sadece neye benzediğini göstermek için, hareket halinde gösteren bir video ile işlemci mekanizması çalışması göstereceğim. | TED | الآن، سأعطيكم لمحة عما يبدو عليه وهو يتحرك بفيديو يعرض جزء واحدا فقط من آلية المعالج تشتغل. |
ama bu videoyu 10 milyar kez yavaşlatıyorum ki ışığı hareket halinde görebilelim. | TED | ولكنني سأقوم بإبطاء هذا الفيديو بمقدار 10 مليارات مرة حيث يمكنك أن ترى النور يتحرك. |
Trinium hala hareket halinde. Buranın güney-güneybatısında. | Open Subtitles | الترينيوم مازال يتحرك أنه نحو الجنوب الغربي من هنا |
Filikayı, sadece gemi hareket halinde değilken indirebilirim. | Open Subtitles | أستطيع فقط أنزال القارب عندما تكون السفينة لا تتحرك. |
Binlerce ton dinozor hareket halinde. | Open Subtitles | ترعى على حافة الاحراج الكثيفة آلاف الأطنان من الديناصورات تتحرك |
Asansörü geri yolluyorlar. Şu anda hareket halinde. | Open Subtitles | إنّهم يقومون بإرسال المصعد الإحتياطي إنّه يتحرّك. |
Pekala sinyali hareket halinde olduğunu gösteriyor; Kesinlikle arabada. | Open Subtitles | حسنٌ، إنّ إشارتها تتحرّك بسرعةٍ، إنّها حتمًا داخل سيّارةٍ. |
haberiniz olsun, hedef yok edilmedi. Yine hareket halinde. | Open Subtitles | يرجى العلم أن الهدف لم يدمر ومازال يتحرك |
Merkez, burası Gözlem Bir. hareket halinde bir kalabalık var. | Open Subtitles | المركز، هنا الخدمة واحد لدينا حشد يتحرك. |
İkisinin de başardığı tek şey var. Tren artık hareket halinde değil. | Open Subtitles | كلاهما أنجز شيء واحد القطار لم يعد يتحرك |
Merhaba. Tamam, ben Noxon, buldum ama hareket halinde daha iyi, acele. | Open Subtitles | مرحباً ، حسناً ، لقد وجدتُ النكسون لكن يفضل أن نستعجل ، في حال كان يتحرك |
Evet, başka bir çıkış yolu bulmuş olmalılar, çünkü hala hareket halinde. | Open Subtitles | نعم حسناً، لابد أنهم أكتشفو مخرج آخر، لأنه لا يزال يتحرك |
Köpekbalıkları öncü balık sürülerini kapmış olabilir ama şimdi, Vahşi Kıyı'nın bütün yırtıcıları hareket halinde. | Open Subtitles | لربما اصطادت أسماك القرش الأسراب المتقدمة لكن الآن، يتحرك جميع مفترسي الساحل البري |
Eğer kanserinin son safhalarındaysa hareket halinde değildir. | Open Subtitles | من الاجدر القول، إنه إذا كان في المراحل النهائية للسرطان فأنه لا يتحرك |
Mıknatısı sürekli hareket halinde tutacak bir şeye ihtiyaç duyuluyordu. | Open Subtitles | فقط أنت بحاجة إلي شيء يجعل المغناطيس يتحرك باستمرار |
Dünya, yaklaşık olarak tırnağımızın uzadığı bir hızla hareket halinde. | Open Subtitles | بسرعة مماثلة لتلك التي تنمو بها أظافر الأصابع كانت الأرض نفسها تتحرك |
Bakıcılar hayvanları sürekli hareket halinde tutmalılar, burun iplerinden çekerek, boyunlarını bükerek ya da boynuzlarını, kuyruklarını. | Open Subtitles | يجب على السائقين الحفاظ جعل الماشية تتحرك باستمرار، سحبهم بواسطة حبال الأنف، لوي أعناقهم، |
Araba hareket halinde iken adam zaten ölüydü. | Open Subtitles | هذا الرفيق مات بينما مازالت السياره تتحرك |
Ancak, sıcak nokta hala devam ederken, yüzey hareket halinde. | Open Subtitles | لكن عندما تخمد البقعة الساخنة، يتحرّك السطح |
Ve bunu bir ok şeklindeki beyaz metan bulut kuşaklarını yüzeyinde hareket halinde. | Open Subtitles | وهذا حزامٌ قوسي من غيوم الميثان البيضاء تتحرّك فوق سطحه |
Hayvanları için taze yiyecek arayışı onları sürekli hareket halinde tutar. | Open Subtitles | البحث عن العلف الجديد لحيواناتهم تبقيهم في حالة نشاط دائم |
Dengesizliği yüzünden, Rezero sürekli hareket halinde. İşte işin sırrı burada. | TED | بسبب عدم استقراره، يكون ريزيرو دائما في تحرك. الآن ها هي الحيلة. |
hareket halinde. | Open Subtitles | هو على هذه الخطوة. |
Umarım hep hareket halinde oluruz. | Open Subtitles | تمنيت لو أمكننا أن ننتقل و.. |