Hastalarım hayatlarında bir şey yapmaktan çekindiğinde onlara bazen balıklama dalmaları gerektiğini söylerim. | Open Subtitles | هناك شيء أقوله لمرضاي عندما يترددون بشأن القيام بخطوة ما في حياتهم الخاصة |
Bugünlerde gitgide daha çok insanın bilinçli bir şekilde hayatlarında bir yer açmak için önlemler aldığını fark ettim. | TED | لاحظت أن المزيد من الناس يأخذون تدابير واعية هذه الأيام لكي يفتحوا فضاءات في حياتهم. |
Tamam, ben ödenekle yaşayan annelerin, risk altındaki çocukların, eski çelik işçilerinin de hayatlarında bir fıskiyeyi hak ettiğini düşünüyorum. | TED | حسنا، اعتقد ان امهات الرعاية الاجتماعية و الاطفال المعرضين للخطر وعمال الصلب السابقين يستحقون نافورة في حياتهم. |
hayatlarında bir fark yaratmaya çalışmaktadırlar. | TED | يحاولون تحقيق تغيير في حياتهم. |
İşçibaşına gitti ve şöyle dedi: "İki küçük oğlum var, hayatlarında bir gün olsun çalışmadılar." | TED | وذهبت إلى الرجل المسؤول عنهم وقالت .. " لديَّ هذين الطفلين وهما لم يعملا يوما في حياتهم |
Bu onu Cadılar Bayramı şekerleri gibi hayatlarında bir gün bile çalışmamış olan üçkağıtçılara dağıtmak anlamına gelir. | Open Subtitles | هذا يعني تعامل مع حلوى " الهلاوين " وبعض المتسولين الذين لا يعملون شيئاً في حياتهم ؟ |
Çocukların asıl ihtiyacı hayatlarında bir kadın olması. | Open Subtitles | ما يحتاجونه حقًا هو امرأة في حياتهم. |
Onlar hayatlarında bir gün işe asla. | Open Subtitles | هم لا يعملون ولو ليوم واحد في حياتهم |
Şunu söylemekte bir sakınca görmüyorum bütün insanlar ölüme çok yaklaşacaklar en azından hayatlarında bir kere. | TED | أعتقد أنه لا ضير في قول، أن "كل البشر سوف يألفون فكرة الموت" على الأقل مرة واحدة في حياتهم ! |
hayatlarında bir fark yaratabilirsin. | Open Subtitles | بامكانك صنع فرق في حياتهم |