oluşumunu sağlayacak gaz kümelerinin oluşumuyla bağdaştıran akıl kalmaz hızda, kısa süreli bir genişleme dönemi betimliyor. | TED | يشرح النموذج التضخمي فترة قصيرة من التوسع المذهل والسريع الذي يربط التقلبات الكمية في طاقة الكون البدائي، بتلك التشكلات من الكتل الغازية التي أدت لتشكل المجرات. |
Bu galaksilerin her biri yaklaşık 100 milyar yıldız kapsar. | TED | وكلُّ من هذه المجرات تحوي حوالي 100 مليار نجم. |
Uzaktaki galaksiler bizden uzaklaşıyordu. Bu, galaksilerin bir zamanlar bize yakın oldukları anlamına geliyordu. | TED | وأن المجرات الأخري تبعد أكثر عنا وهذا يعني أن هذه المجرات كانت قريبه من بعضها في السابق |
O çok kısa süre zarfında, parıltı bütün galaksilerin bütün yıldızlarının toplamından daha parlaktı. | TED | من أجل هذه اللحظة الوجيزة من الوقت، كان الوهج أكثر إشراقاً من كل النجوم في كل المجرات في كل الكون المعروف |
Şu anımızı da biliyoruz: bilim adamlarının galaksilerin hareketi üzerine gözlemleri gösteriyor ki, evren artan bir hızda genişliyor. | TED | ونحن على علمٍ بحاضرنا: فملاحظات العلماء حول حركة المجرات تخبرنا بأنّ كوننا يتوسع بسرعة. |
Eğer galaksilerin tam ortasındaysanız, bu şekli görmek gerçekten de zor; bu sanki hayatın ortasında olmak gibi. | TED | وعندما تكون في وسط المجرات يصعب رؤية النمط، الامر شبيه بمنتصف العمر. |
galaksilerin oluşumunu anlamak için merkez noktamız karadelikler. Zaman içerisinde nasıl geliştiklerini anlamamız için bir anahtar görevini görürler. | Open Subtitles | الثقوب السوداء أساسية لفهم طريقة تشكّل المجرّات وتطوّرها مع الوقت |
Hafızam beni yanıltmıyorsa, ...galaksilerin Spektral Evrimi sınavın vardı bugün. | Open Subtitles | إذا لم تخنّي الذاكرة لديكِ امتحان اليوم التطور الطيفي للمجرات |
Işığı büker, ışığı farklı bir fiziksel etkiyle büker, ama net sonuç şudur ki önlerinde karanlık madde olduğunda farklı galaksilerin görüntüleri saptırılmış(bozuk) görünür. | Open Subtitles | إنها تطوي الضوء خلال تأثير فيزيائي مختلف ولكن النتيجة الكلية مشابهة حيث أنه هذه الصور من مجرات بعيدة جدا تظهر مشوهة |
İlk galaksilerin oluşumundan ilk yıldızların parlamasına ve ilk gezegenlerin oluşumuna. | Open Subtitles | من الأصل للمجرّات الأولى إلى اشتعال أول النجوم وتشكيل الكواكب الأولى. |
Bu da bizim sadece çevremizdeki galaksilerin değil görülebilen evrenin en uzak köşelerindeki galaksilerin de mesafelerini ölçmemizi sağlar. | Open Subtitles | قام الفلكيون باكتشافٍ رائع وغير متوقع تم إدراك أن الكون الذي يُفترض تباطؤه |
Hangisine bakarsak bakalım, tüm galaksilerin ya da hemen hemen tüm galaksilerin kalbinde, merkezi bir süper-yoğun karadeliğin olduğu ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | محاولة أن تجد ثقوباً سوداء وعلى أمل أن تعرف المزيد عن هذه الأجرام المحيّرة |