Tamam, şimdi yukarı çıkıp misafirlerine hiçbir şey yokmuş gibi davran. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن تصعدي إلى هناك وتلعبي دور المضيفة، كأن شيئاً لم يكن. |
Hatta toplu tecavüze uğradıktan iki gün sonra hiçbir şey yokmuş gibi derse girmiştim. | Open Subtitles | تباً، لقد تعرضت لإغتصاب جماعي، وبعد يومين عدت إلى الصف وكأن شيئاً لم يكن |
Sen birini seviyorsun ve onu hiçbir şey yokmuş gibi bir kenara fırlatamazsın. | Open Subtitles | انت تحب شخص ما لا تلقي بذلك وكأن شيئاً لم يكن |
hiçbir şey yokmuş. Çamaşırhanede küçük bir kıvılcımmış o kadar. | Open Subtitles | لم يكن شيء ذي أهميّة كانت مصبغة في "ويبستر" |
hiçbir şey yokmuş. Çamaşırhanede küçük bir kıvılcımmış o kadar. | Open Subtitles | لم يكن شيء ذي أهميّة كانت مصبغة في "ويبستر" |
İçinde hiçbir şey yokmuş. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء بالداخل لم تكن هناك إحداثيات |
Yapabilecekleri hiçbir şey yokmuş. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء يمكنهم القيام به |
Sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaları çok garipti. | Open Subtitles | كان الأمر غريباً بكونهم يتظاهرون و كأن شيئاً لم يكن يحدث |
Kafandaki duvarı hiçbir şey yokmuş gibi kaldırdı. | Open Subtitles | وعبث بعقلك وكأن شيئاً لم يكن. |
- Aralarında hiçbir şey yokmuş. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء بينهم |
- Yapabileceğin hiçbir şey yokmuş. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء أستطيع فعله |