Tek tarafı olan şeyler hakkında konuşmayı gerçekten çok isterim. | TED | كم أود الحديث عن أشياء ليس لها سوى بعد واحد. |
Bak, bu konu hakkında konuşmayı bırakıp işe koyulsak nasıl olur? | Open Subtitles | إسمع، أيمكننا التوقف عن الحديث عن هذا والعودة إلى العمل فحسب؟ |
Benim ilgimi çeken şeyler hakkında konuşmayı çok isterim, fakat sanırım, benim ilgimi çeken şeyler diğer insanların ilgisini pek çekmiyor. | TED | وأود فعلاً الحديث عن أشياء تثير اهتمامي ولكن، لسوء الحظ، أشك أن ما يثير اهتمامي لن يثير اهتمام الآخرين. |
Sporla çok ilgilenmem, Şiir ve doğa hakkında konuşmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا لست حقاً في الألعاب وإنما أفضل التحدث عن الشعر والطبيعه |
Onlar inlerine gidip maç seyretmeyi veya golf toplarına vurmayı tercih ediyor veya spor hakkında konuşmayı veya avlanmayı veya arabaları veya seksi. | TED | يفضلون أن يذهبوا إلى كهفهم ومشاهدة مباراة أو لعب الغولف، أو التحدث عن الرياضة، أو الاصطياد، أوالسيارات أو إقامة علاقة. |
Mazin hakkında konuşmayı sevmiyorsun değil mi? | Open Subtitles | لا تحبّ التحدّث عن الماضي، أليس كذلك؟ |
Sizinle topoloji hakkında konuşmayı çok istesem de, konuşmayacağım. | TED | ولكن بالرغم من إني أود الحديث عن الطوبولوجيا معكم، لن أفعل ذلك. |
Amerika'da kölelik hakkında konuşmayı sevmiyoruz, küresel endüstri olarak da bakmıyoruz. | TED | في أمريكا، لا نحبُ الحديث عن العبودية. ولا ننظرُ إليها كصناعة عالمية كذلك، |
Ölüm hakkında konuşmayı çoğumuz istemez, hatta çocukların ölümünü ise neredeyse hiç kimse. | TED | يرغبُ العدد القليل جدًا الحديث عن الموت وحتى أقل عن وفيات الأطفال. |
Bu şeyler hakkında konuşmayı, flört şiddeti veya cinsel şiddet hakkında konuşmayı istediklerinden çok daha fazla istediler. | TED | وهم أرادوا التحدث حول هذه الأشياء أكثر بكثير مما أرادوا الحديث عن العنف في الجنس أو في المواعدة. |
Yaşın hakkında konuşmayı keser misin? Methuselah değilsin. | Open Subtitles | توقف عن الحديث عن سنك وكأنه سنك 1000 سنة ؟ |
Özel hayatım hakkında konuşmayı bırakabilir misiniz lütfen? | Open Subtitles | هلا توقفتم عن الحديث عن حياتي الشخصية فضلاً؟ |
Bunun hakkında konuşmayı sevmiyorum çünkü orada birçok iyi adam kaybettik. | Open Subtitles | لا أريد الحديث عن ذلك لأننا فقدنا الكثير |
Tarihçiler dönüm noktalarını severler çünkü bu, öncesi ve sonrası hakkında konuşmayı kolaylaştırır. | TED | يحب المؤرخون الأحداث المفصلية لأنها تسهل لهم التحدث عن الأحداث السابقة وما حدث من حينها. |
Evet, şey, bilirsin... böylece basın onun hakkında konuşmayı bırakıp gerçekten önemi olan şeyleri konuşmaya başlar. | Open Subtitles | أجل , كما تعلمين , حتى تتوقف الصحافة عن التحدث عن ذلك و يبدأون بالتحدث عن أشياء أهم |
Stuart, Johnny Blaze hakkında konuşmayı bırakır mısın? | Open Subtitles | يا ستوارت، هل بإمكانك التوقف عن التحدث عن جوني بليز؟ |
Bu kalıplarda, kişinin kendisini diğerlerinden ayırması, hisleri hakkında konuşmayı reddetmesi ve kişinin 'dik kafalı' kalabilmesi yeteneğinden şüphe etmesi vardır." | Open Subtitles | تلك الاساليب تتضمن عزل النفس من الاخرين رفض التحدث عن المشاعر الخاصه , و الارتياب من القدره على - "البقاء "عنيدا |
Pekala, madem fizyoloji yerine felsefe hakkında konuşmayı tercih ediyorsunuz... ruhtan söz edelim. | Open Subtitles | حسناً، إن كنتم تفضلون التحدّث عن الفلسفة بدلاً من... |
Bu konu hakkında konuşmayı sevmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تحب الكلام عن هذا الموضوع أليس كذلك؟ |
Bir kereliğine de olsa tamponlar hakkında konuşmayı kesebilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا أن تتوقّف عن الحديث بشأن الحفاضات قليلاً؟ |
Benim Zee hakkında konuşmayı bırakırsan Sadie'nin kadın olduğunu kabul ederim. | Open Subtitles | سأقر بأن سادي امرأة إذا كففت عن التكلم عن زي خاصني |
Ne yazık ki sadece bunlarla bitmiyor, bilimsel ve ekonomik engellerin yanı sıra, kültürel engeller de mevcut. Zannediyorum ki bu konu insanların sıtma hakkında konuşmayı tercih etmediği kısım. | TED | وبالإضافة إلى التحدي العلميّ والاقتصادي تشكّل الملاريا تحديًا ثقافيًّا وهذا هو الجانب الذي يتجنب الناس الحديث عنه |
Artık şu kahrolası silah hakkında konuşmayı bırak, olur mu! ? | Open Subtitles | كف عن التحدث بشأن البندقية اللعينة، حسناً؟ |
Parası bitince ya da insanlar... hakkında konuşmayı bırakınca geri döner. | Open Subtitles | ستعود عندما تُفلس أو عندما يتوقف الناس عن التحدث عنها |
Bu nedenle bu konu hakkında konuşmayı seviyorum, çünkü eğer bunun farkına varmazsak geçiş dönemi oldukça acılı olacak. | TED | ولهذا أود أن أتحدث عن هذا الموضوع ، لأننا إذا لم نعترف به ، سيكون التحول عندئذ مؤلم جداً . |
Sanırım sana anlatmaz. Bunun hakkında konuşmayı sevmiyor. | Open Subtitles | أظنه لن يخبركِ بذلك فهو لا يحب التحدّث بشأن هذا |