Ve sen de oraya gitmesi gerektiğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | وأنت تري أنه يجب أن يذهب إلي هناك - لا شك في هذا - |
Tamam, belki de kaplanın alıcısı kurbandaki yaraları görmüştür hastaneye gitmesi gerektiğini anlamıştır. | Open Subtitles | حسنا، إذن لربما رأى مشتري النمر جروح الضحية، وأدرك أنّه يجب أن يذهب إلى المستشفى... |
Gözün okun nereye gitmesi gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | إن عيناك تعلمان أين تُريد للسهم أن يذهب. |
gitmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت انها يجب ان ترحل من هنا. |
Onunla konuştuğumuzda, kemoterapi görürken her ay infüzyonları için hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi. | TED | وعندما تحدثنا إليها، قالت أنها عندما خضعت للعلاج الكيميائي، وجب عليها الذهاب للمستشفى كل شهر لأجل حقناتها. |
İki hafta boyunca yatağının başında ölebileceğini düşünerek bekliyorsun, o ise birden kalkıp gitmesi gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | , بعد قضاء اسبوعين لرعايته , أفكر أنه قد يموت قال أن عليه الرحيل |
Fransa'ya kadar gitmesi gerektiğini görünce çok kızacak. | Open Subtitles | عندما يرى أنه ذاهب الى فرنسا سيغضب كثيراً |
Ve sonra yakışıklı prens feci şekilde tuvalete gitmesi gerektiğini fark etti. | Open Subtitles | و عند ذالك أدرك الأميرالوسيم... أن عليه الذهاب إلى الحمام |
Bunun iyi gitmesi gerektiğini de belirtmiştim. | Open Subtitles | لقد كنتُ واضحة تماماً بأني أريد لهذا الامر أن يجري بشكل جيد |
Sonra günün birinde babası Jason'a gelip Charlie'nin gitmesi gerektiğini söylemiş. | Open Subtitles | "و يوم ما ذهب السيد ديلورانتس إلى "جايسون و قال له أن "شارلي" يجب أن يذهب |
Nereye gitmesi gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أين يجب أن يذهب |
Ray'in gitmesi gerektiğini söylemek için buraya geldim. | Open Subtitles | أنا جئت الي هنا لأخبرك بأن (راي) يجب أن يذهب |
Gözün okun nereye gitmesi gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | إن عيناك تعلمان أين تُريد للسهم أن يذهب. |
gitmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت انها يجب ان ترحل من هنا. |
gitmesi gerektiğini düşünmediğimi, burada kalırsa daha iyi olacağını söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها بأنه لا ينبغي عليها الذهاب ومن الأفضل لها المكوث هنا |
gitmesi gerektiğini söylemiş. | Open Subtitles | و أنه ينبغي عليه الرحيل بعيداً |
Tuvalete gitmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه ذاهب للمرحاض |
Obi-wan Kenobi'nin Luke'a Alderaan'a gitmesi gerektiğini söylediği ve sonra Obi-wan'nın nasıl doğru geliyorsa, öyle yap dediği kısmı biliyorsun. | Open Subtitles | أتعرفين الجزء جيث (أوبي وان كانوبي) يخبر (لوك) أن عليه الذهاب إلى (آلديران)؟ و ثم (أوبي وان) يخبر (لوك) أن عليه فعل ما يشعر أنه صحيح؟ |
Bunun iyi gitmesi gerektiğini de belirtmiştim. | Open Subtitles | لقد كنتُ واضحة تماماً بأني أريد لهذا الامر أن يجري بشكل جيد |