hafızanın en iyi tarafı en büyük marifetinin unutmak olması. | Open Subtitles | أفضل ما في الذاكرة هو أنها تتعلق بالنسيان في الغالب. |
İşlemcinin içinde inanılmaz bir karmaşıklık ve hafızanın içinde inanılmaz bir düzenlilik vardır. | TED | هناك تعقيد مذهل في المعالج، وهذا الانتظام المذهل في الذاكرة. |
hafızanın tıpkı vücuttaki diğer kaslar gibi güçlendirilip geliştirilebileceği ortaya çıktı. | TED | اتضح أن الذاكرة كغيرها من العضلات الأخرى في الجسم، يمكن تقويتها وتعزيزها. |
İhanet fevkalâde sübjektif bir terim. Her neyse, hafızanın geri gelmesine sevindim. | Open Subtitles | الخيانة ليست إلا تعبير وهمي بأي حال، أنا سعيد لكونك استعدت ذاكرتك |
İhanet fevkalâde sübjektif bir terim. Her neyse, hafızanın geri gelmesine sevindim. | Open Subtitles | الخيانة ليست إلا تعبير وهمي بأي حال، أنا سعيد لكونك استعدت ذاكرتك |
Bazen beyin sarsıntıları kısa süreli hafızanın kaybına ve akıl karışıklığına yol açabilir. | Open Subtitles | جيد , فى بعض الأحيان الأبتزاز يمكن أن يسبب فقدان للذاكرة لبعض الوقت |
Ancak, bu yalnızca hafızanın saklanması ve anımsanması değil. | TED | ومع ذلك فإن الأمر ليس فقط إرساء الذاكرة واسترجاعها. |
Bütün o masum insanları ve Titus'u suçlu bulan jüri üyeleri gibi çoğu insan hafızanın bir kayıt cihazı gibi çalıştığına inanıyor. | TED | مثل هيئة المحلفين الذين ادانو هؤلاء الابرياء والمحلفين الذين ادانو تايتس, معظم الناس تعتقد ان الذاكرة تعمل كجهاز تسجيل |
hafızanın çalışma prensibi bir Wikipedia sayfasınınki gibidir. Bilgilere ulaşıp onları değiştirebilirsin fakat diğer insanlar da bunu yapabilir. | TED | الذاكرة تعمل قليلا مثل صفحة ويكيبيديا: يمكنك الدخول اليها وتغيريها, وكذالك الاخرون |
Çalışan hafızanın dört temel bileşeni vardır. | TED | الذاكرة العاملة لها اربعة مكونات اساسية. |
Çalışan hafızanın sınırlı bir kapasitesi olduğunun ve çalışan hafıza kapasitesinin onu nasıl başarıya çevireceğimizden ibaret olduğunun farkına varmalıyız. | TED | لا بد ان نعرف ان الذاكرة العاملة لها سعة محدودة, و سعة الذاكرة المحددة هي نفسها الطريقة الني نناقش فيها ذلك. |
İlk olarak, bu tür hafızanın nasıl çalıştığını anlamak yardımcı olur. | TED | بدايةً، هو يساعد في فهم عمل هذه الذاكرة. |
Fakat alzheimer ve bunama rahatsızlığı olan milyonlarca insan için güçlendirilmiş hafızanın farkı, yalnız bir yaşam ile saygın ve ilişki kuran bir yaşam arasındaki farktır. | TED | ولكن بالنسبة إلى الملايين الذين يعانون من مرض الزهايمر والخرف، الفارق الذي تستطيع الذاكرة المطورة أن تحدثه هو فارق ما بين حياة العزلة وحياة الكرامة والاتصال. |
Evet. Planlama sırları, atomik sırlar, hafızanın sırları. | Open Subtitles | نعم، أسرار التخطيط والأسرار النووية، وأسرار الذاكرة |
Bu yüzden hafızanın o bölümüne gitmek zorundasın. | Open Subtitles | لذا يجب عليك أن تغوص في هذا الجزء من ذاكرتك |
Peki uh... Başka bir dilde mi konuşuyorum yada hafızanın onarılmaya mı ihtiyacı var? | Open Subtitles | هل أتكلم بلغة أجنبية أم أن ذاكرتك تحتاج إاى إنعاش؟ |
Henüz kötü haberi duymadın. Tümör, beyinde hafızanın ve kişilik özelliklerinin saklandığı bölgede. | Open Subtitles | لم تسمع الجانب السيىء، الورم موجود بالمخ حيث توجد ذاكرتك وشخصيتك |
Doktor, kasabada dolaşmanın, hafızanın geri gelmesine yardımcı olabileceğini söyledi. | Open Subtitles | قال الطبيب إن القيام بجولة بالمدينة قد يعمل على استعادة ذاكرتك |
Tüm gücümü kullanıp hafızanın geri gelmesini sağlayacağım. | Open Subtitles | أني سأبذل كل ما في وسعي لمساعدتك على إستعادة ذاكرتك |
Senin hafızanın bir kısmıyla bizim normalde tanıdığımız biriyle ilgili anılarımız aklımızdan silinmişe benziyor. | Open Subtitles | يبدو أن جزء من ذاكرتك محيت ، ويبدو أن شخصاً مسح من ذاكرتي أيضاً |
Bay Patrick Jane hafızanın üst sınırları hakkında bize bir seminer verecek. | Open Subtitles | السيّد (باتريك جاين) قادم ليُقدّم لنا حلقة دراسيّة عن الحدود العُليا للذاكرة. |
Eğer Do Hyun hafızanın bir parçasıysa ortak bir konsültasyon iyi olabilir. | Open Subtitles | اذا السيد. تشا فى ذكرياتكِ القيام بمحادثه معكم انتم الاثنين قد تكون طريقه |