Bu bir eşcinsel hastalığı değil. Hiçbir zaman olmadı. | TED | وهذا ليس مرض الشواذ. لم يكن ابداً كذلك. |
Çünkü sadece kalp hastalığı değil. | Open Subtitles | باتباع غذاء نباتي. لأنه ليس مرض القلب فحسب. |
Whipple hastalığı değil. | Open Subtitles | انه ليس داء ويبل |
Yani Prion hastalığı değil. | Open Subtitles | لذا فهو ليس داء بريون |
Siz semptomları tedavi ediyorsunuz, hastalığı değil. | Open Subtitles | علاج الأعراض وليس المرض |
Yani asıl kaynağın başka bir yerde olduğunu, bunun bir sinir hastalığı değil, sinirleri etkileyen sistemik başka bir hastalık olduğunu gösterir. | Open Subtitles | مما يعني أن المصدر مختلف مما يعني أنه ليس مرضاً عصبياً بل بالٔاجهزة التي تؤثر في الٔاعصاب ...مما يعني أنه علينا |
Bunun üzerine her gün düşündüm ve burada durup tamemen dürüst olmam gerekirse tekrar tekrar bunu düşünmemin nedeni, hastalığın bu olması, mücadele ettiğim şey bu. Bu, depresyon. Depresyon çiçek hastalığı değil. | TED | فكرت في الأمر يوميّا، ولأكون صادقا معكم وأنا واقف هنا فكرت في ذلك مرة أخرى، لأنّ هذا هو المرض، هذه هي المعاناة، هذا هو الإكتئاب، والاكتئاب ليس مرض جدري الماء. |
Bu, bir başkasının hastalığı değil. | Open Subtitles | هذا ليس مرض شخص آخر |
Bu bir akıl hastalığı değil. | Open Subtitles | هذا ليس مرض عقلي |
Bu bir akıl hastalığı değil. | Open Subtitles | -هذا ليس مرض نفسي |
Yani Wilson hastalığı değil. | Open Subtitles | "ليس داء "ويلسون |
Whipple hastalığı değil. | Open Subtitles | ( ليس داء ( ويبل |
hastalığı değil, hastayı tedavi etmek. | Open Subtitles | علاج المريض وليس المرض فحسب |
- Bu sonucu, hastalığı değil. | Open Subtitles | ذلك من الأعراض، وليس المرض. |
Strigoi hastalığı değil. | Open Subtitles | ليس مرضاً بسبب السترجوي. |