Bay Collin'in cinsel tercihinin bu dava ile hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | سيد ، كولين هذا السؤال ليس له علاقة بهذه القضية |
Gerçekle hiç bir ilgisi yok.Önemsiz bir konu. | Open Subtitles | إلى حدّ ما ذلك حقيقيّ أو لا,هذا ليس له علاقة. |
Davayla hiç bir ilgisi yok ve ayrıca maktulü yıpratmak için yapılıyor. | Open Subtitles | هذا ليس له علاقة بالقضية وبشكل واضح يُدنس الضحية. |
Dün Sophie yine bende kaldı, Ruby de misafir odamda uyudu bunun çocuğuma asla baba olamayacak Phil ile hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | كانت صوفي لدي مجددا البارحة و روبي نامت في غرفة الضيوف و هذا ليس له علاقة بـ فيل و الذي لن يكون والدا لأطفالي ابدا |
Burada olanla hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | أياً ما كان ما يجري هنا فهو ليس له علاقة به |
Bu olayın sen ve Sam ile hiç bir ilgisi yok. Hiç olmadı. | Open Subtitles | "الأمر ليس له علاقة بك أو بـ "سام ولا قبل ذلك |
Seninle hiç bir ilgisi yok. Yemin ederim. | Open Subtitles | الامر ليس له علاقة بك أقسم بذلك |
Latorre davasıyla hiç bir ilgisi yok. O zaman yanılmıştım. | Open Subtitles | -هذا ليس له علاقة بقضية البرج ، تلك المره كنت على خطأ |
Bunun alkolle hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | إذاً, فهذا ليس له علاقة بالكحول, |
General Timms'in Allison Pond'un ölümüyle hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | انا مستعد لعطيك ظمان شخصي من قبل القائد (على ان الجنرال (تيم) ليس له علاقة بموت (ألسون بوند |
Onun benimle hiç bir ilgisi yok. | Open Subtitles | . هو ليس له علاقة بي |
Bunun seninle hiç bir ilgisi yok! | Open Subtitles | ! اخرسي! هذا ليس له علاقة بك |