Ve böyle çok hızlı bir şekilde hangi hastaların pozitif hangilerinin negatif olduğuyla ilgili ikinci bir fikrimiz oluyor. | TED | وبذلك، هذا سريع جدا، فإننا يمكن أن نحصل على استشارة ثانية لمعرفة أي من المرضى مصاب، وايهم غير مصاب. |
Bu uygunsuz gerçek şu ki yeterince hızlı bir ilerleme kaydedemiyoruz. | TED | الحقيقة المخجلة هي اننا لا نصنع تقدم سريع بما فيه الكفاية |
Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor ve halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. | TED | ومع ذلك هذا الطبل نفسه يختفي بسرعة جدًا من المشهد الموسيقي ومن الأسلوب التقليدي أنه يخسر شعبيته بسرعة جدًا بين الناس |
Pencere çiftlikleri, yazılıma benzer bir şekilde hızlı bir sürümleme süreci sayesinde gelişmekte. | TED | لقد تم تطوير مزارع النافذة من خلال عملية الاصدار السريع مماثلة للبرامجيات. |
Acil işlerimin peşinden koşarken günlerim hızlı bir şekilde geçiyordu. | Open Subtitles | ايامي اصبحت سريعة, ومزدحمة بكُلّ أساليب المهامِ االتي يجب انجازهاِ |
Onu sıkıştırdığınızda, plazma, sıkıştırma hızından daha hızlı bir şekilde soğuyor. Yani, sıkıştırmaya çalışıyorsunuz, fakat plazma soğuyor da soğuyor, ve kesinlikle hiç bir şey yapmıyor. | TED | إذا حينما تضغط على هذا، تبرد البلازما أسرع من سرعة الضغط، لذا فأنت تحاول ضغطه، لكن البلازما تبرد وتبرد وتبرد وبعدها لا تفعل شيئا على الإطلاق. |
- Adama dönmem için hızlı bir gemi ve iyi silahlanmış tayfa. | Open Subtitles | سفينه سريعه وطاقم مسلح جيدا ليعود الى جزيرتى |
-Ve her zaman hızlı bir avukatın olsun. -Çok hızlı. | Open Subtitles | وأحصل لنفسك على مُحامي سريع متواجد طوال الوقت، سريع للغاية |
Hayır. Kendini geliştirmek başarılabilir, ama hızlı bir dozla değil. | Open Subtitles | لا ، العلاج النفسي يمكن تحقيقه لكن ليس بعلاج سريع |
Şimdi, sadece hızlı bir brifing ve biz oynamaya hazırsınız. | Open Subtitles | حتى الآن ، هذا فقط مؤتمر سريع ونحن مستعدون للعب. |
Koku var, ama düşündüğünüz kadar yaygın değil, ve kokunun gerçekten kötü olduğu günlerde, oldukça hızlı bir şekilde alışıyorsunuz. | TED | إنّها موجودة و لكنها ليست بالسوء الذي تعتقدونه، في بعض الأيام عندما تسوء الأمور فعلا، تستطيع التاقلم مع الأمر بسرعة. |
Yeni evim, Şanghay, hızlı bir şekilde gökdelen şehrine dönüşüyordu. | TED | شنغاي، منزلي الجديد، كانت تتحول بسرعة إلى مدينة ناطحة سحاب. |
Şimdi, sizi Floop'un kalesine götürebilecek hızlı bir şeye ihtiyacınız var. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي سيأخذكما بسرعة كافية إلى قصر فلوب هو هذا |
Şimdi bunun nasıl çalıştığını size hızlı bir video ile göstereyim. | TED | وإليكم هذا الفيديو السريع لتعرفوا كيف يعمل. |
Cumhurbaşkanlığı dönemimde İrlanda'nın, hızlı bir ekonomik kalkınma sürecine girdiğinin farkındaydım. | TED | وكنت أدرك إبان رئاستي، أن أيرلندا كانت بلدًا في مطلع تقدمه السريع اقتصاديًا. |
Bebop için hızlı bir yolculuk oldu, sadece iki bölüm kaldı. | Open Subtitles | لقد كانت رحلة سريعة على متن البيبوب، ولم يبقَ سوى حلقتين |
Tabii ki, bulaşmış değillerse, bulaşmış olanlara hızlı bir ölüm sunarım. | Open Subtitles | إذا لم, بالطبع كانوا مصابون استطيع أن اعرض عليهم ميتة سريعة |
daha hızlı bir şekilde döner. | TED | المحلول بالقرب من الجدار يدور أسرع من المحلول في المنتصف. |
Söylemek zor. Mesajı oldukça hızlı bir şekilde kestim, yani belki sadece mevkimizi biliyorlardır. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقول، لقد استقبلت رساله سريعه جداً لذا هم يمكنهم أن يعرفوا موقعنا فقط |
Oyunu uzatmak için çabalasa da Tom damada hızlı bir zafer kazanır. | Open Subtitles | على الرغم مِنْ مجهوده الكبيرِ الذي بذله من ناحيته لإطالة الأشياء، حقق توم نصراً سريعاً في لعبة الداما. |
Fakat yine hikayede fazla hazır, fazla hızlı bir şekilde geri çekiliyoruz. | TED | لكن مجددًا، هذه قصة قد تراجعنا عنها جميعًا بسهولة وبسرعة. |
- Acil durum sinyali yolladım. hızlı bir kurtarma vagonu yollayacaklardır. | Open Subtitles | لقد أرسلت إشارة استغاثة يجب أن يرسلوا شاحنة إنقاذ بأقصى سرعة |
Farklı referanslara ait fikirleri bir araya getirmelisiniz ve karikatürü anlamak için bunu hızlı bir biçimde yapmalısınız. | TED | يجب أن تجمع أفكارا من مجالات مختلفة، ويجب أن يكون ذلك سريعًا حتى يكون الكرتون مفهومًا. |
hızlı bir şey bunlar. | Open Subtitles | إنه تكنولوجيا متقدمه |
Olay yerindeki tanıklar park alanını hızlı bir şekilde terk eden bir minibüs gördüklerini söylediler. | Open Subtitles | وهناك شهود عيان... شاهدوا سيارة فان تغادر المحطة مسرعة بعد إطلاق النار |
Herkes gözünü bana dikmiş bakarken olabildiğince hızlı bir şekilde buradan gidiyorum. | Open Subtitles | سأخرج من هنا بأسرع ما يمكن فالجميع يراقبوني الآن |
hızlı bir mahkeme bulmalıyım, sizi sonra ararım. | Open Subtitles | ، علىّ أن أجد لنا مكانا ً للإجتماع سأتصل بك لاحقا ً |