O gün kendiyle gurur duyuyordu sen eve şölenine gidemeyecek kadar uyuşmuş olarak gelene dek. | Open Subtitles | كان فخوراً جداً ذلك اليوم حتي جئت إلي الي مشغولاً جداً لتذهب إلي مأدبته |
"Yani bence, yaptığı işten kesinlikle gurur duyuyordu." | Open Subtitles | بمعنى ، أعتقد هو ظهر فخوراً جداً بإنجازاته |
Eminim anneniz sizinle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أراهن أن والدتك كانت فخورة بكم، أليس كذلك؟ |
O resimle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أنـت تعلم، كـانت حقاً فخورة بتلك الجدارية |
Şimdi, Darryl Grant bu rekoruyla çok daha fazla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | سجل. الآن، داريل جرانت كَانَ أكثرَ فخور ب ذلك السجلِ مِنْ إكمالِ الدورة. |
Sesini duymalıydın. Kendisiyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان يجب ان تسمع صوته الصغير لقد كان فخور جداً |
Hayatındaki onca şey içinde en çok onunla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخورا به اكثر من أي شيء فى حياته كلها |
Bunu yapabilen sadece sendin. Hmm... seninle çok gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي كان قادراً أن تجعله يشعر بذلك كان فخوراً بك |
Seninle çok gurur duyuyordu. Sürekli senden bahsederdi. | Open Subtitles | كان فخوراً بك جداً, اعتاد أن يتحدث بشأنك طول الوقت |
Çok para kazanmamıştı. Ama yaptığı işle gurur duyuyordu | Open Subtitles | لم تجن الكثير من المال لكنه كان فخوراً بها |
Onu uyarmayı denedim ama çalılıklarıyla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | حاولت تحذيره ، لكنه كان فخوراً للغاية بشأن مهارته على النجاة في الأحراش |
Bahse girerim, girdiği bütün mücadelelerden aldığı yaralardan gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أراهن أنه كان فخوراً بكل ندب معركة سابق |
Ve o her zaman, hiç yapmamış olduğu için gurur duyuyordu, farkettim ki, hey, benim için bitmiştir. | Open Subtitles | و كانت فخورة دائماً بعدم ممارسته ففكرت أن هذا مخرجي من الأمر |
Juliekartla o kadar gurur duyuyordu ki. Ona ne dememi öneriyorsun? | Open Subtitles | جولي فخورة جداً بمكان البطاقة ماذا سأخبرها ؟ |
Donanmaya bağlıydı ve ateşe olarak göreviyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أتعلم، لقد كانت مرتبطة بالبحرية، فخورة بعملها كمرفق |
Annemin ailesi Londra'ya İrlanda'dan göç etmişti ve İrlandalı kökeniyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | عائلة أمي من أصول إيرلندية وكانت فخورة جداً بتراثها الإيرلندي |
Onunla gurur duyuyordu, ve hep takardı. | Open Subtitles | لقد كانت فخورة به, وارتدته طوال الوقت |
Kral resmen ışık saçıyordu, oğluyla gurur duyuyordu | Open Subtitles | الملك كان مبتهجا، فخور جدا بابنه |
Biliyor musun? Benimle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كأنه كان فخور بي |
Onunla olduğu gerçeğinden çok gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخور للغاية بحقيقة أنها... كانت معه |
Bu Doug için gerçekten hayal kırıklığı demekti, çünkü bunu görmeden önce yaptığı şeyle gurur duyuyordu. | TED | وقد كان هذا محبطاً للغاية بالنسبة لدوغ، لأنه قبل ذلك الوقت كان فخورا بانجازه. |
İlk seferde kendisiyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | لقد كان فخورا جدا بنفسه في أول مرة فعل ذلك بها |
(Kahkaha) Bu bir iltifat değildi, ama Joe bu gazete kupürünü lobiye astı ve bununla gurur duyuyordu. | TED | (ضحك) لم يقصدها بشكل مجامل، لكن (جو) وضعها في الردهة، وكان فخورًا بها. |