Eğer onun Claw ülkesinden gelen bir belge olduğunu düşünürlerse ne olacak! | Open Subtitles | ماذا سيحصل إن اعتقدوا بأنه قادم من مدينة المخلب |
-Pekala, bu batıdan gelen bir patlama gibiydi; | Open Subtitles | يبدو بان الانفجار قادم من الغرب.. ربما من دينفر |
Viet Nam ile değil, tamamen kulaklıklarınızdan gelen bir gülümseme ile ilişkilendirmek. | Open Subtitles | الرابطة لن تتعلق بفييتنام، بل بضحكة، بابتسامة، كل هذا يأتي من سمّاعاتك. |
Dövüş Kulübü'ne ilk kez gelen bir herifin kıçı bir kurabiye hamuruydu. | Open Subtitles | أنت في نادي القتال شخص أخر غيرك وأنت خارجه الشخص الذي يأتي لنادي القتال للمره الأولي يكون ضعيفاً كالعجينه اللينه |
Cennetten gelen bir meyve gibiydi. | Open Subtitles | و كأنها فـاكهةٌ قادمه من مـدينة عـدن بـذاتها. |
Benim favori örneğim geçen seçimlerden önceki Cumhuriyetçi bir tartışma sırasında seyircilerden gelen bir soru. | TED | ومثالي المفضل على هذا هو سؤال جاء من مستمعة في مناظرة الجمهوريين قبل الانتخابات الأخيرة. |
Bu bize bir silah taşıyarak değil onun yerine bir çanta dolusu hukuk kitabı taşıyarak gelen bir adam. | Open Subtitles | فهو الرجل الذي جاء إلينا لا لتعبئة بندقية، ولكن بدلا من ذلك تحمل كيس من كتب القانون. |
Çünkü sen koşuyorsun bir geçitte koşuyorsun, uzaktan gelen bir sese doğru çekiliyorsun. | Open Subtitles | لأنّكِتجرين.. تجرين خلال دهليز .. تجذب إنتباهك أصوات من بعيد .. |
Evet, sanırım aileden gelen bir şey. | Open Subtitles | أجل, يبدو أن هذا يسري في العائلة |
-Pekala, bu batıdan gelen bir patlama gibiydi; | Open Subtitles | يبدو بان الانفجار قادم من الغرب. ربما من مدينة دينفر |
Pekala, bu batıdan Denver tarafından gelen bir patlama gibi. | Open Subtitles | حسنا , يبدو بان الانفجار قادم من الغرب .. ربما من دينفر |
Burada düz bir zaman çizgisinde ilerlemek yerine merkezden dışarı gelen bir evrim görüyoruz. | TED | و لدينا هنا نظرة لإتجاه التطور بدلا من التطور نفسه بالنظر للوقت كخط زمني ، نجد أنه يأتي من المركز. |
En iyisini yapmaktan ve çalışırken akışa sahip olmaktan gelen bir tür tutku bu. | TED | إنه نوع من العاطفة يأتي من فعل أفضل ما يمكن وأن تسير الأمور بتدفق عندما تعمل |
Fakat bir de ayrıca, başkalarının hizmetinde geçirilen yıllardan gelen bir kibir var. | Open Subtitles | غرور الذي يأتي من الزهو بالدنيا، لكن هناك بعض الرجال من يزهو بخدمة البلاد |
Bu tip yerlere gelen bir adam değilim. Ahmağın biriyim. | Open Subtitles | لست النوع من الرجال الذي يأتي إلى هذه الأماكن، أنا أحمق |
Dışarıdan gelen bir ses duyuyorum. | Open Subtitles | اني اسمع .اصوات قادمه من الخارج |
Çorabının teki için Hindistan'dan gelen bir mihrace vardı. | Open Subtitles | كان هناك مهراجا جاء من الهند لطلب أحد جواربها الحريرية الطويلة. |
'Bu sabah gelen bir kayıtla ilgilenebilirsin.' | Open Subtitles | أنت تشير إلى تقرير' الذي جاء في هذا الصباح. |
Sesler ne sesi? "Uzaktan gelen bir sese doğru çekiliyorsun" dedin. | Open Subtitles | ما هي تلك الأصوات؟ لقد قلت: "تجذب إنتباهي أصوات من بعيد" |
Aileden gelen bir şey diyelim. Anladın mı? | Open Subtitles | لنقول فقط ذلك يسري في العائلة. |
Bildiğim kadarıyla iş yerime geldim ve şehir dışından gelen bir grup elinde silahla odaya kitlenmişti. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أنّني أتيت لمكان عملي ووجدت فرقة موسيقية من خارج المدينة محبوسين في غرفة ومعهم سلاح غير مسجّل |
Chicago'daki Pinkerton Dedektiflikte çalışan arkadaşlarından iki sene önce gelen bir telgraf, aklımı karıştırdı. | Open Subtitles | و ما يحيرني أنه قبل سنتين كان هناك رسالة من أخوتك في وكالة بينكرتون من شيكاغو |
Eğer bir hayvan sol tarafından gelen bir yırtıcı görürse, sağa kaçması en iyi kaçış olacaktır. | TED | إذا رأى حيوانٌ ما مفترساً قادماً من يساره، فمن الأفضل أن يهرب باتجاه اليمين. |