Hayır. Buna hakkınız yok. Kim olursanız olun, hakkınız yok. | Open Subtitles | لا, ليس لديك الحق فى ذلك, أياً من كنت, فليس لديك الحق فى ذلك |
- Burada olmaya hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق في أن تكون في مقصورتي لا يحق للجميع |
Silahlı olarak burada bulunma hakkınız yok. Size geminize kadar eşlik edeceğiz. | Open Subtitles | إنكم ليس لديكم الحق في أن تكونوا هنا في حماية السلاح إنني سوف أرسلكم ثانية إلى سفينتكم في رفقة صحبة مسلحة |
Bunu yapamazsınız. Mektuplarımı okumaya hakkınız yok. | Open Subtitles | لا ينبغى أن تفعل ذلك لا يحق لك قراءة رسائلى |
Siz beyler, bu toplantıda bulunmaya hiç bir hakkınız yok. | Open Subtitles | ...أنتم أيها السادة لا حق لديكم في حضور هذا الإجتماع |
Bu kadar yeter! Bilim adına da olsa, böyle bir şey yapma hakkınız yok! | Open Subtitles | هذا غير محتمل، ليس لديك الحق لعمل ذلك حتي لو كان بإسم العِلم |
- Burada bulunma hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق لتكون هنا لقد أخذ هذا مني 10 سنين |
Buna hakkınız yok. Ne yaptığımı görmek ister misiniz? | Open Subtitles | ـ ليس لديك الحق فى هذا ـ هل تريدين أن ترى الكم الذى انجزته فى السيمفونية |
Bayan bunu çok iyi biliyorsunuz ki telsizlerimizi dinlemeye hakkınız yok. | Open Subtitles | أنت تعلمين جيداً أنكِ ليس لديك الحق فى الاستماع أو أستخدام هذا التردد |
Evimize gelip de bize böyle bir acı vermeye hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق بالقدوم الى منزلنا و جعلنا نتألم |
Ve bana böyle karışı k bir sınıfta bunu sorma hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لديك الحق أن تسألني مثل هذا السؤال في صف مختلط |
Uluslararası yasaya göre gemilerimizi açık denizlerde durdurma hakkınız yok. | Open Subtitles | ووفقا للقانون الدولي ليس لديكم الحق في توقيف سفننا في البحر المفتوح |
Ben yanında olmadıkça oğlumla görüşmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لديكم الحق في التحدث إلي إبني لو لم أكن هنا |
- ...dolabımı arama hakkınız yok. - Öyle mi? | Open Subtitles | و ليس لديكم الحق في تفتيش خزانتي و لم ذلك ؟ |
Beni burada tutmaya hakkınız yok. Beni derhal serbest bırakın! | Open Subtitles | لا يحق لك إبقائى هنا, اطلق سراحى الآن لم أفعل أى شىء خطأ |
Burada izinsiz bulunma hakkınız yok. | Open Subtitles | لا حق لكي في أن تكوني هنا |
Büyük anneniz öldüğü zaman, onun sözleşmesi bitti ve teknik olarak burada kalmaya hakkınız yok. | Open Subtitles | عندما توفيت جدتك العقد انتهى وعملياً انت لا تملك الحق بأن تكون هنا |
Beni yukarıya gönderme hakkınız yok. | Open Subtitles | لا يحق لكم إرسالي_BAR_ إلى الأعلى |
- Bagajıma bakmaya hakkınız yok. - İzin verin size bunun nasıl yapıldığını anlatayım,tamam mı? | Open Subtitles | ـ ليس لديك أي حق في تفتيش سيارتي ـ دعني أخبرك كيف تسير الأمور ، إتفقنا؟ |
Annem ölene kadar buraya yasal olarak girmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديك الحق القانوني هنا قبل أن تموت والدتي |
Böyle bir tuzak kullanmaya hakkınız yok. Gereksiz derece gaddarca. | Open Subtitles | ليس هناك ما يدعوك لإستخدام هذا النوع من الفخاخ ، إنه قاس بلا داع |
Benzer olarak sizlerin alınabileceği bir şeyi söyleme gibi bir insani hakkım var, ama sizin alınmama gibi bir insan hakkınız yok. | TED | وبالمثل، فإن لدي حق إنساني في أن أقول شيئاً قد تجده أنت مهيناً، ولكن ليس لديك حق إنساني في عدم التعرض للإهانة. |
Tüm saygımla efendim, bu konuda kayıtsız şartsız sorumluluğu üstlenmeden bana kendi adamlarımı vurmayı emretmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | بكُلّ الإحترام، لَيْسَ لَكَ حقُّ أن تامرني بقَتْل رفاقي مالم تكن مستعدا لتَحَمُّل المسؤوليةِ الكاملةِ عن هذا. |
O benim kızım, bunu yapmaya hakkınız yok! | Open Subtitles | إنها ابنتي! لا تملكين أي حقّ لفعل هذا |
Bu kilise mahkemesi! hakkınız yok! | Open Subtitles | هذه محاكمه اطليركيه وليس لديك الحق فى هذا |
Kendilerinin farkında olan, zeki varlıklar, ve onları köle olarak kullanmaya veya onlara davrandığınız gibi davranmaya hakkınız yok. | Open Subtitles | هم كائنات ذكية مدركة ذاتيا وليس لك الحق في استعمالهم كعبيد والتعامل معهم كما تفعل |