Bunun yerine, gelecek için plan yapıp 22. yüzyıl aydınlanmasını başlatacaklar. | TED | وبدلاً عنه، سيخططون للمستقبل ويبدأوا في بناء تنوير القرن الثاني والعشرين |
Planlarım, gelecek için bazı planlarım, olası iş beklentilerim var. | Open Subtitles | لدي بعض ، بعض الأفكار للمستقبل بعض فرص العمل المحتمله |
Sonuç olarak tüm bu fikirlerden yola çıkarak çok uzak bir gelecek için çarpıcı bir çıkarım yapacağım. | TED | سوف الخص مع التضمين المدهش لكل هذه الافكار للمستقبل البعيد جداً |
Bir mimar olarak geçmişin farkındalığında bugün için tasarlarsınız gerçekte bilinmez olan bir gelecek için. | TED | كمعماري فأنت تقوم بالتصميم للحاضر، مع إدراك للماضي، من أجل المستقبل و الذي هو مجهول أساسا. |
Galiba gelecek için endişelenmek insanın doğasında var. | Open Subtitles | أعتقد أن القلق بشأن المستقبل من طبيعة البشر |
Dinle, öngörülebilir gelecek için, sen ve ben haberleşmek için düşük teknoloji kullanacağız. | Open Subtitles | استمع ، في المستقبل القريب ، أنا وأنت سنستخدم وسائل منخفضة التكنولوجيا للاتصالات |
Vermek için bahçenizi besleyin ve bu tohumları gelecek için ekin. | TED | ازرع حديقتك للأخرين وازرع تلك البذور للمستقبل. |
B.J., hapishanedeki çok sayıda arkadaşımdan biriydi ve gelecek için büyük planları vardı. | TED | بي جي كان واحدا من زملائي المساجين كانت له خطط كبيرة للمستقبل. |
Burada John’a gelecek için umutlarının ne olduğunu sordum. | TED | لذا هنا قد سئلت جون عن ما هي آماله للمستقبل |
Ama John’un ve diğerlerinin görüşlerine kendi görüşümü eklemek isterim, ben gelecek için umutluyum. | TED | ولكن أود أيضا أن أضيف إلى جون وللآخرين أن وجهة نظري هي، أنا متفائل للمستقبل. |
2013'te en üst sıraya yerleşiyor. 2014 ve ilerleyen gelecek için de böyle olması bekleniyor. | TED | في عام 2013، أصبح التهديد الأكبر، وكذلك الامر في عام 2014 وبالنسبة للمستقبل القريب. |
Bir ulus kapılarını kapatabilir, ama belki gelecek için sorun biriktirir. | TED | إحدى الدول قد تغلق أبوابها، ولكن ربما ذلك يخزن فقط المشاكل للمستقبل. |
İstediğimiz gelecek için bir hedef, küresel ısınmayı tersine çevirmenin mümkün olduğu bir gelecek. | TED | إنه هدف للمستقبل الذي نريده، مستقبل يصبح ممكنًا فيه عكس عملية الاحتباس الحراري. |
gelecek için kişisel tasarımın entegre etme, sezgisel ve analitik olanı düşünme olduğunu belirteyim. | TED | أن موضوعات تصاميمي الشخصية للمستقبل لا تدور حول الادماج، للتفكير ب ذلك البديهي ولك التحليلي |
Benim için tarihin adaleti ile ilgili bir durum ve gelecek için bir sorumluluk. Çünkü Kamboçya uzun zaman oldukça kanunsuz bir ülke olarak kaldı. | TED | وبالنسبة لي الأمر مسألة عدالة للتاريخ، ومحاسبة للمستقبل. لأن كمبوديا تظل جميلة ، تسودها الفوضى بعض الأحيان. |
Ve en önemlisi, değişim olacak. gelecek için değişim! | Open Subtitles | القضيّة هي التغيير، التغيير من أجل المستقبل |
Ve uzun zamandır ilk kez gelecek için çok heyecanlıyız. | Open Subtitles | و للمرة الأول منذ وقتٍ طويل نحن في قمة الحماسة بشأن المستقبل |
Bu dondurma olayı etik olarak tartışılabilir demiştin ve büyük olasılıkla kafanı kestirip gelecek için saklamak çılgınca olur. | Open Subtitles | إذن قلت بأن أخلاقيات الكرونيكس قابلة للنقاش إنه من المحتمل بأنه جنون أن يتدلى رأسك ويحفظ لإستخدامه في المستقبل |
Buradaki bazı insanlar daha iyi bir gelecek için çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | يتخلّون عن دمّهم عرقهم و دموعهم هنا من أجل مستقبل الرفاهية والرخاء |
gelecek için söz veremem, mükemmellik için de çünkü biz biziz, ben benim ve neler olacağını kimse bilemez. | Open Subtitles | , لا يمكنني أن أوعدك بمستقبل و لا يمكنني أن أعدك بالكمال لأننا كما نحن و أنا ما هو عليه و من يعرف ما قد يحدث |
Ama sıla özlemim ve gelecek için kaygılarım yavaşça yok oluyordu. | Open Subtitles | لكن حنيني الى الوطن و قلقي حول المستقبل بدأ يخفت تدريجيا |
Bu harika gelecek için kanunları mı çiğnemeliyim? | Open Subtitles | لأحصل على المستقبل العظيم هذا، هل علي أن أتحدى القانون؟ |
Eğer bebek ölürse, gelecek için hiç bir umut kalmaz | Open Subtitles | . إذا ماتت الطفلة فسنفقد كل أمل فى المستقبل. |
Ama hayatımı küçük bir kasabada belirsiz bir gelecek için sürdüremem. | Open Subtitles | لكني لا استطيع تعطيل حياتي لأجل مستقبل غامض في بلدة صغيرة |
Yakın gelecek için bir şey. | Open Subtitles | شيء ما لضمان المستقبل |
İlkel duyusal zevkler için söylenecek söz yoktur. Bizi bu zamana ait yapan dürtüler -- geçmiş veya gelecek için ihtiyaç duyulmaz. | TED | المسرات الحسية الأولية التي تقول الاشياء التي لانجد الكلمات لها الدوافع التي تجعلنا حاضرين لاحاجة لماضي أو لمستقبل |
Gerçek bile olmayabilecek bir gelecek için hayatımı değiştirmeyi planlamak. | Open Subtitles | أخطط لتغيّر حياتي لأجل المستقبل الذي قد لا يتحقّق |