Özgürlük, herhangi bir gruba bağlı olarak görülmeden her türlü grubu ziyaret edebilmem ve her birinde kendimi bulabilmemdir. | TED | الحُرية تعني أنني ربما لا يتم تعريفي كأي مجموعة واحدة، لا أن بإمكاني زيارة وإيجاد نفسي في كل مجموعة. |
O saç tuvaletlerinin her birinde... birkaç yüz devekuşunun tüyü var. | Open Subtitles | انهم زوجان مائة ريشة نعامة في كل واحدة من تلك القبعات |
- Sizin bulunduğunuz tarihlerde bu şehirlerin her birinde özenle hazırlanmış cinayetler işlendi. | Open Subtitles | اغتيالات موصوفة في كل واحدة من تلك المدن في غضون أيام من وصولك |
en çok hastaya sahip olan 10 şehirde, her birinde en az 20 bin üniversite öğrencisi vardır. | TED | مع أكبر عدد من المرضى المعتمدين على المعونة الطبية، كل من هذه المدن لديها ما لا يقل عن 20000 طالب جامعي. |
Sen, benim 42 tane cep romanı yazdığımı biliyor musun... ve onların her birinde dört veya beş iyi sayfa olduğunu? | Open Subtitles | هل عرفت باننى قد كتبت 42 كتابا ..... من تلك الكتب الصغيره وفى كل واحد منها يوجد مايقرب ... |
her birinde beş kitaptan birisini okuyan garip tipli aynı kişi var. | Open Subtitles | ،وعلى كل واحد منهم نفس قراءة غريب الأطوار هذا لإحدى الكتب الخمسة |
veya bir dakikada binlerce defa 100 milyar hücrenizin her birinde, yaşadığınız, düşündüğünüz, ve hissettiğiniz sürece. | TED | وتحدث تلك العملية آلاف المرات في الدقيقة في كل واحدة من 100 مليار خلية على مدى حياتك طالما أنك تفكر وتشعر |
Bu dizi bizi biz yapan 50 trilyon hücrenin her birinde bulunan koddur. | TED | هذه هي الشيفرة الموجودة في كل واحدة من ال50 ترليون خلية لدينا والتي تجعلنا من نحن عليه وما نحن عليه. |
Bu alanların her birinde günlük 20 dakikanın üstünde şifresiz konuşmanın yakalanabildiği belirlendi. | TED | لقد وجدوا أن في كل منطقة حضرية، أنهم يستطيعون التقاط ما يفوق عشرين دقيقة في اليوم من المحادثات ذات النص الواضح. |
Bu konuşmalarımın her birinde onlardan kendilerinden bahsetmelerini istiyorum. | TED | الآن، في كل مكالمة أتلقاها، دائما ما أطلب من المتصلين أن يحدثوني عن أنفسهم |
Sadece hızlı bir bakış. Ve fark etmemiz gereken şudur ki DNAnızda ki her 300 temel çiftin her birinde biraz farklısınız. | TED | نظرة سريعة. و ما يجب أن ندركه أن في كل 300 زوج من قواعد حمضك النووى، فأنت مختلف قليلا. |
Sonra size bu sıralardan her birinde ne kadar varlık yoğunluğu olduğunu düşündüğünüzü sordum. | TED | وسألتك كم تظن هي كمية الثروة المركّزة في كل مجموعة. |
Ancak bu proteinlerin her birinde, doğal yaşamın protein yapamadığı yeni bir amino asit var. | TED | ولكن في كل جزيء من هذه البروتينات، يوجد حمض أميني جديد لا تستطيع الحياة الطبيعيّة صناعة البروتينات بواسطته. |
Umuyorlardı ki, bu bölge ofislerinin her birinde, bir memur bu mektubu alacak, açacak, okuyacak ve onu bir üst seviyeye gönderecek, yani ilçe müdürlüğüne. | TED | كانوا يأملون أنه وفي كل من مكاتب المقاطعات هذه ، سيقوم مسؤول بتلقي الرسالة وفتحها وقراءتها ومن ثم إحالتها إلى المستوى التالي، أي مكاتب المديريات. |
Bu projelerin her birinde, basit bir soru sorduk: Mimari daha fazla ne yapabilir? | TED | وفي كل من هذه المشاريع، سألنا سؤال بسيط: ما الذي يستطيع فعله المهندس أكثر من ذلك؟ |
Orada, her birinde duruyor. | Open Subtitles | ذلك موجود في كل واحد منها |
Amerika'daki en korkunç on iki perili evi ziyaret ettiğimizi ve her birinde ölesiye seviştiğimizi anlatırız. | Open Subtitles | أننا قمنا بزيارة أخطر 12 منزل مسكون في أمريكا وتضاجعنا في كل واحد منهم |
Tüm olası gelecekleri gördüğünü ve benim her birinde öldüğümü söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه رأى كلّ احتمالات المستقبل، و مَوتي حتميٌّ في كلّ احتمال. |
her birinde bilgisayar bile var. Hatta ses geçirmez duvarları var. | Open Subtitles | لديهم حتى جهاز كمبيوتر لكل منهم وحتى عندهم جدران ضد الصوت |
Bu yuvaların her birinde silah vardı değil mi? | Open Subtitles | كان هناك سلاح في كلّ واحدة من هذه الفتحات، صحيح؟ |