Biliyorum bunu söylemek için çok geç... ama kendi hayatınızı korumaya elbette ki hakkınız var. | Open Subtitles | .. أعرف أن الأوان قد فات على قول ذلك و لكن أنت لديك الحق في حماية حياتك الشخصية |
Beyefendi, tutuklusunuz. Sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | سيدي ، انت رهن الاعتقال لديك الحق بإلتزام الصمت |
Bu herifleri serbest bırakmaya hakkınız var mı? | Open Subtitles | هل لديك الحق لتدعين هؤلاء الفتيان ينجون من فعلتهم؟ |
Şimdi ben son beş dakikadır aşırı tutuculuk hakkında konuşuyorum ve sizin tam olarak ne demek istediğimi bilmeye hakkınız var. | TED | أثناء الخمس الدقائق الماضية وأنا أتحدث عن الأصولية، والآن لديكم الحق لتعرفوا ما أعنيه بالضبط. |
Avukat tutma hakkınız var. | Open Subtitles | تَمتلكُ الحقّ في توكيل مُحامي إذا لم تَستطيعُ ترشيح واحد |
Şimdi bana, torunumun terbiyesini bozmaya hakkınız var, mı diyorsunuz? | Open Subtitles | هل تقولين إنه من حقك تلويث عقل حفيدتي الصغيرة؟ |
Bir avukatla konuşma hakkınız var. Bunun farkındasınız değil mi? | Open Subtitles | لديكِ الحق في التحدث إلى محامي، أنتِ تعلمين ذلك |
Ve evet, Kesinlikle komutanız altındaki herkesin hayatını tehlikeye atma hakkınız var. | Open Subtitles | بالتأكيد قد يكون لديك الحق للمُخاطرة بحياة كل رجل وإمرأة على سفينتك وتحت قيادتك |
Sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | لديك الحق بالصمت ورفض الاجابة عن اي اسئلة |
Bay Gifford, hemen belirteyim "kendi aleyhinde suçlamaya" karşı Anayasa'nın 5'nci maddesinden yararlanma hakkınız var. | Open Subtitles | السّيد: جيفورد اتركنى أقول بسرعة لديك الحق في التعديل الخامس |
sessiz kalma hakkınız var sorgulama sırasında avukat bulundurabilir.. | Open Subtitles | لديك الحق بأن تبقى صامتاً ولديكالحقبتعيينمحاميأثناءالاستجواب.. |
Avukat tutma hakkınız var. Eğer avukat tutamazsanız sizin için bir avukat ayarlanacaktır. | Open Subtitles | لديك الحق في توكيل محامي واذا كنت لا تقدرين على ذلك |
Sessiz kalma ve avukat tutma hakkınız var. | Open Subtitles | لديك الحق فى ان تبقى صامتا ولك الحق فى توكيل محامى |
Elbette ödediniz ve kanunlar zenciyi sahiplenme hakkınız var diyor. | Open Subtitles | من الواضح أنك فعلت هذا، ويقول القانون أن لديك الحق في الحصول على زنجي. |
bir sene sonraki seçim için büro açma hakkınız var. | Open Subtitles | جميعكم لديكم الحق في الترشح في الأنتخاب القادم بعد عام من الان |
Sessiz kalmaya sakin olmaya ve kelepçelerden kurtulmaya hakkınız var. | Open Subtitles | لديكم الحق بأن تصمتوا لديكم الحق في التزام الهدوء ولديكم الحق في أن تتخلصوا من هذه الأصفاد |
Bay Barco, sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | السّيد باركو، تَمتلكُ الحقّ لبَقاء صامتِ. |
Elbette hakkınız var. Sessiz kalma hakkınız. | Open Subtitles | بالطّبع لديكم، عندكم الحق في التزام الصمت |
Bunu reddetme hakkınız var ama ederseniz bunu bildirmem gerekir. | Open Subtitles | من حقك أن ترفض لكن إن رفض، فسيجب علي إخبارهم بهذا |
Sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | إصغِ يا سيدتي، لديكِ الحق بإلتزام الصمت |
Sessiz kalma hakkınız var. | Open Subtitles | تمتلك الحقّ لبقاء صامت. |
Bunun nedenini bilmeye de hakkınız var. | Open Subtitles | وأظنّ أنّ لديكم الحقّ في معرفة السبّب... |
Yönetim sizi seçti, ama reddetme hakkınız var. | Open Subtitles | لقد تم إختياركما لكن لديكما الحق للرفض |
Farklı fikirdeyim. Sormaya hakkınız var, bilmeye değil. | Open Subtitles | أُخالفك الرأي لديك حق السؤال, ولكن ليس المعرفة |
Böyle söyleyince ironik bir biçimde kulağa komik geliyor suikasta uğramama hakkınız var. | Open Subtitles | أجل، يبدو طريفًا بطريقة ساخرة حين تقولين هذا. تعلمين، من حقوقك أن لا يتم اغتيالك! |
Eğer çocuğu aldırmaya karar verirseniz, elbette bunu yapmaya hakkınız var. | Open Subtitles | وإن قررتم أن تجهضوا الأجنة، بالطبع، لكم الحق لفعل ذلك |
Susma hakkınız var, ama Micheal Tinsley ve Lori Tinsley öldüler. | Open Subtitles | لك حق إلتزام الصمت " لكن " مايكل ولوري تينزلي قد ماتوا |
Gerçeği bilmeye hakkınız var. | Open Subtitles | أنتم تستحقون أن نقول لكم الحقيقة |