Öyle olacaktı ama eve gelip biraz dinlenmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | كنت هناك ولكن ظننت أنه يجب أن آتي وأرتاح قليلاً. |
Çünkü hapisteydim. Aile avukatımızı aramam gerektiğini düşündüm. Yani, bu da sensin, değil mi? | Open Subtitles | لأنني كنت في السجن و فكرت ان أتصل بمحامي العائلة أقصد , هذا هو أنت , صحيح؟ |
Müşteriler gelmeden ondan kurtulmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أن عليّ التخلص منه قبل وصول الزبائن. |
Muhtemelen bir sonraki Şükran Gününe kadar köpek kulübesinde kalacağım ama bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | ربما ساكون في البيت لعيد الشكر التالي ولكن اعتقد انك يجب ان تعلم |
Ama herkesin bu şarkıyı duyma şansı olması gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لكني اعتقد انه يجب ان يحصل الجميع على فرصه لسماعها |
Bu efsanelerden sadece bir tanesi, insanlar arasında yayılıyor, bu yüzden bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | انها من نسيج الأساطير ونوع من القصة التي تنتشر ولذلك؛ اعتقدت أنه يجب عليك أن تعرف |
Konuşmamız gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أن علينا أن نتحدث |
Nerede olursa olsun babanın nasıl bir adam olduğunu bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أينما كان أعتقد أنه يجب أن تعلم أين نوع من الآباء كان والدك |
Ama seninle yüz yüze konuşmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أنه ينبغي أن أتحدث حول هذا الموضوع شخصياً. |
Bugün konuşmaları dinledikten sonra sizde kalması gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | بعد الاستماع اليوم انا فقط .. ظننت أنه يجب أن تحصلوا عليها |
Ian Garrett'ın Audresselles mülkü için iznin geldiğini bildirmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنه يجب أن تعلمي أن الأذن أخيرًا صدر على ملكية ايان غاريت في اودراسيل |
Bazı şeyleri çözebilmeniz için ikinizin yalnız kalması gerektiğini düşündüm ve Karina'yı içki almaya götürdüm. | Open Subtitles | فكرت ان اترككما الاثنان وحدكما. لتحلا مشاكلكما. فذهبت للبحث عن مشروبات مع كارينا. |
Onu en çok sevdiği yere getirmem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد فكرت ان ااخذها الى المكان التى احبته بشدة |
Hiçbir şey, önce sizinle konuşmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | - لا شيء.. فكرت أن آتي إليك فالبداية - |
Bu konuşma olayına başlamadan önce bakire olmadığımı bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | قبل ان نخوض في ذلك كله اعتقد انك يجب ان تعلمي انني لست عذراء |
Ama herkesin bu şarkıyı duyma şansı olması gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لكني اعتقد انه يجب ان يحصل الجميع على فرصه لسماعها |
Evet, bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أجل, لأنني اعتقدت أنه يجب عليك أن تعلم |
- Konuşmamız gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أن علينا أن نتحدث |
Onun seninle konuşmak istediğini bilmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | حسناً, أعتقد أنه يجب أن تعرفي بأنه يريد أن يتحدث معكِ |
Ama seninle yüz yüze konuşmam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أنه ينبغي أن أتحدث حول هذا الموضوع شخصياً |
Bunu bilmeniz gerektiğini düşündüm. Biraz tuhaf gelecektir. | Open Subtitles | فكرت في أنه يجب أن تعرف ذلك سيبدو الأمر غريباً... |
Yani fazladan biraz paramız var ve tatile gitmemiz gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | ولذلك، بما أن لدينا بعض المدخرات الاضافية فكّرت أن نسافر سويًا في رحلة |
O zaman öyle sanmamıştım ama, söylemem gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لم يبدو لي هذا بذلك الوقت، فكرت أنه يجب أن أذكر الأمر |
Yalan söyledik ama açıklamam gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | أعترف بأننا كذبنا فكرت بأن أحاول أن أوضّح نفسي |
Aslında, gelmeyecektim, ama yüzyüze konuşmamız gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | بالواقع، لم أكن آتياً ولكن فضّلت أن نتكلم وجهاً لوجه. |
Bürodan biraz çıkman gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | كان لديّ شعور أنّكِ بحاجة لاستراحة من المكتب |