Dinle Romalılardan daha çok nefret ettiklerimiz Musevi halkın Cephesi. | Open Subtitles | الناس الذين تكرههم أكثر من الرومان هم جبهة الشعب اليهودي |
Sorarım size, nasıl bir ulusal güvenlik... halkın temel gücünü elinden alıp... | Open Subtitles | ما الأمن القومي الذى يسمح بإزالة القوة الأساسية من يد الشعب الأمريكى |
Vali Devlin'in Oswald'da güç kullanımıyla ilgili kararına yönelik halkın protestosu devam ediyor. | Open Subtitles | الصَرخَة العامة ضِدَ قرارِ الحاكِم ديفلين باستخدام القُوة في سِجن أوزولد تبقى عالية |
O zaman tehtit devam ediyorken halkın önüne çıkmayı iptal etmeyi düşünür müsünüz? | Open Subtitles | لذا هل من الممكن ان تلغي ضهورك في العامة حتى يتم كبح التهديد؟ |
Ama çoğu zaman halkın ilgisini bu tüylü şeylere çekmek istediler. | Open Subtitles | و لكنهم في الغالب ارادوا ان يركز الجمهور على المادة الصفراء |
halkın seni affetmez ve kurul yeni bir Thane seçer. | Open Subtitles | و شعبك لن يغفرو لك و المجلس سينتخبون حاكما جديدا |
Yapma, Chaya. Sen ve senin halkın buraya gelmemizin ilk nedeniydi. | Open Subtitles | شايا ، أنت و قومك سبب مجيئنا هنا فى المقام الأول |
Bazıları açık açık dönüp yeni halkın Partisi'nin başına geçmesini istiyor. | Open Subtitles | بعض الأشخاص متفتحون على رغبتهم في عودته وقيادة حزب الشعب الجديد. |
halkın bunu düşünmek için bir buçuk yılı oldu ve beni yeniden seçtiler. | Open Subtitles | أعلم أن الشعب سيخبرونني, أنني أعطيتهم سنة ونصف ليفكروا بالأمر وهم أعادوا انتخابي |
Artık halkın iradesini arkama aldığıma göre tek soru kuralını uygulatmaya başlayacağım. | Open Subtitles | الآن وقد نلت ارادة الشعب إلى جانبي سأقوم بتطبيق قاعدة السؤال الواحد |
Başkan'ın halkın menfaatine hareket etmek için güçlü seçim ve siyasi teşvikleri var. | Open Subtitles | الرئيس لديه حوافز انتخابية وسياسية قوية تجعله يتصرف فيم و في صالح الشعب |
halkın belirli kesimleri üzerine karşı devlete koz sağlayacak her türlü hükme karşıyım. | Open Subtitles | أجل، أنا ضد أي سجل يعطي الحكومة فرصة لرقابة قطاعات معينة من الشعب. |
Baban rüşvet, sahtekârlık ve halkın güvenini sarsmayı içeren 18 suçlamayla suçlanıyor. | Open Subtitles | لقد أتّهم بـ18 تهمة تهم رشوة , وإحتيال , وإنتهاك ثقة العامة |
halkın alması gereken önlemleri anlatan bir basın açıklaması hazırladık. | Open Subtitles | لقدكتبنا تصريحا صحفيا عن الاحتياطات التي يجب ان يتخذها العامة |
Babam halkın minnetinden asla kaçmadı, şahsına yapılan gözdağının bir önemi yoktu. | Open Subtitles | والدي لم يتهرب مطلقاً من واجباته العامة مهما كان الخطر محدقاً به |
halkın bu davaya iştahı iki taraf için de anlamsız bir önyargı oluşturabilir. | Open Subtitles | شهية الجمهور لهذه القضية من الممكن أن تُؤدي لتحيز غير ضروري لأحد المتهمين |
Hatalı olduğunu kabul edemeyecek kadar gururlusun diye halkın ölmesin. | Open Subtitles | لا تدعي شعبك يموت لأنك متكبرة جدا لتعترفي أنكِ مخطئة |
halkın oradan çok uzakta değil, ve onlarla duvar arasında, sadece senin yeteneğin duruyor. | Open Subtitles | قومك ليسوا بعيدين عنه. ومهارتك هى الشئ الوحيد الذى يفصل بينهم وبين ذلك الجدار. |
Gözlemlemek ve halkın ihtiyaçlarına yönelik bir şeyler uyarlamak için gelmemişlerdi. | TED | ولم يكن لديهم استعداد لكي يراقبوا ويتأقلموا طبقا لاحتياجات المجتمع المحلية. |
Muhite, yerel halkın kullanmak isteyeceği dükkanlar gibi yerel hizmetler katacak mı? | TED | هل ستضيف خدمات محلية مثل المتاجر للحي الذي قد يستخدمه السكان المحلييون؟ |
halkın öfkesi büyürken polis krizin en büyüğüyle karşı karşıya... | Open Subtitles | ومع إزدياد غضب الرأي العام , فالشرطة تواجه أكبر أزمه |
Hükümet, halkın desteğini kazanmak için... daha fazla çaba göstermedikçe, o savaşın kazanılacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ما لم يتم بذل جهد أكبر من قبل الحكومة لكسب التأييد الشعبي لا أعتقد أنه يمكن الانتصار في الحرب هناك |
Ülkesinden kaçtı ve son yıllarda çok nadiren halkın karşısına çıktı. | Open Subtitles | رحل عن البلاد وظهوره للعامة كان نادراً للغاية في السنوات الأخيرة |
halkın içindeki adi pis şeylerin umurumda değil. Umurumda olurdu, ama kabullendim artık. | Open Subtitles | إننى لا آبه بأفعالك القذرة فى العلن و إننى قد وفقت فى ذلك |
Yönetimin ve piyasanın da üstünde halkın doğrudan yönetme yetkisi vardı. | TED | فوق الحكومة ، فوق السوق كان الحكم المباشر للشعب |
Birisi halkın polisini etkilemeye çalışıyor ve işe yarayacağını sanıyor Hey,sizin için akord ediyordum. | Open Subtitles | شخص ما يُحاولُ التَأثير على السياسة العامّة. وأعتقد هو قَدْ يَعْملُ. يا. |
Kuantum fiziğinden, halkın pop kültürüne genişletilen çok sayıda düşünceden biri de Heisenberg Belirsizlik İlkesidir. | TED | مبدأ هايزنبرج لللايقين هو أحد الأفكار القليلة المأخوذة من فيزياء الكم والتي توسعت في الثقافة الشعبية العامة. |
Tarih bugün tekrar yazılıyor. tedavi edilen ilk mutant bugün halkın önüne çıkartılıyor. | Open Subtitles | سوف يصنع التاريخ هنا اليوم و لأول مرة يمكن للمتحولين أن يظهره للعلن |