Fotoğraf ve videolar gündelik hayatın bir parçası haline geliyorlar. | TED | الصور والفيديوهات أصبحت جزءًا متكاملا مع الحياة على مستوى العالم |
Yoksa bu birlikte yaşamamız gereken hayatın bir gerçeği mi? | TED | أو إنها احدى حقائق الحياة التي يجب أن نتعايش معها؟ |
Bu, hayatın bir parçasıdır. Önemli olan bittiklerinde ne yaptığımız. | Open Subtitles | انه جزء من الحياة المهم هو طريقة تعاملنا مع النهاية |
hayatın bir numaralı kuralı, kadın modası her zaman satar. | Open Subtitles | ملابس النساء ودوام بيعها. هو واحد من حقائق الحياة البسيطة. |
Bu yarışma Bay Jane, hayatın bir doğrulaması. | Open Subtitles | هذه المسابقة يا سيّد (جاين)، بيان إيجابي للحياة |
Tam olarak ne seni hayatın bir oyun olduğunu düşündürtüyor? | Open Subtitles | ما هو الشيء الذي يجعلك تفكر بأن الحياة مجرد لعبة؟ |
Sır, ölümün hayatın bir parçası olduğu. | TED | ادراك الحقيقة هو ان الموت جزء من الحياة. |
Şansım vardı. Şanslıydım, çünkü böyle bir yerde büyüdüğünüzde, bu hayatın bir gerçeğidir. | TED | كان لدي حظ, كنت محظوظاً.. لأن هذه حقيقة الحياة عندما تتربى في مكان كهذا |
Çünkü hayat böyle ve biz de hayatın bir parçasıyız. | TED | هذا ما تفعله الحياة ونحن جزءٌ من الحياة. |
21. yüzyılın biyoloji laboratuvarlarının bakışıyla, hayatın bir çok gizemini bilgiyle açığa çıkardık. | TED | من وجهة نظر مختبراتنا البيولوجية الحاليّة في القرن 21، أننا بدأنا بكشف الكثير من الأمور الغامضة في الحياة. |
Buna kızgın değildik, neyse ki. Çünkü yıkıcı hâllerde olan birçok hasta görmüştük ve ölümün hayatın bir parçası olduğunu biliyorduk. | TED | لم نكن غاضبين، وهذا من حظنا، لأننا رأينا العديد من المرضى في وضع مؤلم، ونعلم أن الموت جزء من الحياة. |
Günümüzde bunun modern hayatın bir parçası olduğunu sanıyorum: Toplumun geniş kesimleri bilgi baloncuklarında yaşıyorlar. | TED | أعتقدُ أنها ميزة الحياة العصرية الآن أن جماهير غفيرة من العامة تعيشُ في فقاعات معلوماتية معزولة. |
Sürekli, dışarıdaki hayatın bir benzerini yaratmaya çalıştılar ama bulundukları durumun gerçekliği kaçınılmazdı. | TED | حاولوا باستماتة إعادة خلق تلك الحياة الموجودة بخارج المعسكر لكن لا يمكن تجاهل واقعهم. |
Yani şunu diyerek bitirmek istiyorum, hayatın bir çok bulmacası sizin ve başkalarının zaman perspektiflerini anlayarak çözülebilir. | TED | أريد أن أنهي بقول، كثير من معضلات الحياة ممكن أن تحل بفهم منظورك ومنظور الأخرين للزمن. |
Bu hayatın bir çok alanında önemli organizasyonel etkilere sahiptir. | TED | لهذه آثار تنظيمية ضخمة لأجزاء واسعة جدا من الحياة |
- Ama Tanrı yoksa, hayatın bir anlamı olmaz. | Open Subtitles | ولكن لو أن الرب غير موجود، فإن الحياة لا معنى لها. |
Ve hayatın bir çok yüzünü buradan daha iyi nerede öğrenebilirsiniz ki? | Open Subtitles | و أين أجد مكاناً أفضل من هذا كي أتعلّم دروس الحياة من جميع أوجُهها؟ |
Annem her zaman hayatın bir kutu çikolata gibi olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | أمي كانت دائماً تقول الحياة مثل صندوق الشوكولاته |
Annem her zaman hayatın bir kutu çikolata gibi olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | أمى كانت دائماً تقول الحياة مثل صندوق الشيكولاته |
Bu yarışma Bay Jane, hayatın bir doğrulaması. | Open Subtitles | هذه المسابقة يا سيّد (جاين)، بيان إيجابي للحياة |