Kuzey Kore'de de Kang Woo gibi iyi bir aktörün olmasının mümkün olacağı sonucuna vardık. | Open Subtitles | وجدنا انه من المستحيل ان يكون عندنا ممثل جيد مثل كانغ وو في كوريا الشمالية |
Bunun gibi iyi bir şey işte. | Open Subtitles | شيء جيد مثل هذا |
Bu Lee Cranston gibi iyi bir çocuğun orada ne aradığını açıklıyor. | Open Subtitles | هذا يوضِّح ماذا كان يفعل شخص جيد مثل (لي كرانستون) معه |
Senin gibi iyi bir Hristiyan'ın katılmaması utanç verici olurdu. | Open Subtitles | سيكون امرا مؤسفا الا يتخرج مسيحي جيد مثلك |
Dava açmak için yeterli bir kanıt yok fakat senin gibi iyi bir muhabirin hikaye çıkarabileceği kadar bir malzeme var. | Open Subtitles | , الأن لا يوجد ما يكفي للمحاكمة و لكن بالتأكيد هنالك قصة لمراسل جيد . مثلك ليتبعها |
Ben de Yeon Doo gibi iyi bir iş çıkarmak istiyorum, ama kendime güvenmiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أقوم بعمل جيد مثل (يون-دو)، لكنني لست واثقاً مما أقول |
Kaptan Poldark gibi iyi bir adamla, böyle ferahlık içinde yaşadığını görmek beni çok sevindirdi, kardeşim. | Open Subtitles | لقد أطمئن القلب برؤية كيف تعيشين يا أختي في مثل هذا الرضا ومع رجل جيد مثل الكابتن (بولدارك) |
Emir gibi iyi bir gencin silahla ne iş var? | Open Subtitles | (ماذا يفعل فتى جيد مثل (أمير بمسدس ؟ |
Demek istediğim, o Tom gibi iyi bir çocuktu. | Open Subtitles | أقصد أنه كان فتى جيد مثل (توم) |
Senin gibi iyi bir dost için, yapılabilir. | Open Subtitles | من أجل صديق جيد مثلك يُمكن أن يتم هذا الأمر |
Senin gibi iyi bir pilotu kullanabilirler. | Open Subtitles | يمكن أن يستخدموا طيار جيد مثلك. |
Böyle kötü bir şey, senin gibi iyi bir insanın başına gelmemeliydi. | Open Subtitles | شيء كهذا لا ينبغي أن يحدث لشخص جيد مثلك |