Ve ekonominin nasıl işlediği hakkında çok fazla şey duyduk. | TED | وسمعنا الكثير عن محاولة معرفة كيفية نمو الاقتصادات العالمية .. |
Yani, burcun bir birey olarak hakkınızda söylediği şeyin yerine ne koyarsanız koyun, oluştuğu kültür hakkında çok şey ifade ediyor olacaktır. | TED | لذلك سواء أكنت تؤمن بما تقوله الأبراج أم لا عنك أنت كفرد، فمن المؤكد أنها تكشف الكثير عن الثقافة التي انبثقت منها. |
Evet orda çalışıyor. Senin hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | نعم لقد كان يعمل كمراقب هناك وطوال حياتي كنت أسمع الكثير عنك |
Bu işi yapıyorum çünkü görülen o ki dibimizdeki mikroskobik yaşam hakkında çok az şey biliyoruz. | TED | انا اقوم بهذا العمل لانه اتضح اننا نعرف القليل جدا عن الحياة المجهرية الاقرب الينا. |
Sonuç ise, Çinlilerin devlet hakkında çok farklı bir görüşe sahip olmaları. | TED | والنتيجة هي ان للصينين مفهوم مختلف جداً عن الحكومة \ السلطة |
Bence programlama hakkında çok değerli fikirlerim olduğunu anlayacaksınız. | Open Subtitles | سَتَجِدُ عِنْدي أفكارُ ثمينةُ جداً حول البرمجة |
Bu programı baslattığımda kurumlar hakkında çok fazla şey bilmiyordum. | TED | الآن لم أعرف الكثير حول الحكومة حين بدأت هذا البرنامج. |
Evet, okul kuralları bu konu hakkında çok net. | Open Subtitles | حسناً، قواعد المدرسة واضحة جداً بشأن هذه الأمور |
Askeri güç hakkinda çok şey anlatmaz Yumuşak güç hakkında çok şey anlatmaz. | TED | والذي لايخبركم الكثير عن القوة العسكرية، لايخبركم سوى أقل القليل عن القوة الناعمة. |
Kız kardeşin şarap hakkında çok şey biliyor olmalı şu restoran işinden dolayı. | Open Subtitles | ,لابدّ وأنّ أختك تعرف الكثير عن النبيذ بخبرتِها فى المطعم وما إلى ذلك |
Perdeler hakkında çok şey bilmediği kesin o yüzden diğerlerini saymaya gerek yok | Open Subtitles | حسنا.. هو لم يكن يعرف الكثير عن الستائر لذلك اظن ان الكل يتعادل |
Bilmiyorum, ben bu şeyler hakkında çok şey biliyoruz demek | Open Subtitles | لا أعرف ، أعني أنك تعرف الكثير عن هذه الأمور |
Ama o akşam hakkında çok fazla şey biliyordu gazetede yazmayan şeyler. | Open Subtitles | ولكنّه كان يعرف الكثير عن تلك الليلة، أمور لم تكن في التقارير. |
hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت الكثير عنك تعال ، إن المائدة هناك |
Clip'e yardım etmemin ve hakkında çok şey bilmemin nedeni bu. | Open Subtitles | وهذا هو السبب في أنني فعلت ما فعلته للكليب. هذه هي الطريقة التي تأتي أنا أعرف الكثير عنك. |
Onun hakkında çok az şey biliyoruz, onun evreninin hızlıca ve hızlıca genişlemesini istediği haricinde. | Open Subtitles | وليس لون الأشياء نعلم القليل جدا عن هذا والذي نفهمه هو أنها |
Annene canavarı ormanın derinliklerine gömen dört cadı hakkında çok korkunç bir Cadılar Bayramı hikayesi anlatıyordum. | Open Subtitles | كنت أخبر أمك قصة مخيفة جدا عن أربع ساحرات قمن بدفن وحش عميقا في الغابة |
Venedik hakkında çok tuhaf birşey var, o da son derece bürokratik bir yönetimi olması. | TED | هناك شيء غريب جداً عن البندقية، أن إدارته لديها بيروقراطية سيئة جداً. |
Evet, birçok şey hakkında çok dikkatli düşünmeliyim. | Open Subtitles | نعم، يجب أن تفكري جيداً جداً حول الكثير من الأمور |
Birinin dolabına bakarak o kişi hakkında çok şey öğrenebilirsin. | Open Subtitles | أتعلمين، يمكن تعلم الكثير حول شخص ما بالنظر داخل خزانتهم. |
Evrenin sınır koşulları hakkında çok özel bir şey olmalı. | Open Subtitles | لا بد وأن يكون هناك شيئاً خاصاً جداً بشأن الشروط الحدية للكون |
Onun hakkında çok şey okudu ama her şeyi değil. | Open Subtitles | أعلم بأنك قرأت الكثير عنه لكنك لم تقرأ كل شيء |
Demek istediğim başkan polislerin Glades'den geri çekilmesi hakkında çok açık gözüküyordu. | Open Subtitles | يعني أنا فكرت كانت عمدة محددة جدا حول البلوز البقاء من الفسح. |
Bu vaka hakkında çok birşey söylemeye gerek yok, bu bir trafik kazası, alkollü bir sürücü bu kadına çarpmış. | TED | وبدون التحدث كثيراً عن هذه الحالة يمكن القول انها حادث سيارة لقد صدم سائق مخمور هذه المرأة |
Yeni Şerif olmalısın. hakkında çok şey duydum. | Open Subtitles | لابد أنك العميد الجديد الذي سمعت عنه كثيراً |
Televizyon dünyasında çalışmak bana abur cubur hakkında çok şey öğretti. | Open Subtitles | العمل في مجال التلفاز علمني كثيراً بشأن الوجبات الخفيفة |
Bu korkunç biblolar, kasabanın insanları hakkında çok şey anlatıyor. | Open Subtitles | تلك التماثيل الرديئة تقول أشياء كثيرة عن الناس في هذه البلدةِ،أكثر من كلمات كثيرة. |
Ben de senin hakkında çok şey duydum, Herod. Hepsi de kötüydü. | Open Subtitles | سمعت عنك كثيراً ، هيرود كل الاشياء السيئة |
Herkes gibi onun hakkında çok şey biliyorum. | Open Subtitles | و لهذا أعرف عنه الكثير ,أكثر من أي أحد آخر |