"hoşlanmıyorum" - Translation from Turkish to Arabic

• أحب
• يعجبني
• احب
• أكره
• تعجبني
• أحبّ
• أحبه
• يروقني
• معجبة
• أَحْبُّ
• لايعجبني
• أستمتع
• اكره
• لاأحب
• أحبذ

Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum.
لا أحب أن أكون خاملاً, و لا أحب أن ترينني في هذه الحالة

Söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum.
كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً

Pekâla, dinle. Bu durumdan senin gibi ben de hoşlanmıyorum.
نعم، حسناً، اسمع أنا لم أعد أحب هذا أكثر منك

Aslında bu durumdan pek hoşlanmıyorum. Zaten bizimkiler benim başaramıyacağımı umuyorlar.
في الحقيقة أنا لا يعجبني ذلك كأنّهم يتركون لي المجال للفشل

Bak, bundan senden daha fazla hoşlanmıyorum, Kee, ve durum daha da kötüleşecek.
انظر, أنا لا احب فعل هذا بقدرك, كيي و هذا الوضع سيزداد سوءاً

Konuyu buraya getirmekten hoşlanmıyorum , ama uyuşturucu problemi olduğunu biliyoruz.
أكره قول هذا ، ولكن نعلم أنها عانت من مشكلة مخدرات

İster inan ister inanma ama insanlara acı çektirmekten hoşlanmıyorum.
صدق أو لا تصدق أنا لا أحب أن أستخدم قدرتي

Bu şekilde itilmekten hoşlanmıyorum. Özellikle de insanlar adil oynamadığı zaman.
أنا لا أحب أن يتم تهديدي وخصوصاً على يد أناس ظالمين

Çok arkadaş kanlısı bir şekilde yaklaşmazsam alınmayın ama yakında babamla birlikte kalacağım ve vaktimi kısa süreli ilişkilerle israf etmekten hoşlanmıyorum.
أرجو ألا تشعروا بالإساءة إذا لم أكن ودّية لكني سأعيش مع أبي قريبًا ولا أحب حقًا إضاعة الوقت على علاقات قصيرة المدى

CRISPR'ın anlatıyor olmamız gereken hikayesi işte bu. Ve ben işin janjanlı kısmının bu kısmını gölgede bırakmasından hoşlanmıyorum.
هذه هي القصة التي ينبغي أن نحكيها عن كريسبر، ولا أحب أن تطغى عليها الجوانب المادية بدلاً من الإطار الذي تحدثنا عنه.

Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum.
كما أنني لا أحب أن أكون مغمورة في المياه.

Okula gidiyorum çünkü işte çalışmaktan hoşlanmıyorum.
أذهب إلى المدرسة لأنني لا أحب العمل الجسدي

- Onun bir ev kedisi olduğunu düşün. - Kedilerden de hoşlanmıyorum.
أعتبره كقطه منزليه فحسب لا أحب القطط أيضاً

Hoşuma gitmiyor bu. Yemek yemek için insanların kanını satmasından hoşlanmıyorum.
‫لا يعجبني ذلك، لا يعجبني ‫أن يبيع الناس دمهم لكسب عيشهم

Ben de. Sadece dinlediği müzikten hoşlanmıyorum.
نعم، يعجبني أنا أيضاً فقط أكره ذوقه في الموسيقى

Lütfen. Hastanelerden hiç hoşlanmıyorum.
أرجوك، أنا حقاً لا احب المشفى أريد أن أخرج من هُنا

Doğrusunu söylemek gerekirse, artık yaşamıyorlar... gerçekten de bu konuda konuşmaktan pek hoşlanmıyorum.
ان أقول لكي الحقيقة انهم لا يعيشون بعد الآن, لذلك لا احب التحدث عن ذلك

Biliyorsun, bunu sana devamlı söylemekten hoşlanmıyorum ama gerçekten, benle o ses tonuyla konuşmaya devam edersen başına geleceklerden hoşlanmayacaksın.
كما تعلمي , أكره تكرار إخبارك بذلك لكن حقا إن استمريتي باستخدام هذه النغمة معي سيكون هناك نتائج غير سارة

Sen olanlardan hoşlanmıyorsun, ben de hoşlanmıyorum.
إذا كان لا يعجبك ما تبدو الأمور عليه،فإنها لا تعجبني أنا أيضا

Sen ve senin gibilerin bu ülkeye yaptıklarından hoşlanmıyorum.
لا أحبّ مـا تفعله أنتَ ونوعيتك لتلك البلاد

Beni öpmesinden hoşlanmıyorum. Onu gönder, anne!
أنا لا أحبه أن يقبلني إجعليه يذهب، يا أمي

Ben 128. caddedeyim zannediyordum ama karanlık bir ormanın içindeyim ve bundan hiç hoşlanmıyorum.
ظننت أنني في شارع رقم 128 . ولكني وجدت نفسي بين الأخشاب و.. لا يروقني ذلك

Senden artık hoşlanmıyorum. Ve kesinlikle sevmiyorum.
أنا لست معجبة بك بعد الآن و بالتأكيد لا أحبك

Seni böyle görmekten hoşlanmıyorum. Seni tekrar gülümseteceğim.
إنني لا أَحْبُّ رُؤيتك هكذا أنا سَأَجْعلُك تَبتسمُين ثانيةً

başka kızlarla yattığını da biliyorum. Bundan hoşlanmıyorum, ama seni tanıyorum.
وأنا أيضاً أعرف أنك تضاجع فتيات أخريات لايعجبني ذلك, لكنني أعرفك

Öldürmekten hoşlanmıyorum, ama bu benim işim. Birisi bunu yapmak zorunda.
لا أستمتع بالقتل ، بل هذه وظيفتي البعض عليهم القيام بذلك.

Darcy'ye bunu yapmaktan hoşlanmıyorum.
انني اكره الذي افعله مع دارسي انني اكره ذلك

Milhouse'un bir gün içerisinde iki kez spagetti yemesi fikrinden hoşlanmıyorum.
لاأحب فكرة أن يأكل ملهاوس وجبتي مكرونة في يوم واحد

Yalnızca oraya bir başına gitmen fikrinden hoşlanmıyorum.
إني لا أحبذ فقط فكرة خروجك إلى هناك بمفردك