Yardım kuruluşları çoğunlukla kırsal alanlardaki resmi yerleşime odaklanıyordu ve bizim için yapılacak hiçbir şey yoktu. | TED | وتركز المنظمات الإنسانية في الغالب على التسوية الرسمية في المناطق الريفية، في حين لم يكن هناك شيء بالنسبة لنا. |
Çünkü satın alabileceğiniz hiçbir şey yoktu, perçin dışında tabi. | TED | لم يكن هناك شيء يشترى. إلا إذا كنت تريد شراء بعض المسامير. |
Bir adam ata binebildiği sürece sizi durduracak hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | إلى أقصى ما يستطيع الرجل الركوب إليه أو قيادة الماشية إليه لم يكن هناك ما يوقفه |
Bayın sanırım yanlış ağacın oradan dönüş yaptık. Burada tüm yol boyunca hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | أعتقد أننا نبحث في المكان الخاطئ، لا يوجد شيء هنا لأميال |
Üzgünüm, çocuklar, yapabileceğim hiçbir şey yoktu . | Open Subtitles | أنا أسف يارفاق لم يكن هناك أي شيء استطيع فعله كما ترى |
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Orada değilmişim gibi yaptım. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ يمكنني عمله لم يكن من المفترض أن أكون هناك |
Lukas'ın bana öğretebileceği hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هنالك شيء يستطيع لوكاس، تعليمنا إياه |
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء واحد يمكننى أن أفعله حيال ذلك |
Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء واحد يمكننى أن أفعله حيال ذلك |
Aslında seninle ilgili yasadışı hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | في الحقيقة ، لم يكن هناك شيء غير قانوني حولك |
Ortalıkta kayda değer hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء مميز في التجوال في الرواق. |
Hiçbir şey bulamadılar, zaten, orada da hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | كلا، لا شيء. لم يجدوا شيئاً لأنه لم يكن هناك شيء |
Bana inanmalısın. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | يجب أن تصدقني لم يكن هناك ما أستطيع فعله |
Tahlil yapacak zamanımız olmadı. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لم نجد الوقت لإجراء أية فحوصات لم يكن هناك ما نفعله |
Onun ölmesini dinledim, ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | سمعتها و هي تحتضر ، و لم يكن بيدي لم يكن هناك ما أفعله |
Başlangıçta, hiçbir şey yoktu. Her şey simsiyahtı. | Open Subtitles | في البداية، لا يوجد شيء لا شيء على الاطلاق، ظلام |
Miras kalan hiçbir şey yoktu, ne ailemden, ne geldikleri yerden ne bu dünyadaki konumları sayesinde kaderimdeki yere ulaşmak için avantaj sağlayabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في تراثي، وشعبى مجهول الهوية ومكانة في العالم كي تعطيني حتى لمحة عن ما سيكون عليه مصيري |
Miras kalan hiçbir şey yoktu, ne ailemden, ne geldikleri yerden ne bu dünyadaki konumları sayesinde kaderimdeki yere ulaşmak için avantaj sağlayabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد شيء في تراثي، وشعبى مجهول الهوية ومكانة في العالم كي تعطيني حتى لمحة عن ما سيكون عليه مصيري |
Yalnızca senin için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | ببساطة،.. لم يكن هناك أي شيء لأساعدك به. |
Bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu, bu olmalıydı. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ نستطيع أن نفعله حيال ذلك .. لقد كان يجب ان يقع |
Bir dakika önce, hiçbir şey yoktu. Bir dakika sonra, nehrin kenarı antiloplarla doldu ve sonra biri yakalandı. | Open Subtitles | ففي لحظة لم يكن هنالك شيء و في التالية امتلأت ضفّة النهر بقطعان النوّ، ثم قُبض على أحدها |
"Ne süt, ne et, ne de yiyecek, hiçbir şey yoktu." | Open Subtitles | ، لم يكن هناك لبناً ، ولا لحماً ولا غذاء ، لم يكن هناك شيئاً |
Gıdasız kaldım dedim. Yiyecek hiçbir şey yoktu demedim. | Open Subtitles | انا قلت بلا طعام ولكننى لم اقل انه لم يكن هناك شىء لاكله |
"Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu" dedi. | Open Subtitles | {\pos(190,240)} أخبرنا، لم يكُن هُناك شئ يُمكنُنا فِعلهُ. |
Rüzgar uğuldamıyordu bile, çünkü uğuldamasını sağlayacak hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لا يوجد حتـّى صوت للرياح، لأنه لا يوجد أي شيء تصطدم به الرياح |
Sonra buraya geldim, ve orada hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لكني أتيتُ إلي هنا بعد ذلك ولم يكن يوجد شيء هناك |
- Ailemizde hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | -لم يكن لدينا أبدا أي شيء في العائلة! |
Internet sayfamda hiçbir şey yoktu. Ben de gizlice birkaç tane çektim. | Open Subtitles | لم يكن هنالك أي شيء على الموقع الإلكتروني و لذلك التقطت لك بعض الصور الغير محترفة |
Herhangi birinin yapabileceği hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | حسنًا، لم يكن هناك شيء يمكن لأي أحد أن يفعله |
Üç acı veren hafta sonunda, elimizde hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لثلاثة أسابيع مؤلمة كان هناك لا شيء |