Veya karışmış bağırsakları hiç yok Çünkü bunu hiç yapmadı. | Open Subtitles | أو أنه لا يوجد أي شجاعة لأنه لم يرتكب أي شيء |
Artık virüs izi hiç yok. Gitmek için temizlendiniz. | Open Subtitles | لا يوجد أي أثر للفايروس لقد نضفنا الطابق |
hiç yok. Şimdi, teknoloji uzmanları, iş liderleri ve ekonomistler hepsi bir konuda hemfikir milli politikalar ve uluslarası anlaşmalar alternatif enerjinin geliştirilmesini teşvik etmeli: çoğunlukla, enerji araştırma ve geliştirmesinde önemli bir artış ve karbon üzerinde bir çeşit fiyatlandırma. | TED | لا يوجد أي منها. الآن والتكنولوجيين ورجال الأعمال و الاقتصاديون جميعهم وافقوا جوهريا على ما السياسات الوطنية والمعاهدات الدولية قد تحفز تطور الطاقة البديلة: في المقام الأول, زيادة كبيرة في الطاقة و البحث و التطوير و بعض الانواع من سعر الكربون. |
hiç yok. | Open Subtitles | انا لا امانع اطلاقا. |
hiç yok. | Open Subtitles | انا لا امانع اطلاقا. |
bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
bu ağaç doğu kıyısında neredeyse hiç yok fakat bu kabuk yeni soyulmuş. | Open Subtitles | شجرة معدومة الوجود تقريبا في الساحل الشرقي لكن هذا اللحاء تم تقشييره مؤخرًا |
hiç yok, yani burada değil. Zaten... | Open Subtitles | لا يوجد أي منهم، ليس هنا على أية حال، و... |
- Ondan hiç yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي منه هنا |
Onu durdurmak hiç yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي منعه. |
Bunda hiç yok. | Open Subtitles | لا يوجد أي شيء |
Ben çok vatansever biriyim, Belçika'ya çok derinden bağlıyım, fakat cinayet neredeyse hiç yok. | Open Subtitles | رغم اننى وطنى جدا, وانا اؤمن ببلجيكا من اعماقى ولكن, فى الحقيقة, الجرائم هناك معدومة |
Bu uçak okyanusa düşerse bence hayatta kalma şansımız hiç yok. | Open Subtitles | إن سقطت هذه الطائرة في هذه المسافة من المحيط فأظنّ أنّ فرصة نجاتنا معدومة |
İş tecrübesi hiç yok gibi. | Open Subtitles | خبرة العمل السابقة معدومة |