Ayrıldığımızda kaybettiğimiz şeyleri yerine koyuyoruz. Bu risk alma heyecanı. | Open Subtitles | كنّا نستبدل ما خسرناه حينما خسرنا بعضنا البعض، إثارة المخاطر. |
Arkeolojik keşfin heyecanı aşk kadar güçlü çünkü antik çağlar hayal edebileceğiniz en baştan çıkarıcı sevgilidir. | TED | إن إثارة الاكتشاف الأثري تعادل قوة الحب، وذلك لأن التاريخ القديم هو أكثر السيدات اللاتي يمكن تخيلهن فتنة. |
Doris'in tutkusu ve enerjisi var, keşfe olan bir heyecanı var. | TED | دوريس لديها هذا الحماس والطاقة، شغف للاستكشاف. |
Ne zaman ateş etmeye başlarlarsa, o zaman heyecanı görürsün | Open Subtitles | عندما يبدأون بإطلاق النار ، ستكون تلك هي الاثارة |
der? heyecanı kaçırmayın. Esrarengiz olması daha iyi. | TED | لا تنزع عامل التشويق منها , أنا أفضل أن أكون مندهشا بشدة |
Bazılarınız şu anda üniversitede olabilir, ve siz bu heyecanı şu anda yaşıyorsunuzdur. | TED | ربما يكون بعضكم في الكلية الآن وتشعرون بهذه الإثارة في هذه اللحظة بالذات. |
Büyük bir orkestral performansın heyecanı, müzisyenlerin kollektif olarak tek ve bütün bir konsepti üretmeyi denemesinden gelir. | TED | اثارة اداء اوركسترا رائع يأتي من محاولة اخذ جماعة من الموسيقيين لانتاج مفهوم واحد موحد |
Çünkü karımın benim soyunuşumu izlerkenki heyecanı kadar heyecanlı görünüyorsun. | Open Subtitles | لأنك تبدو بنفس حماسة زوجتي حين تشاهدني عاري |
Düğün heyecanı olmalı. Daha fazla yemelisin. | Open Subtitles | لابد أن السبب هو توتر الزفاف تلقينا توتراً أكثر من الللازم |
Aslında, bu işin en heyecean verici yanı genç ressamların getirebileceği enerji ve heyecanı düşünmek. | TED | و الأكثر إثارة حقاً في هذا هو التفكير حول الطاقة والإثارة التي يمكن للفنانين الشباب جلبها. |
En büyük heyecanı neyin vereceğini bulmaya çalışıyorduk. | Open Subtitles | كُنّا نُحاولُ أن نعرف مالذي يعطي أكبر إثارة. |
Eğer ararsan, onun istediğini yapmış olacaksın- 80 km uzaktan bizi zehirleyebilmenin heyecanı. | Open Subtitles | إن اتصلت بها ستمنحها مبتغاها بالضبط. إثارة دسّ السم لنا من على بُعد 80 كيلو. |
Yoksulluğu Tarih Yap kampanyasına dahil olan insanların kısa süreli heyecanı bir şekilde uzun süreli bir tutkuya dönüştürmemiz gerekiyordu. | TED | نريد بطريقة ما أن نحول هذا الحماس قصير المدى. بين المشاركين في حملة جعل الفقر من الماضي إلى شغف طويل المدى. |
Yanlış olan bir şey aslında çok ilginç bir şeye dönüştüğü zaman hissedilen o aşırı heyecanı hissettim. | TED | شعرت بذلك الحماس الذي ينتاب الواحد منا حين يكون خطأ ما مثيرًا للاهتمام. |
İşin heyecanı mı? Yani, bu geceyi heyecan verici bulmadın mı? | Open Subtitles | الاثارة منها ، اعنى ماوجدته الليلة كان مثيرا |
Bu adam öldürmek kadar heyecanı da seviyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يبحث عن التشويق و الإثارة بقدر ما يقتل |
Oğlum Rosa Parks'dan büyülenmişti ve onda bu heyecanı görmek beni gururlandırmıştı. | TED | كان ولدي مفتونًا بروزا باركس، وأنا فخور به أن أرى هذه الإثارة. |
Bu heyecanı yarattığım için de ceza olarak oruç tutacağım. | Open Subtitles | و سأصوم لأتوب عن دوري في اثارة هذه المشاعر |
Ancak üç günlük seyahatten sonra Lemminkäinen’in heyecanı onu çok etkiledi ve dikkatsizce şarkıya daldı. | TED | ولكن بعد ثلاثة أيام من السفر، حماسة "ليمينكاينن" تغلبت عليه وانفجر يغني بتهور |
İlk sefer heyecanı. Bir dahaki sefere daha iyi yaparım. | Open Subtitles | توتر في أول مرة سأكون أفضل المرة القادمة |
Kovalamanın heyecanı, doğru anladın değil mi? | Open Subtitles | إنّها لذة المطاردة فهمتِ ذلك ، أليس كذلك ؟ |
Yeni arenanın kutlamalarının açılışında adamlarımızın yaratacığı heyecanı düşünün. | Open Subtitles | تخيل الإثاره التى يمكن أن تسببها حروبنا، إذا شملت فتح الاحتفال بالساحة الجديدة. |
Hadi bakalım, paraları saçın heyecanı yakalayın. | Open Subtitles | هيا, دعونا نذهب بتذاكر السفر لرحلة من الأثارة |
yeni bir başlangıcın heyecanı... başkasının acısına sebep olan suçluluk duygusu... değişiklikteki başarısızlığın hayal kırıklığı. | Open Subtitles | حماس بشأن بدء حياة جديدة الشعور بالذنب للتسبب بألم الأخرين خيبة الأمل للفشل بالتغير |
Şov öncesi heyecanı bunu hep yaşarım. | Open Subtitles | مُجرّد اهتياج عصبي يسبق العرض، أصاب بهم على الدوام. |
Geride bıraktıkların için duyduğun hüzün, diğer yandan da, yeni topraklara girmenin heyecanı. | Open Subtitles | الكآبه التى تركتها خلفي والحماس لدخول أراضي جديده |