"hafızanın" - Traduction Turc en Arabe

• الذاكرة
• ذاكرتك
• للذاكرة
• ذكرياتكِ

hafızanın en iyi tarafı en büyük marifetinin unutmak olması.
أفضل ما في الذاكرة هو أنها تتعلق بالنسيان في الغالب.

İşlemcinin içinde inanılmaz bir karmaşıklık ve hafızanın içinde inanılmaz bir düzenlilik vardır.
هناك تعقيد مذهل في المعالج، وهذا الانتظام المذهل في الذاكرة.

hafızanın tıpkı vücuttaki diğer kaslar gibi güçlendirilip geliştirilebileceği ortaya çıktı.
اتضح أن الذاكرة كغيرها من العضلات الأخرى في الجسم، يمكن تقويتها وتعزيزها.

İhanet fevkalâde sübjektif bir terim. Her neyse, hafızanın geri gelmesine sevindim.
الخيانة ليست إلا تعبير وهمي بأي حال، أنا سعيد لكونك استعدت ذاكرتك

Bazen beyin sarsıntıları kısa süreli hafızanın kaybına ve akıl karışıklığına yol açabilir.
جيد , فى بعض الأحيان الأبتزاز يمكن أن يسبب فقدان للذاكرة لبعض الوقت

Ancak, bu yalnızca hafızanın saklanması ve anımsanması değil.
ومع ذلك فإن الأمر ليس فقط إرساء الذاكرة واسترجاعها.

Bütün o masum insanları ve Titus'u suçlu bulan jüri üyeleri gibi çoğu insan hafızanın bir kayıt cihazı gibi çalıştığına inanıyor.
مثل هيئة المحلفين الذين ادانو هؤلاء الابرياء والمحلفين الذين ادانو تايتس, معظم الناس تعتقد ان الذاكرة تعمل كجهاز تسجيل

hafızanın çalışma prensibi bir Wikipedia sayfasınınki gibidir. Bilgilere ulaşıp onları değiştirebilirsin fakat diğer insanlar da bunu yapabilir.
الذاكرة تعمل قليلا مثل صفحة ويكيبيديا: يمكنك الدخول اليها وتغيريها, وكذالك الاخرون

Çalışan hafızanın dört temel bileşeni vardır.
الذاكرة العاملة لها اربعة مكونات اساسية.

Çalışan hafızanın sınırlı bir kapasitesi olduğunun ve çalışan hafıza kapasitesinin onu nasıl başarıya çevireceğimizden ibaret olduğunun farkına varmalıyız.
لا بد ان نعرف ان الذاكرة العاملة لها سعة محدودة, و سعة الذاكرة المحددة هي نفسها الطريقة الني نناقش فيها ذلك.

İlk olarak, bu tür hafızanın nasıl çalıştığını anlamak yardımcı olur.
بدايةً، هو يساعد في فهم عمل هذه الذاكرة.

Fakat alzheimer ve bunama rahatsızlığı olan milyonlarca insan için güçlendirilmiş hafızanın farkı, yalnız bir yaşam ile saygın ve ilişki kuran bir yaşam arasındaki farktır.
ولكن بالنسبة إلى الملايين الذين يعانون من مرض الزهايمر والخرف، الفارق الذي تستطيع الذاكرة المطورة أن تحدثه هو فارق ما بين حياة العزلة وحياة الكرامة والاتصال.

Evet. Planlama sırları, atomik sırlar, hafızanın sırları.
نعم، أسرار التخطيط والأسرار النووية، وأسرار الذاكرة

Bu yüzden hafızanın o bölümüne gitmek zorundasın.
لذا يجب عليك أن تغوص في هذا الجزء من ذاكرتك

Peki uh... Başka bir dilde mi konuşuyorum yada hafızanın onarılmaya mı ihtiyacı var?
هل أتكلم بلغة أجنبية أم أن ذاكرتك تحتاج إاى إنعاش؟

Henüz kötü haberi duymadın. Tümör, beyinde hafızanın ve kişilik özelliklerinin saklandığı bölgede.
‫لم تسمع الجانب السيىء، الورم موجود ‫بالمخ حيث توجد ذاكرتك وشخصيتك

Doktor, kasabada dolaşmanın, hafızanın geri gelmesine yardımcı olabileceğini söyledi.
قال الطبيب إن القيام بجولة بالمدينة قد يعمل على استعادة ذاكرتك

Tüm gücümü kullanıp hafızanın geri gelmesini sağlayacağım.
أني سأبذل كل ما في وسعي لمساعدتك على إستعادة ذاكرتك

Senin hafızanın bir kısmıyla bizim normalde tanıdığımız biriyle ilgili anılarımız aklımızdan silinmişe benziyor.
يبدو أن جزء من ذاكرتك محيت ، ويبدو أن شخصاً مسح من ذاكرتي أيضاً

Bay Patrick Jane hafızanın üst sınırları hakkında bize bir seminer verecek.
السيّد (باتريك جاين) قادم ليُقدّم لنا حلقة دراسيّة عن الحدود العُليا للذاكرة.

Eğer Do Hyun hafızanın bir parçasıysa ortak bir konsültasyon iyi olabilir.
اذا السيد. تشا فى ذكرياتكِ القيام بمحادثه معكم انتم الاثنين قد تكون طريقه