ويكيبيديا

    "hiç olmadığı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • من أي وقت
        
    • أي وقت مضى
        
    • من ذي قبل
        
    • أكثر من أي
        
    • من أيّ وقت
        
    • من أي وقتٍ مضى
        
    • أكثر مما سبق
        
    • أكثر من أيّ
        
    Kamera tüm bu sahneleri hiç olmadığı kadar ulaşılabilir hale getirmiş olabilir; ama bu sadece kamerayla ilgili değil. TED ربما جعلت الكاميرا الحصول على هذه المشاهد أكثر سهولة من أي وقت مضى، ولكن لا يتعلق الأمر بالكاميرا فقط.
    Çünkü şimdi, hiç olmadığı kadar, körlemesine takip etme zamanı değil, körlemesine kabul etme, körlemesine güvenme. TED حيث الآن، أكثر من أي وقت مضى، ليس الوقت للاتباع، للتقبل و الوثوق بدون تفكير.
    Bu mikro kanallar bizi bakterilerin koca mavi okyanusta nasıl gezindiğini anlamamıza daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. TED هذه القنوات الصغيرة تقربنا أكثر من أي وقت مضى لنفهم كيف تُبحر البكتيريا في المحيط الأزرق الكبير.
    İyi haber şu ki, ...senin seyirci kitlen hiç olmadığı kadar yüksekte. Open Subtitles الخبر الأفضل هو أن الأرقام الخاصة بك إرتفعت عن أي وقت مضى
    Günümüzde, dünyanın her yerinde bu hastalıklardan birinin yok edilmesine hiç olmadığı kadar yakınız. TED لقد أصبحنا اليوم أقرب من ذي قبل للقضاء على واحد من تلك الأمراض في كل مكان حول العالم.
    HIV'siz bir dünya artık hayal edilemez değil, tam aksine hiç olmadığı kadar yakın. TED لم يعد الحصول على عالمٍ خالٍ من هذا الفيروس مستحيلًا: بل إنّه أقرب من أيّ وقت مضى.
    Bugün, bilgi akışını kontrol eden eski medya muhafızlarından hiç olmadığı kadar özgürüz. TED نحن اليوم متحررون أكثر من أي وقت مضى من المتحكمين القدماء في الإعلام الذين تحكموا سابقًا في تدفق المعلومات.
    Bu demektir ki, insani değerlere ve etiğe hiç olmadığı kadar sıkı sarılmamız gerekiyor. TED والذي يعني أنه يجب علينا ننتظر بشكل محكم أكثر من أي وقت مضى للقيم الانسانية والأخلاق الانسانية.
    Fakat yeni teknoloji bu tür etik analizleri hiç olmadığı kadar önemli hale getiriyor. TED غير أن التكنولوجيا الحديثة جعلت التحليل الأخلاقي أكثر أهمية من أي وقت مضى.
    Herkesten daha iyi bilirsiniz dünya hiç olmadığı kadar bağlantılı, fakat en tehlikeli olan farklılıklarımıza kafamızı takmış durumda oluşumuz. TED تعرفون أكثر من غيركم، أن العالم أكثر تواصلاً من أي وقت مضى، لكن الخطر الأكبر أننا نغوص في انقساماتنا.
    Ve aynı zamanda, mülteci sayısı hiç olmadığı kadar yükseldi. TED وفي نفس الوقت، أن الهجرة اليوم أكبر من أي وقت مضى.
    Bunun anlamı insanlık tarihinden öncesine göre ... ...günümüzde hiç olmadığı kadar bol yiyeceğe sahibiz. TED وهذا يعني أن لدينا الآن المزيد من المواد الغذائية المتوفرة أكثر من أي وقت مضى في تاريخ البشريّة.
    Bilgisayar sesleri bazen çok gelişmiş olmayabiliyorlar, fakat bilgisayarımla hiç olmadığı kadar geniş çapta iletişim kurabiliyorum. TED ان اصوات الكمبيوتر .. لاتبدو احيانا متفائلة .. ولكن مع الحاسوب خاصتي يمكنني ان اتواصل بصورة واسعة جداً اكثر من ذي قبل
    Ama teknolojinin hükûmetin muhabirlerin haklarını ihlal etmesine izin verdiği gibi basın da teknolojiyi kullanarak kaynaklarını hiç olmadığı kadar iyi koruyabilir. TED ولكن مثلما سمحت التكنولوجيا للحكومة بالتحايل على حقوق المراسلين، يمكن للصحافة استخدام التكنولوجيا أيضاً لحماية مصادرها وحتى بطرق أفضل من ذي قبل.
    Oğlum diyor ki, bu yüzden hiç olmadığı kadar popüler olmuş. Open Subtitles يقول ابني إنه أكثر شعبيّة من أيّ وقت بسبب هذا.
    Galaksideki ve daha ötesindeki uzak güneşleri daha önce hiç olmadığı kadar uzayın derinliklerini görmemizi sağlayan araçlar inşa ediyoruz. Open Subtitles التي تسمح لنا أن نحدِّق في الفضاء، أعمق من أي وقتٍ مضى ونرى الشموس البعيدة بعيداً هناك داخل المجرة، وما بعدها
    İklim değişikliğine karşı savaşımızda çeşitli arazi kullanımını teşvik etmek ve korumak için onlara hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var. TED في ظل كفاحنا ضد تغير المناخ، نحن بحاجة إليهم الآن أكثر مما سبق لدعم وحفظ الاستخدام المتنوع للأراضي.
    Ama sonra sen bizi yeniden evlendirdin, ve hiç olmadığı kadar sağlamdık. Open Subtitles ثمّ أعدتنا لزواجنا ، و صرنا متمسّكين أكثر من أيّ وقتٍ مضى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد