"hastalıktan" - ترجمة من تركي إلى عربي

• المرض
• مرض
• بمرض
• الوباء
• بالمرض
• للمرض
• مرضٍ
• من الطاعون
• من العدوى
• من الأمراض

Ve şu garip tropikal hastalıktan dolayı, bir yıl kaybetti.
و فقد سنه أخرى بعد إصابته بذلك المرض الإستوائي الغريب.

Küçük Daniel Nicholson'un hastalıktan ölüşü düşüncelerimde kötü ağırlık kazandı.
وفاة دانيال نيكلسن الصغير من المرض جعلى مخى يلتهب بالأفكار.

Geleceğin doktoru insan vücudunu ilaçla tedavi etmeyecek; hastalıktan beslenmeyle koruyacak ve hastalığı beslenmeyle iyileştirecek. – Thomas Edison
إن الطبيب في المستقبل سوف لن يعالج الجسد البشري بواسطة العقاقير بل إنّه سوف يشفي ويمنع المرض بواسطة الغذاء.

İlimden yoksun bırakılan Sor Juana, hayır işlerine yönlendi ve 1695'te kız kardeşlerine bakarken kaptığı bir hastalıktan dolayı öldü.
كمحرومة من المعرفة، شغلت سور خوانا نفسها بالعمل الخيري، وفي عام 1695، توفيت بسبب مرض أصيبت به أثناء رعاية أخواتها.

bu aynı zamanda tüketime elverişli olmayan bir biber çünkü yaprak bitlerinin neden olduğu viral hastalıktan dolayı çürümekte.
هذا فلفل حلو لا يمكن استهلاكه, لانه يعاني من مرض فيروسي الذي انتقل ايه من خلال حشرات التربس البالغة.

Nasıl olur anlamıyorum. Belki bir hastalıktan. Belki de çok fazla viskiden!
لا أعلم هل هو بسبب المرض أو إنه كان يكثر من الويسكي

Bilim bu hastalıktan kurtulmama yardım eder zannettim ama vücudum tedaviyi reddetti.
ظننت أن العلم سيساعدني في التخلص من هذا المرض ولكن جسمي رفضه

General idam edildiğinde, bunun hastalıktan daha hızlı yayılacağını düşünenler.
لا يشاركون نفس المشاعر هذا سوف ينتشر اسرع من المرض

Ve bir şey daha: Archie kendisi de bu hastalıktan muzdarip.
والامر الآخر ان "أرشي كوشران" كان ذاته يعاني من ذلك المرض

Aslında onun geldiği yerde Tazmanya canavarı nüfusunun yüzde 90'ından fazlası bu hastalıktan çoktan öldü.
ﻓﻲ ﺍﻟﺤﻘﻴﻘﺔ..ﻓﻲ ﻣﻨﻄﻘﺘﻬﺎ اكثر من 90 ﺑﺎﻟﻤﺎﺋﺔ ﻣﻦ ﺍﻟﻌﻔﺎﺭﻳﺖ ﺍﻟﺘﺎﺳﻤﺎﻧﻴﺔ ﻣﺎﺗﻮﺍ بالفعل من هذا المرض

Hemşirenin ölümünden altı hafta sonra, yani Ağustos'ta her hafta yüzlerce insan hastalıktan ölüyordu.
في أغسطس بعد ستة أسابيع من وفاة الممرضة مئات الأشخاص كانوا يموتون من المرض كل أسبوع.

Her yıl altı bin çocuk, önceden olsa bu hastalıktan ölebilecekken, şimdi tedavi edilebiliyor.
ستة آلاف طفل في العام الواحد تم شفاؤهم من هذا المرض الذي سبب موت نفس العدد في السابق

Aynı zamanda kendimi de hastalıktan korumak istiyordum. Ve çalışmalarım sonucunda bildiğim şey şuydu:
وكما الآباء من فجر التاريخ، أردت أن أحمي أطفالي من المرض.

hastalıktan etkilenen insanların perişanlık ve çaresizliklerini dinledi.
سمع عن دمار و يأس الأشخاص المتضررين من هذا المرض.

Okyanus asitleşmeşine ters tepkime yapmak iyi bir şey olsa da bunun çevresel sonuçlarını tam olarak anlamış değiliz, o yüzden bu tedavi yönteminin iyileştireceği hastalıktan daha iyi olup olmadığını değerlendirmemiz gerek.
في حين أن مواجهة تحمض المحيطات هي شيء جيد، إلا أننا لا نعي بشكل كافٍ التبعات البيئية الناتجة، ولذلك نحتاج أن نقيًم ما إذا كانت هذه المعالجة أفضل من المرض الذي نسعى لعلاجه.

Gizemli bir hastalıktan kafayı yemiş halde yalnız başıma ölüp gideceğim.
أنا سوف أموت من مرض غامض بمؤخرة غاضبة مليئة بالحشرات ووحيدة

Bir hastalık daha ortaya çıktı, üstelik bu yeni ortaya çıkan 30 bulaşıcı hastalıktan farklı.
ولقد شهدنا مرض جديد، ليس مثل رواية 30 الأمراض المعدية الناشئة.

Her bir kırmızı nokta tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı göremeyen bir insanı gösteriyor ve artık onların yerleri belirlenebiliyor.
كل دبوس أحمر يمثل شخصا أعمى بسبب مرض يمكن علاجه ومعالجته وتحديد مكانه.

Ondan o kadar nefret ediyorum ki, amansız bir hastalıktan öldüğünü görmek isterdim.
أكرهه بشدة، وأتمنى أن أراه ميتاً بمرض رهيب.

Geçen yıl tüm keçi sürümüzü salgın hastalıktan kaybettik.
السنة الماضية، خسرنا قطيع الماعز بسبب الوباء

Amaçlı bir hastalıktan mustarip gibiyim, değil mi?
يبدو أني أصبت بالمرض لغرض ما ألا تعتقدين ذلك ؟

Kan değerlerine baktım, ve hastalıktan hiç bi iz bulamadım.
لقد نظرت الى تحليل دمك ولم ارى اى اثر للمرض

New Haven Presbiteryen'de öldüğü yazıyor uzun bir hastalıktan sonra.
(ذكر أنها توفيت في دير (نيو هيفن بعد مرضٍ طويل

Aynı zamanda ülkeyi kırıp geçiren hastalıktan kurtulduğumuz için şükretmek istiyoruz.
ونحن أيضا نريد أن نعطي شكراً لأننا بقينا آمنين من الطاعون الرهيب الذي يجتاح البلاد

Bulaşıcı hastalıktan korktuğunu anlatıyordu.
هي كانت تقول بأنّها كانت خائفة من العدوى.

Roma'da, haysiyet insanın ömrünü kısaltır... hem de hastalıktan daha garantili bir şekilde.
في روما الكرامة تجعل الحياة قصيرة حتى أسرع من الأمراض