Ama ikimiz de aynı tarafta olduğumuz için En azından kısa bir veda fırsatı vererek nezaket göstermemi, hakettiğini düşündüm. Xena... | Open Subtitles | لكن بما أننا نحن الاثنان في فريق واحد، أشعر أنها تستحق على الأقل أن تودع أمها وداعًا سريعًا |
Senle tanıştığımdan bu yana herkes senin ne kadar sevimli olduğunu söylüyor ve herşeyi hakettiğini. | Open Subtitles | مشكلتي انني مذ عرفتك الجميع يقولون كم انت مهضوم و ساحر و انت تعتقد انك تستحق كل شيء |
Galiba erken bir doğum günü hediyesini hakettiğini düşündüm. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّك تستحق هدية عيد ميلاد مبكّرة |
Sanıyorum. Eğer insan hakettiğini hissediyorsa. | Open Subtitles | أفترض ذلك اذا كان الشخص يعتقد بأن الآخر يستحقه |
O bir çift yeni ayakkabıyı hakettiğini hissetmen gibi. | Open Subtitles | أعني أنك تشعرين حينها بأنك تستحقين ذلك الزوج الجديد من الأحذية |
Bu kadın, gözünü hırs bürümüş 5 insanın ölümüne yol açtı hakettiğini bulacak. | Open Subtitles | هذه المرأة، التي أعماها الطموح، أدّت لوفاة خمسة أشخاص، وسوف تنال ما تستحقه. |
Diğer çocukların ona yaptıklarını hakettiğini düşünüyor. | Open Subtitles | وتشعر بأنّها تستحقّ ما يفعله الأولادُ الآخرونَ بها |
Ben Brenda Meritt'in korkunç birşey yaptığını, ve büyükannemin cezalandırılmayı hakettiğini söylerdim. | Open Subtitles | أود أن أقول إن بريندا ميريت فعلت شيء فظيع، وجدتي يستحقون العقاب. |
Ama onun, insanların önünde küçük düşmeyi hakettiğini de sanmıyorum. | Open Subtitles | ولكنى لا أعتقد أنها أيضاً . تستحق الإذلال العلني |
Bana neden daha fazla maaşı hakettiğini söylemiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تخبرني لماذا تعتقد أنك تستحق الزيادة |
Yanlış anlama, hakettiğini düşünüyorum ama kontrolümü kaybedip kendime saygı duyamaz hâle geldiğim için pişmanım. | Open Subtitles | أعتقدت أنك تستحق ذلك ,ولكن ندمت أننى فقدت التحكم وأننى أصبحت رجل لم يحترم بعد ذلك |
Sen bizim Atlas*'ımızsın ve bu yüzden,zammı hakettiğini düşünmüyor musun? | Open Subtitles | أنت بمثابة الجبار الخاص بنا ولأجل ذلك ألاتظن أنك تستحق زياده |
Habercilere Nicole'un acı çekmeyi hakettiğini söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتَ للصحافة أنّها تستحق أنْ تُعاني. |
Biri senin hakettiğini düşündüğü gün ne olacak? | Open Subtitles | ماذا سيحصل في اليوم الذي يقرر أحدهم أنك تستحق ذلك؟ |
Captain Jack'in yan ürün olmayı hakettiğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أظن بأن الكابتن جاك كان شخصية تستحق أن تكمل |
Eğer buradan çıkabilirsek bu geminin kaptanına hakettiğini nasıl vereceğimize dair bir fikrim var. | Open Subtitles | اذا تمكنا من الخروج من هنا، أنا قد حصلت على فكرة كيفية إعطاء قبطان قارب هذا ما يستحقه. |
Bunu hakettiğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن هذا فعلاً ما يستحقه ؟ |
Ben sadece senin daha iyisini hakettiğini düşünecek kadar akıllı olduğunu sanıyordum | Open Subtitles | أنا فقط أظن أنكي ذكيه بما فيه الكفايه لكي تعلمي أنكي تستحقين الأفضل |
Sadece daha iyisini hakettiğini düşünüyorum, Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط أعتقد أنك تستحقين ما هو أفضل. |
Neyi hakettiğini düşünmeye ihtiyacım vardı . | Open Subtitles | كنت أحتاج للتفكير000 فى المصير الذى تستحقه |
Bilmeyi hakettiğini düşündüm. O yüzden söyledim. | Open Subtitles | تراءى لي أنك تستحقّ المعرفة، لذا أخبرتك. |
Çok iyi. Bence bugün tüm insan evlatlarının saygıyı hakettiğini öğrendik. | Open Subtitles | أظن بأننا تعلمنا اليوم بأن جميع البشر يستحقون الكرامة |
Oh, hayır aması yok. O hakettiğini aldı. | Open Subtitles | وليس هناك ولكن, حدث له ما يستحق. |
Ona yaptıklarına karşı hakettiğini buldu. | Open Subtitles | بالطريقة التي عاملها بها، لقد إستحقّ ما تلقاه. |