| Büyükbabam annemin, kurtardığı Alman'dan bir hediye olduğunu söylermiş. | Open Subtitles | جدي أخبر أبي بإنها كانت هدية من الطيار الألماني |
| Babasından bir hediye olduğunu söylemişti çocukken kaybetmiş. | Open Subtitles | لقد كانت هدية من والدها و قد فقدتها عندما كانت طفلة |
| Bu küpelerin hediye olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم بأنها كانت هدية |
| O erkeğin elimde tutamadığım bir hediye olduğunu nereden bileyim? | Open Subtitles | كيف علمت أن هذا الرجل كان هدية لا يمكنني الاحتفاظ بها؟ |
| Ona yeni bileziği hakkında sorular sormaya başladım, erkek arkadaşından ne denli özel bir hediye olduğunu. | Open Subtitles | لقد بدأتُ بسؤالها عن هذا السوار الجديد الذي ترتديه كم كان هدية مميّزة من خليلها |
| Bunun "da" bir hediye olduğunu anlamam yıllarımı aldı." | Open Subtitles | تطلب الامر مني سنوات لأفهم انه كان هدية أيضا |
| Biraz garip bir hediye olduğunu kabul etmelisin. | Open Subtitles | -نعم، عليك الإعتراف أنها هدية غريبة نوعاً ما |
| Ben bunun kötü bir hediye olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أظن أنها هدية سيئة. |
| Bir hediye olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | ظننتها كانت هدية منك. |
| Doğru ve Şişko Elvis'in dediğine göre Lane şişenin bir dostundan hediye olduğunu söylemiş. | Open Subtitles | أجل، و وفقاً لـ(شابي إلفيس)، أخبره (لاين) أن الزجاجة كانت هدية من صديق قديم |
| hediye olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | -ماذا ؟ أعتقدت إنها كانت هدية |
| Babamın onuruna bir hediye olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | وقال إنه كان هدية تكريما لأبي. |
| Elçi'den bir hediye olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال انه كان هدية من النبي |
| Bir hediye olduğunu fark etmemiştim. Tebrikler Clark. | Open Subtitles | لم أكن أعرف أنها هدية |
| Ölümü hatırlatan bir hediye olduğunu biliyorum ama... | Open Subtitles | أعلم أنها هدية مروعة ولكن.. |