İstediğimiz gelecek için bir hedef, küresel ısınmayı tersine çevirmenin mümkün olduğu bir gelecek. | TED | إنه هدف للمستقبل الذي نريده، مستقبل يصبح ممكنًا فيه عكس عملية الاحتباس الحراري. |
Benim için tarihin adaleti ile ilgili bir durum ve gelecek için bir sorumluluk. Çünkü Kamboçya uzun zaman oldukça kanunsuz bir ülke olarak kaldı. | TED | وبالنسبة لي الأمر مسألة عدالة للتاريخ، ومحاسبة للمستقبل. لأن كمبوديا تظل جميلة ، تسودها الفوضى بعض الأحيان. |
Ama şimdi gelecek için bir rüyam var, bir koyun rüyası. | Open Subtitles | لكن الان انا لدي حلم للمستقبل حلم بالخراف |
Yakın gelecek için bir şey. | Open Subtitles | شيء ما لضمان المستقبل |
Yakın gelecek için bir şey. | Open Subtitles | شيء ما لضمان المستقبل |
Evin bir vaat olduğunu söyledi, gelecek için bir plan. | Open Subtitles | قال أنّ المنزل وعد وهو بمنزلة خطّة للمستقبل |
Birçok insan elektrikli arabanın nasıl ses çıkardığını bilmediğinden ilk önce yeni bir ses dünyası tanımlamalıyım. Geçmiş deneyimlerimize ait olmayan ancak gelecek için bir referans yaratacak bir ses dünyası. | TED | بما أن الكثير من الناس لا يعرفون كيف يمكن أن يبدو صوت السيارة الكهربائية، يجب أن أعرّف، أولاً وقبل كل شيء، عالم صوتي جديد، شيء لا ينتمي لتجربتنا السابقة لكنه يخلق مرجعاً للمستقبل. |
Şey, Worldchanging'i hayal edilemez gelecek için bir haber servisinin parçası olarak düşünebilirsiniz. | TED | حسناً، Worldchanging ربما تفكرون به كجزء من خدمات الأخبار للمستقبل الذي لا يمكن تخيله. |
Yemin, hem şu an için bir beyanat hem de gelecek için bir sözdür. | Open Subtitles | القسم هو تأكيد للحاضر ووعد للمستقبل |
Bu seyahat Tanrı'nın onun için tasarladığı muazzam gelecek için bir hazırlık olacak. | Open Subtitles | ... هذه الرحلة ستكون تحضير للمستقبل العظيم الذي رسمه له الرب |
gelecek için bir şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | أن أبني شيئًا للمستقبل |
gelecek için bir sürü planım var! | Open Subtitles | لدي خطط كثيرة للمستقبل! |