Aynen şu ana dek hayatındaki hiçbir şeyi onaylamadığımız gibi. | Open Subtitles | كما لم نوافق على أي جزء من حياتك حتى الآن |
Ama şimdi hayatındaki en önemli şeyi yapmadan önce umursamadığını söylüyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | سوف تفعله فى حياتك , فجأة تكون غير مهتم؟ هذا ليس من شأنك |
hayatındaki bu açıklık için biz uyumlu bir çift değiliz. | Open Subtitles | نحن لسنا مناسبين لبعضنا خلال هذه الفترة الزمنية من حياتك |
Bu adamın hayatındaki her aşama, şişirilmiş bir benlik duygusuna sahip. | Open Subtitles | كل جانب من حياة هذا الرجل مبني على حبه الكبير لذاته |
hayatındaki onca şey içinde en çok onunla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | كان فخورا به اكثر من أي شيء فى حياته كلها |
Ancak sadece hayatındaki zorlukların acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine... | TED | ولكن بدلاً من مساعدة هذه الفتاة التي كانت تعاني من مصاعب في حياتها |
hayatındaki diğer kişisel sorunlarının üstüne bir de kendisi yük olsun istemedi. | Open Subtitles | لم يشأ إزعاجك ليس مع كل التفاهات الشخصية التي تجري في حياتك |
İşte olay hayatındaki boşluğu doldurmak için içkiye ihtiyacın olmamasında cereyan ediyor. | Open Subtitles | ولكنّ ذلك بسبب أنّنا لسنا بحاجة للكحول لملأ الفجوة الفارغة في حياتك |
Soyutlanma, ilişkiden önceki hayatındaki herkesle ilgili şüphe tohumları ekmektir. | TED | العزلة تعتمد على زرع بذور الشك تجاه كل شخص في حياتك السابقة. |
hayatındaki hiçbir şeyden korktuğunu zannetmiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك خفت من أي شيء في حياتك كيف تعرف ذلك؟ |
hayatındaki ilk kez verdiğin doğru karar için beni suçlama. | Open Subtitles | لا تلمني على الفعل الجيد الوحيد في حياتك |
Sen gidebilirsin git ve hayatındaki ikinci şansın açıldığını kendin gör. | Open Subtitles | يمكنك أن تذهب و تمد إجازتك ثم تبدأ بعد ذلك مرحلة جديدة من حياتك |
O ailenin hayatındaki en kötü gün, benim hayatımın en iyi gününe dönüşebilir. | Open Subtitles | كما تعلم, ربما يكون اليوم الأسوء في حياة تلك العائلة هو أفضل أيامي |
Annenin hayatındaki en büyük mutluluk ve ışık olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أتعلمين أنّك كنت مصدر البهجة و النور في حياة امّك؟ |
Kızların hayatındaki babanın eksikliğini doldurmaya çalışıyorduk. | TED | لاننا كنا نحاول ان نملىء الفراغ الذكوري في حياة البنات |
DiNozzo. - Telefon kayıtları, banka hesapları hayatındaki herkes araştırılacak. | Open Subtitles | سأتعقب إتّصالات هاتفه، حساباته البنكية وأي شخص قابله في حياته |
Adam oğullarına düşkün olabilir ama kızı daima onun hayatındaki ışık olacaktır. | Open Subtitles | لكن المرء قد يغار من أبناءه، بينما تظل ابنته دائما نور حياته. |
Genç bir kadının hayatındaki bir adam için önem verdiği şeyi bırakma fikrine.. | Open Subtitles | فكرة تخلي المرأة عما يهمها في حياتها من أجل إنقاذ علاقتها مع رجل |
Yüzbaşını bulduğumda, ev sahibi ile oldukça sakin bir düzeyde bir konuşma yapıyordu, ev sahibi büyük ihtimalle hayatındaki en kötü gününü geçiriyordu. | TED | وعندما وصلت الى الكابتن كان يتحادث بصورة جدلية مع صاحبة المنزل والتي كانت تواجه لا محالة اسوء ايام حياتها |
Benim de hislerim hemen hemen aynı ama hayatındaki kişiye karşı değil! | Open Subtitles | تقريبا أشعر بالمثل لكن ليس تجاه الفتي الذي بحياتك |
Ama öyle olması hayatındaki insanların artık seni önemsemediği anlamına gelmez. | Open Subtitles | لكن بمجرد تغيـرهـم لكن لا يعنـي ذلك أن الأشخـاص في حياتكِ |
Ernie'nin hayatındaki diğer kadın, gündüz fahişesi | Open Subtitles | الإمرأة الأخرى بحياة إيرني كانت العاهرة صباحاً |
Açıklama yapmadan dışarı atılmanın acısını ve gazabını hayatındaki en önemli insanları kaybetmeyi o duyguyu tatsınlar istiyorum. | Open Subtitles | ، الألم والغضب لإلقائه بعيداً دون تفسير فقدانه لأهم شيء بحياته أريد تعليمهم كيف يكون |
hayatındaki talihsiz, karanlık bir dönem yüzünden sorun yaşayan bir kadındı. | Open Subtitles | كانت إمرأة مضطربة التي كافحت.. خلال فترة سيئة الحظ ومظلمة بحياتها. |
Anlaşılıyor ki hayatındaki herkese kolayca yalan söyleyebiliyorsun. | Open Subtitles | يبدوا أنك قادر على الكذِب على أيّ شخص في حياتِك |
Ben Andrew gibi değilim, seni hayatındaki her bokluktan dolayı suçlardı. | Open Subtitles | أنا لَستُ مِثلَ آندرو ألومُكَ مِثلُه على كُل الأمور الفاسِدَة في حياتِه |
Artık hayallerini, acılarını ve hayatındaki erkekleri konusamıyorduk. | Open Subtitles | "لم تجد الفتاة التي كانت تبوح لها بكل شـيء " "عن زوجها ، وأحلامها " "حتى عن آلامها " |
Tamam, ama o aylar boyunca George'un hayatındaki en önemli kişi sendin. | Open Subtitles | - أجل، ولكن ... طيلةَ هذه الأشهر كنتِ الأهمّ في حياةِ (جورجي) |
hayatındaki en iyi şeyi kaybettin! | Open Subtitles | لقد خسرتِ للتو الشيئ الأفضل التي أمتلكتيه يوماً يا إمرأة |
Çocuğuna ismiyle hitap ediyor ve hayatındaki rolünü söylerken kısa ve direkt bir ifade kullanıyor. | TED | التصريح قصير ومباشر، دعوة الطفلة باسمها وتقبل دوره في حياتها. |