Gerçekten su değil, gazoz. Ama içinde su var sonuçta. | Open Subtitles | إنه ليس ماء حقًا ولكنها صودا لكن الصودا بها ماء |
gazoz ya da kereviz tonik değil, gerçek şampanya. | Open Subtitles | أجل ، ليست صودا ولا كرفس منشط بل شمبانيا فعلاً |
Ben bira içeceğim, sen de gazoz iç. | Open Subtitles | سوف أشرب البيرة وأنتِ يمكنكِ شُرب الصودا |
Biraz buz ve soda istiyorum birkaç şişe de zencefilli gazoz. | Open Subtitles | سأحتاج لبعض الثلج مع بعض المشروبات الغازية وربما قنينتين من شراب الزنجبيل |
Hemen tuzlu kraker ve zencefilli gazoz alıp geri geliyoruz. | Open Subtitles | سنعود على الفور ونحضر لكِ بعض البسكويت المملح والمياه الغازية |
gazoz dediğimde, gerçek bir soda demek istedim, bu diyet saçmalığını değil. | Open Subtitles | عندما اقول صودا, فأنا اقصد صودا، وليس هذا الشئ مخلوع الفؤاد قليل الدسم. |
İki sandviç, iki gazoz ve iki çubuk dondurma istiyorum. | Open Subtitles | سآخذ شطيرتين سجق ،وشرابين صودا وإثنان من الآيسكريم |
Ve sana soğuk gazoz getirecektir ona ihtiyacın sıcak basmasından olabilir diye. | Open Subtitles | لكنة سيكون عندك. وسوف يحضر أليك صودا مثلجة إذا كان سبب أحتياجك لة بأنّك مثيرة جداً. |
Vişneli soda mı zencefilli gazoz mu alsam karar vermeye çalışıyordum, en iyisi | Open Subtitles | أحاول الاختيار بين صودا الكرز والبيرة, تعرفين ماذا؟ |
Sizin için vereceğim hizmetler bir kutu gazoz getirmekle sınırlı kalır. | Open Subtitles | الوضع الذى سأكون راغبا فى أن أخدمك فيه هو أن أعرض عليك مشروب صودا. |
Kıtlık var sanki. Yiyecek ve içecek bir şey yok. gazoz yok. | Open Subtitles | -هذه كالمجاعة فلا يوجد شيء للأكل أو للشرب و لا يوجد صودا |
gazoz, domuz ve patatesle ve başka şeylerle ilgili birşeyler soruyordum. | Open Subtitles | كنت أسأل فقط عن الصودا والخنازير والبطاطا وغيرها من الأشياء |
Bize 50 kuruş verdi, biz de sokağın karşısına gidip gazoz içtik. | Open Subtitles | حتى انه أعطى لنا 50 سنتاً، و ذهبنا إلى الشارع، و أشترينا الصودا. |
Size sadece gazoz alabilirim. Çünkü sizin reşit olmadığınızı biliyorum. | Open Subtitles | استطيع ان اجلب لكم الصودا 'لانني اعلم انكم تحت السن القانوني. |
gazoz severim. Seninle çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | أحب الصودا ، أترغبين أن نكون خليلا و خليلة رسميـا ؟ |
O ise yalnızca bir yudum gazoz için yaşıyor. | Open Subtitles | كلّ تلك الأمور في عالمها الكامل إمتصاص واحد فقط من الصودا هذا كل ما تعيش من أجله |
Size iyi fiyat vereceğim, Başkan Koch, "Nasılım ama" diyen çikolatalı gazoz içen, simitle füme somon yiyen, Yahudi g...tü! | Open Subtitles | ثمة سعر يناسبك ما رأيك؟ شراب صفار البيض بالشوكولاتة |
Şu işe bak. Haftada sekiz hamburger ve bir kasa gazoz satıyoruz. | Open Subtitles | انظر لحالنا ، نحن نبيع ثمان شرائح لحم أسبوعيا ، وصندوق مياه غازية |
Sanırım kahve dükkanındaki gazoz, Cola ve Sprite karışımı. | Open Subtitles | جعة الزنجبيل في ذلك المقهى هي عبارة عن خليط بين كوكا وسبرايت. |
Bana zencefilli gazoz al. Tuvalete gideceğim. | Open Subtitles | أحضر لي مشروب غازي ، أنا ذاهبةٌ لدورة المياه |
Kesin şeker ve gazoz gibi kokuyordur. | Open Subtitles | اراهن ان مذاقك مثل ماونتن ديو مع الشوكولاة |
İyi şans için bir gazoz alın. | Open Subtitles | فريق انجلترا الشرقية اعطني زجاجة الكوكا كولا اتمنى لك الفوز |
- gazoz ya da başka bir şey ister misin? | Open Subtitles | -هل تريد سبرايت أو شيء ما يا رفيقي؟ |
Ona zencefilli gazoz verdim ve öylesine bir şeyler konuşmaya başladım ama ben konuşurken, zencefilli gazozdan hapşırdı. | TED | أعطيته مِزْر زنجبيل وبدأت أتحدث عن لا شيء محدد، ولكن أثناء حديثي، عطس من مِزْر الزنجبيل. |
İki şat ikinize, sana da bir gazoz, senin nöbetin. | Open Subtitles | كحول لكما الإثنين , وصودا لك لأنها فترتك |
Buzlu gazoz lütfen, teşekkürler. | Open Subtitles | مياه غازيّة مع ثلج من فضلك , شكراً |
Arkada gazoz dolaplarının orada. | Open Subtitles | في الخلف عند قسم الشراب |