New York'ta, Robert Moses sıkı bir “karayolunda genişletme kampanyası” başlattı. | TED | ففي ولاية نيويورك، قاد روبرت موزيس حملة عنيفة لتوسيع الطريق السريع |
Yarın, şehir merkezini yeniden inşa etmektense, şehri genişletme konusundaki fikrini açıklayacak. | Open Subtitles | غدا , سيعلن خطة لتوسيع المدينة بدلا من إعادة بناء مركز المدينة |
Zaman genişletme cihazı, Hala'daki çok eski bir yapıda inşa edildi Asgard'ın ilk yerleştiği gezegen. | Open Subtitles | تم تصنيع جهاز تمدد الوقت بمكونات قديمة للغاية على هالا أول كوكب إستوطنه الآسغارد |
Uzun mesafeli tarayıcılarımız zaman genişletme cihazının çalıştırıldığını keşfetti. | Open Subtitles | مجساتنا إكتشفت أن جهاز تمدد الوقت قد تم تشغيله بالفعل |
Anahtar genişletme yapmadan bunu kontrol etmeme imkan yok. | Open Subtitles | في الواقع , لن تعرفهم قبل أن تعمل على توسيع المفتاح |
O ve oğulları, alanlarını güneye kadar genişletme çabasındalar. | Open Subtitles | هو وأبنائه مصممين على توسيع النطاق نحو الجنوب |
Dolayısıyla bugün, Afrika Liderlik Akademisi'nin vizyonunda genişletme yapılacağını halka ilk kez açıklıyorum. | TED | لذا أعلن اليوم ولأول مرة على الملأ توسع رؤية الأكاديمية الأفريقية للقيادة. |
Bu Papa'nın politik baskısını genişletme arayışında olan politik ve dini bir gruptu. | TED | كان هذا فصيل سياسي وديني سعى لتوسيع النفوذ السياسي للبابا. |
John Travolta Kafa Kalınlaştırma ve Yüzüne Kilo Alma Enstitüsü'ndeki yüz genişletme randevuna koşsana. | Open Subtitles | لماذا لاتعجلين وتذهبين لجزء القادم لتوسيع وجهك عند معهد جون ترافلونا لتضخيم الرأس |
Rüşvetle, hainlikle, silah zoruyla egemenliğini şehir şehir, ülke ülke genişletme planı olduğunu? | Open Subtitles | لتوسيع حكمة مدينة بمدينة وولاية تلو الاخرى -بالرشوة والخيانة وقوة السلاح؟ |
Memur Bey, araştırmayı genişletme ihtiyacını anlarım ama bu da aşırı genişletilmiş olmuyor mu? | Open Subtitles | أيُها الضابط، أنا أفهمُ الحاجة لتوسيع العمل {\0000CC\3c6600FF} ولكن ذلك سيبدو واسعاً بشكلٌ مُريع، أليس كذلك؟ |
Handicar'ı genişletme fikrin gerçekten işe yaradı patron. | Open Subtitles | handicar أوه، فكرتك لتوسيع نجحت حقا، يا زعيم. عفوا. |
Ufkunu genişletme vakti gelmiş. | Open Subtitles | حان الوقت لتوسيع آفاقك |
- Zaman genişletme cihazı 0.16 ışık yılı yarıçapında bir alan yaratacak. | Open Subtitles | -جهاز تمدد الوقت لخلق مجال نصف قطره 0.16سنة ضوئية |
Zaman genişletme cihazı. Sizinle geliyorum. | Open Subtitles | لجهاز تمدد الوقت أنا قادم معكم |
Evet, fareler iyi görünüyorlar, ...damar genişletme kancaları sağlam, ...dikişler taze... | Open Subtitles | أجل، إن الفئران بحال حسن، و إبرة تمدد الأوعية الدموية بحال جيد، وخيوط الجروح حديثة... |
- ...ve zaman genişletme cihazı getirdiğimiz arabirimle sıfırlanırsa... | Open Subtitles | -وجهاز تمدد الوقت تم إعادة ضبطه |
Saptanamaz genişletme Büyüsü. Bir harikasın sen. | Open Subtitles | -تعويذة تمدد غير قابلة للكشف |
Bu gece sürümüzü genişletme geleneğimizi sürdüreceksiniz. | Open Subtitles | ...الليلة ستواصلون التقليد العظيم في توسيع زمرتنا |
O hala işin riskini kavrayamadı ama çavuş olarak, düşündüm de eğitimini genişletme fikrini gözden geçirebiliriz. | Open Subtitles | .. انه لايزال يشكل خطراً لكن.. ... وبصفتي الرقيب , كنت افكر و قد ننظر في توسيع تدريبه |
Artan talep, yolları genişlettiğimizde beklenilen trafik yoğunluğunu ya da fazladan yolculuğu kabullenmemiz gerektiğini söyler. Yoğun sistemlerde, talebi esasen zorlayan yoğunluktur ve bu yüzden genişletme yapılır ve hali hazırda kendini göstermeyen yolculukların yaşanması olağandır. | TED | هذه الظاهرة تخبرنا أنه حينما نعمل على توسيع شوارعنا لتكون كافية للازدحام المتوقع، أو الرحلات الإضافية المفاجئة التي نتوقعها في نظام مروري مزدحم، ستخلق طلبًا أكثر، وهنا يأتي مطلب توسيع الطرق، وهناك رحلات أخرى غير متوقعة قد تحدث. |
Bir sinirbilimci olarak, teknolojinin umwelt'imizi genişletme yollarıyla ve insan olma hissini nasıl değiştireceğiyle ilgileniyorum. | TED | وبصفتي متخصص في علم الأعصاب، فأنا مولع بمسار التكنولوجيا وتطورها ربما توسع آفاق معرفتنا بالبيئة المحيطة، وكيف ستغير التكنولوجيا تجربة الإنسان: |