Bu yüzden, bugün sosyal medya gölgesinde genç insanlar hakkında konuşmak istiyorum. | TED | لذا اليوم أريد أن أتحدث عن الشباب من خلال وسائل الاعلام الاجتماعية. |
Dünyanın her yerinde bir şeyler arayan genç insanlar gördüm. | TED | أجد الشباب في جميع أنحاء العالم يبحث عن شيء ما. |
Bu mikroblog sahiplerinin %80'i 30 yaşın altındaki genç insanlar. | TED | نحو 80 في المئة من أولئك المدونين هم من الشباب ، تحت 30 سنة. |
genç insanlar, dövmelerini sildirmek için büyük meblağlar öderken, ergenler de aynı zamanda dövme yaptırmak için büyük meblağlar ödüyor. | TED | فيدفع الشباب أموالًا كثيرة ليتخلصوا من هذا الوشم الذي دفع المراهقين الكثير من الأموال ليحصلوا عليه. |
genç insanlar, eşit haklar için verilen kavgada, daha çok insana değer verilmesi için ve özgürlükte bir şans için verilen kavgada hep lider olmuşlardır. | TED | كان الشباب دومًا قادة في النضال من أجل الحقوق المتساوية، النضال من أجل منح الكرامة والفرصة في الحرية لأشخاص أكثر. |
diye bağırdı. genç insanlar kendileri olamadığı, kabul görmek için kendilerini düzenlemeye zorlandıkları zaman duygusal hasar oluşuyor. | TED | يقعُ الضرر العاطفي عندما لا يستطيع الشباب أن يكونوا أنفسهم، عندما يضطرون إلى تعديل حقيقتهم من أجل أن يتقبلهم الآخرين. |
Dünyanın her yerindeki başarılı genç insanlar gibi tüm enerjimi iş hayatıma odaklamıştım. | TED | وكالعديد من الشباب الناجحين في جميع أنحاء الكوكب، قُمتُ بتركيز كل طاقاتي في حياتي العملية. |
Afrika genelinde, insanlığın bildiği neredeyse her tür rejimle mücadele edecek genç insanlar yetişiyor. | TED | ينتفضُ الشباب الصغار عبر أفريقيا ليتحدوا كل أنواع الأنظمة السياسية المعروفة للإنسانية. |
Çitin üzerinden tırmanarak ücretsiz plajdan gelen aç genç insanlar. | Open Subtitles | الشباب الجياع الذين عبروا سور الشاطئ المجانى |
genç insanlar dans ediyorlar, birbirlerine sarılıyorlar, ve gün batımından önce sevişiyorlar. | Open Subtitles | الشباب يرقصون يحتضنون ويمارسون الحب قبل طلوع الشمس |
Dünyanın başka yerlerinde genç insanlar parlak bir gelecek arayışıyla evlerinde ayrılıp uzaklara doğru yol alıyorlar. | Open Subtitles | في أنحاء مختلفة من العالم الشباب يتركون الوطن ويسافرون بعيدا في البحث عن مستقبل واعد |
Ev arayan, evinden uzakta olan genç insanlar. | Open Subtitles | الشباب الذين كانوا يبحثون عن بيتا بعيدا عن البيت |
Sadece genç insanlar dans etmekten keyif alır. | Open Subtitles | فقط هم الشباب المتوقع منهم الاستمتاع بالرقص |
Neyse, orada genç insanlar olacak ve sen de genç bir insan olduğuna göre... | Open Subtitles | على أى حال, سوف يكون هناك مجموعة من الشباب وبما أنك من الشباب |
Dünyadaki bütün genç insanlar Tanrı'nın onlara ta doğumlarında bahşettiği en büyük lütuf olan gözlerindeki huzur ve saflıktan mahrum kalıyorlar. | Open Subtitles | الشباب في جميع أنحاء العالم يحرمون أنفسهم من أعظم هدية التي انعم عليهم الرب عند ولادتهم |
Bir sergi açtım ve sergiye daha çok genç insanlar geldi. | Open Subtitles | وأنا أشعر بخيبة أمل كبيرة كان لي معرض صور وزوار المعرض غالبيتهم من الشباب |
Çok fazla mektup alıyorum ve bana yazanlar daha çok genç insanlar. | Open Subtitles | وعرفت ان غالبيتهم من الشباب من طبيعة الرسائل التي وردتني |
Senin gibi genç insanlar uzaylılar gittiğinde dünyamızı yeniden inşa edecek. | Open Subtitles | اتعرفين.. إنهم الشباب مثلكِ يا دكتورة هم من سيبنون عالمنا بعد رحيل الفضائيين |
Buna rağmen genç insanlar, gün geçtikçe hayallerine erişmek için bu şehre akmaya devam ediyor. | Open Subtitles | رغم ذلك الفتيان الشباب ما زالوا يهرعون بالالاف |
Sen, çok genç insanlar biliyorum insanlar bu gün bulmak | Open Subtitles | كما تعلمون، الكثير من الشباب يجد الناس هذه الأيام |