Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أكون خاملاً, و لا أحب أن ترينني في هذه الحالة |
Söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً |
Pekâla, dinle. Bu durumdan senin gibi ben de hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، حسناً، اسمع أنا لم أعد أحب هذا أكثر منك |
Aslında bu durumdan pek hoşlanmıyorum. Zaten bizimkiler benim başaramıyacağımı umuyorlar. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا لا يعجبني ذلك كأنّهم يتركون لي المجال للفشل |
Bak, bundan senden daha fazla hoşlanmıyorum, Kee, ve durum daha da kötüleşecek. | Open Subtitles | انظر, أنا لا احب فعل هذا بقدرك, كيي و هذا الوضع سيزداد سوءاً |
Konuyu buraya getirmekten hoşlanmıyorum , ama uyuşturucu problemi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | أكره قول هذا ، ولكن نعلم أنها عانت من مشكلة مخدرات |
İster inan ister inanma ama insanlara acı çektirmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | صدق أو لا تصدق أنا لا أحب أن أستخدم قدرتي |
Bu şekilde itilmekten hoşlanmıyorum. Özellikle de insanlar adil oynamadığı zaman. | Open Subtitles | أنا لا أحب أن يتم تهديدي وخصوصاً على يد أناس ظالمين |
Çok arkadaş kanlısı bir şekilde yaklaşmazsam alınmayın ama yakında babamla birlikte kalacağım ve vaktimi kısa süreli ilişkilerle israf etmekten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أرجو ألا تشعروا بالإساءة إذا لم أكن ودّية لكني سأعيش مع أبي قريبًا ولا أحب حقًا إضاعة الوقت على علاقات قصيرة المدى |
CRISPR'ın anlatıyor olmamız gereken hikayesi işte bu. Ve ben işin janjanlı kısmının bu kısmını gölgede bırakmasından hoşlanmıyorum. | TED | هذه هي القصة التي ينبغي أن نحكيها عن كريسبر، ولا أحب أن تطغى عليها الجوانب المادية بدلاً من الإطار الذي تحدثنا عنه. |
Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum. | TED | كما أنني لا أحب أن أكون مغمورة في المياه. |
Okula gidiyorum çünkü işte çalışmaktan hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أذهب إلى المدرسة لأنني لا أحب العمل الجسدي |
- Onun bir ev kedisi olduğunu düşün. - Kedilerden de hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أعتبره كقطه منزليه فحسب لا أحب القطط أيضاً |
Hoşuma gitmiyor bu. Yemek yemek için insanların kanını satmasından hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا يعجبني ذلك، لا يعجبني أن يبيع الناس دمهم لكسب عيشهم |
Ben de. Sadece dinlediği müzikten hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، يعجبني أنا أيضاً فقط أكره ذوقه في الموسيقى |
Lütfen. Hastanelerden hiç hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | أرجوك، أنا حقاً لا احب المشفى أريد أن أخرج من هُنا |
Doğrusunu söylemek gerekirse, artık yaşamıyorlar... gerçekten de bu konuda konuşmaktan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | ان أقول لكي الحقيقة انهم لا يعيشون بعد الآن, لذلك لا احب التحدث عن ذلك |
Biliyorsun, bunu sana devamlı söylemekten hoşlanmıyorum ama gerçekten, benle o ses tonuyla konuşmaya devam edersen başına geleceklerden hoşlanmayacaksın. | Open Subtitles | كما تعلمي , أكره تكرار إخبارك بذلك لكن حقا إن استمريتي باستخدام هذه النغمة معي سيكون هناك نتائج غير سارة |
Sen olanlardan hoşlanmıyorsun, ben de hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | إذا كان لا يعجبك ما تبدو الأمور عليه،فإنها لا تعجبني أنا أيضا |
Sen ve senin gibilerin bu ülkeye yaptıklarından hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحبّ مـا تفعله أنتَ ونوعيتك لتلك البلاد |
Beni öpmesinden hoşlanmıyorum. Onu gönder, anne! | Open Subtitles | أنا لا أحبه أن يقبلني إجعليه يذهب، يا أمي |
Ben 128. caddedeyim zannediyordum ama karanlık bir ormanın içindeyim ve bundan hiç hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | ظننت أنني في شارع رقم 128 . ولكني وجدت نفسي بين الأخشاب و.. لا يروقني ذلك |
Senden artık hoşlanmıyorum. Ve kesinlikle sevmiyorum. | Open Subtitles | أنا لست معجبة بك بعد الآن و بالتأكيد لا أحبك |
Seni böyle görmekten hoşlanmıyorum. Seni tekrar gülümseteceğim. | Open Subtitles | إنني لا أَحْبُّ رُؤيتك هكذا أنا سَأَجْعلُك تَبتسمُين ثانيةً |
başka kızlarla yattığını da biliyorum. Bundan hoşlanmıyorum, ama seni tanıyorum. | Open Subtitles | وأنا أيضاً أعرف أنك تضاجع فتيات أخريات لايعجبني ذلك, لكنني أعرفك |
Öldürmekten hoşlanmıyorum, ama bu benim işim. Birisi bunu yapmak zorunda. | Open Subtitles | لا أستمتع بالقتل ، بل هذه وظيفتي البعض عليهم القيام بذلك. |
Darcy'ye bunu yapmaktan hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | انني اكره الذي افعله مع دارسي انني اكره ذلك |
Milhouse'un bir gün içerisinde iki kez spagetti yemesi fikrinden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لاأحب فكرة أن يأكل ملهاوس وجبتي مكرونة في يوم واحد |
Yalnızca oraya bir başına gitmen fikrinden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | إني لا أحبذ فقط فكرة خروجك إلى هناك بمفردك |