İkimiz de aynı halüsinasyonu görüyor olamayız. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون لنا نفس الهلوسة. |
Hepimiz birer şişe içsek bile asla gurup halüsinasyonu yaratmazdı. | Open Subtitles | ستصيبنا الهلوسة جميعاً |
Evet, ama aynı anda birden çok kişiye aynı halüsinasyonu gördürebilecek bir-- bir içki yada bir hap yok. | Open Subtitles | أجل لكن لا يوجد اثر للكحول او المخدرات التي قد تجعل عدة أشخاص يعيشون هلوسة في نفس اللحظة بالظبط |
Beynin özellikle bina ve manzara tanıma ve halüsinasyonu ile ilgili başka bölümleri de vardır. | TED | و هناك اجزاء اخرى من المخ معنية بشكل خاص، بإستيعاب و هلوسة المباني و المناظر الطبيعية. |
Öksürük ve halüsinasyonu içeren bir açıklama yok. | Open Subtitles | لا تفسير للمزيج الغريب بين السعال و الهذيان |
Semptomlar halüsinasyonu içermiyor fakat üşüme, ateş ve baş ağrısıyla birlikte öksürükler en belirgin özelliği. | Open Subtitles | الأعراض لا تتضمن في العادة الهذيان لكن السعال علامة كبيرة عليه بالإضافة الى الرعشة و الحمى و الصداع |
"Yas halüsinasyonu" denen bir şey varmış. | Open Subtitles | ."هناك شيء يسمى "الهلوسة الفجيعة |
Kitle halüsinasyonu yaratan psikotropik ilaçlar. | Open Subtitles | عقاقير تؤثّر علي العقل، تسبّب هلوسة جماعيّة وتلك الأعراض الأخري |
Anneannen sana bu hikayenin bir halüsinasyonu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | جدي أخبرك أن تلك القصة كانت هلوسة |
halüsinasyonu ima etmiyordum. | Open Subtitles | لم أعني أنّها هلوسة |
23 öğrenciyi geçen sömestırda gördüklerinin kocaman bir ayı olduğu ve Scott McCall'ın dişlerinin akut ergen halüsinasyonu sonucunda oluştuğu konusunda ikna etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | يجب ان اقنع 23 طالباً بأن ما رأوه فى المكتبة الفصل الفائت كان دب كبير "ومخالب علي "سكوت ماكال كانت نتيجة متلازمة هلوسة المراهقة |
Ve bu günlerde halüsinasyonu tedavi etmenin harika yolları olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | وأخبروني بأن هناك طرق مدهشه جديده لعلاج الهذيان هذه الأيام |