Senin gibiler cep telefonu icat edilmeden önce ne yapıyorlardı? | Open Subtitles | ماهي طبيعة عمل من هم مثلك قبل اختراع الهواتف المتنقلة؟ |
Birliğinizde senin gibiler açık tenli, Tre gibiler koyu tenli olarak mı ayrılıyordu? | Open Subtitles | وبرأيك، أكان الشباب في أخويتك ذوي بشرة فاتحة مثلك أم داكنة مثل تراي؟ |
Senin gibiler için fazla elit bir tatil mekanından bahsettiğini umuyorum. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون تعنى بذلك فتره للراحه للإبتعاد عن الأشخاص أمثالك |
İki gruba ayrılmış gibiler. Bir grup ileri doğru gidiyor-- | Open Subtitles | يبدو كأنهم قد أنقسموا إلى قوتين , واحدة تتحرك للأمام |
Bu insanlar adeta Cartoon Network'ten çıkmış gibiler. | TED | هؤلاء الرجال يبدون كأنهم قد خرجوا مباشرة من شبكة الكرتون |
Ama bunu yapanlar her kimse daha çok vampir gibiler. | Open Subtitles | لكن أياً كان من فعل هذا، فإنّهم أشبه بمصاصي دماء. |
Ama gökyüzü Blaine Faulkner gibiler tarafından taranmaya devam ediyor. | Open Subtitles | لكن السماء سيستمرّ إلى أن يكون مفتّش بمن أمثال بلين فولكنر، |
Adeta dünyaya onları insanlara yönlendiren bir refleksle gelmiş gibiler, fakat bunun hiç çekiş gücü yok. | TED | وكأنهم جائوا إلى هذا العالم برد فعل يكيفهم مع البشر, ولكن ليس لديه قوة للاستمرار. |
Senin ve senin gibiler yüzünden ben türümün son örneğiyim. | Open Subtitles | انا الاخيره في سلالتي شكرا لك ومن هم مثلك هناك |
Sen ve senin gibiler üzgün, sıradan hayatlarınızı yaşarken ben evrimin sınırlarını genişletiyordum. | Open Subtitles | بينما كنت وآخرون مثلك كانوا يعيشون حزينة حياتكم، طبيعية، كنت دفع حدود التطور. |
Senin ve benim gibiler, kuralları takmayan insanlar, onların hep düşmanı olacağız. | Open Subtitles | أمثالك و أمثالي من لا يمتثلون لقوانينهم سنكون أعداء في نظرهم دائماً |
Sizin gibilerle benim gibiler arasında hiçbir duygu olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون مشاعر بين أمثالك و أمثالي |
Üçü hemen orada olur. Kedi gibiler. | Open Subtitles | هؤلاء الحراس الثلاثة يبدون كالقطط الأليفة |
Katlanmış kağıttan bir dolarlık duygu fahişeleri gibiler, değil mi? | Open Subtitles | فذلك الورق المطوي ذو ثمن الدولار الواحد، أشبه بعاهرات للمشاعر، صحيح؟ |
Barry Harris gibiler tarafından yeniden ısıtılıp önüne konulan boktan bir sandviç. | Open Subtitles | خليط من إعادة الكراهية وتدقيق الإقتراعات " يقدمها أمثال " بيري هيلز |
Tam bir Amerikan ailesi. Sağlıklı. Sanki hiç hastalanmayacak gibiler. | Open Subtitles | إنهم يبدون بحق أمريكيين ، أصحاء جداً وكأنهم لم يتعرضوا للمرض |
Böylece herkes bu gereksiz süslü sarayında benim gibiler tarafından nasıl horlandığını görür! | Open Subtitles | دعيهم يرون جميعهم كيف يدوس على أمثالي لبناء هذا المكان الفاخر من لاشيء |
Etrafta uçuşup duran kelebekler gibiler ya da amblaj kağıtları gibi. | Open Subtitles | إنهم يشبهون الفراشات مع بعض اللفافات الت تلفهم |
Farklı bir nesil gibiler. Hiçbir şeyden korkmuyorlar. | Open Subtitles | الناس يبدو أنهم من فصيلة آخر إنهم لا يخافون من أى شئ |
Bizim gibiler için dürüst birinden daha tehlikeli bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد ما هو أخطر لمن هم مثلنا من رجل صادق |
Kelebekler veya etrafta uçuşan küçük hediye kâğıdı parçaları gibiler. | Open Subtitles | إنهم مثل الفراشات أو قطع من الورق تطير من حولنا |
Daha önce dans etmiş gibiler. | Open Subtitles | إنهما يرقصان كما لو كانا قد رقصا معاً من قبل |
Fare gibiler. Tüm burda saklanıyorlar! | Open Subtitles | انهم مثل الفئران يختبئون بكل أرجاء المكان |
Buradaki çizgiler sanki bir gece yarısı çıkıyor gibiler. | Open Subtitles | هذه الخطوط هنا تبدو و كأنها ظهرت فجأة في ليلة |