Aylarca kafa yorduktan sonra sorununuzun çözüm yolunu bulmanın verdiği mutluluk gibisi yok. | TED | لا شيء يضاهي الشعور الذي يجتاحك بعد قضاء شهور من التفكير المضني، حينما تفهم المنطق السليم لحل مشكلتك. |
Böyle insanlarla dolu bir salonda herkesin dikkatini bana vermesi gibisi yok. | TED | لا شيء يضاهي وجودي في غرفة مليئة بالناس هكذا، حيث تمنحونني جميعًا انتباهكم. |
Manastır kızları gibisi yok. Dikiş işlerinden de anlıyorlar. | Open Subtitles | لا يوجد مثيل لفتاة راهبة مثيل هذا التطريز والعمل الجيد بالابرة |
Çünkü bunu biraz "ev gibisi yoktur" gibi hissettim. | Open Subtitles | بالتأكيد لأن هذا المكان لن يكون كالمنزل أذا لم تكونى واثقة من هذا |
Ah, balkonda oturup tüm festivali izlemek gibisi yok. | Open Subtitles | يا فتي, ليس هناك ما يماثل مقاعد البلكون من اجل المشاهدة |
Taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
Günlük rutinin stresini atmak için bir karnavalın şamatası gibisi yok. | Open Subtitles | لاشيء يضاهي الهرج والمرج في الكرنفال ليسعاد على التعافي من ضغوطات الروتين اليومي. |
İnsanın beynini kullanması gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء يضاهي التفكير، العقل هو زهرة الإنسان |
Uzun bir günün ardından soğuk bir bira gibisi yok, ha? | Open Subtitles | لا شيء يضاهي كأساً باردة بعد يوم شاق، هه؟ |
Evet, şey... bovling kukasının düşmesini seyretmek gibisi yoktur ha? | Open Subtitles | حسناً .. لاشيء يضاهي مشاهدة قوارير البولينغ وهي تتساقط ، هاه ؟ |
Evet, iblis avından sonra geceye akmak gibisi yok. | Open Subtitles | أجل، لاشيء يضاهي ليلة في المدينة بعد عناء شاق جرّاء قتل الشيطان |
# Güneşin altında bizim gibisi yoktur! | Open Subtitles | وليس لنا مثيل في العالم الذي تشرق عليه هذه الشمس وليس لنا مثيل في العالم الذي تشرق عليه هذه الشمس |
Jüriyi sarsmak için yanan bebekler gibisi yok. | Open Subtitles | لا مثيل لحرق الأطفال عندما تودّ التأثير على هيئة المحلّفين |
Vahşi köpekler gibisi yok ve eğer onları kaybedersek, hiçbir şey onların yerini tutamaz. | Open Subtitles | لا مثيل للكلاب البرّية، فإن فقدناها لن نشهد مثلها مجددًا |
İnsanın evi gibisi yoktur. İnsanın evi gibisi yoktur. | Open Subtitles | ليس هناك مكان كالمنزل ليس هناك مكان كالمنزل |
Ya da Kansas'ta sapık müşterilerimden birinin ahırında "ev gibisi yok" diyip duruyor olabilir. | Open Subtitles | او في كنساس مستلقية في أحد حظائر الزبائن المنحرفين و تقول لا يوجد مكان كالمنزل |
Ah, balkonda oturup tüm festivali izlemek gibisi yok. | Open Subtitles | يا فتي, ليس هناك ما يماثل مقاعد البلكون من اجل المشاهدة |
Taze koyu bir fincan kahve gibisi yok. Organları sökme işine başlamadan evvel. | Open Subtitles | لا شيء مثل كأس منعشة من القهوة قبل البدء في أعمال المقايضه بالأجهزة |
Güneşin doğuşuyla birlikte kendi havuzuna sessiz ve huzurlu bir dalış yapmak gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء أفضل من الإستيقاظ مع شروق الشمس لكيّ تغطس في مسبحك الخاص |
Bir bakire kalçasından sonra, geyik kalçası gibisi yoktur. | Open Subtitles | لا شيء يتفوق و يضاهى الجزء الخلفي من الغزلان |
Hayır, yoktur Londra gibisi | Open Subtitles | [ كلا , ليس هناك مكاناً مثيلاً لــ [ لندن |
# Sahip olduğun ev gibisi yok, # çünkü o ev sana ait. | Open Subtitles | لا وجود لبيت كالذي لديك لأن ذلك البيت ينتمي أليك |
Demek topuklarını birbirine vurup, "evim gibisi yok" deyip, buraya geldin. | Open Subtitles | فتعافيتي، وقلت أنه لا مكان كالوطن وانتهى بك الأمر هنا |
Kalp çarpıntısı için iyi bir ev hırsızlığı gibisi yok. | Open Subtitles | لا شيء يوازي اختراق منزل لإسترجاع اللياقة، صح؟ |
Maç akşamı NBA sahnesi gibisi yoktur. | Open Subtitles | لاشيء يقارن بملعب دوري المحترفين في ليلة المباراة |
İyi bir banyo gibisi yoktur. | Open Subtitles | أجل الحمام ليس هناك أفضل من الحمام الجيد |
Yoktur sov dunyasindakiler gibisi | Open Subtitles | لا يوجد أناس كمن يعملون في الاستعراض |