ويكيبيديا

    "hoşnut" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • سعيداً
        
    • سعداء
        
    • سعيدا
        
    • مسرورة
        
    • راضية
        
    • راضياً
        
    • مسروراً
        
    • راض
        
    • سعيدين
        
    • يعجبه
        
    • سعيدًا
        
    • راضي
        
    • راضيا
        
    • راضين
        
    • راضٍ
        
    Sadece bilmeni istiyorum bu durumdan hiç de hoşnut değilim. Open Subtitles لذا، أردتكِ فقط أن تعرفي بأنّي لست سعيداً حيال هذا.
    Bu şartlar ışığında, eşinizi geri istemekten hoşnut olmayacağınızı mı anlamalıyım? Open Subtitles هل أفترض أنك لن تكون سعيداً باستعادة زوجتك في ظل ظروف كهذه؟
    Onlardan tamamen kurtulmuş değiliz henüz. Durumdan pek hoşnut olmasalar gerek. Open Subtitles لم نتخلص منهم بعد لا أعتقد انهم سيكونوا سعداء
    Seni hoşnut tutup kirli çamaşırlarını temizletiyor. Çarşaf yerine paralar. Ucuza çalışıyorum. Open Subtitles يجعلك سعيدا و تقوم بعمل المغسلة للأموال و ليس الملابس
    Bir mahkumun kaza sonucu ölümüne yol açmış olmaktan hiç hoşnut değilim. Open Subtitles لستُ مسرورة لتسبّبى بقتل ذاك المحكوم المضطرب
    Hiç düşünebilir miydin benim bu kadar hoşnut olabileceğimi? Open Subtitles هل كنت تظنين أن سأكون راضية بهذا الشكل ؟
    Niye hiç olduğun yerden hoşnut olmuyorsun? Open Subtitles كيف لك أن لاتكون راضياً أبد بأينما تكون؟
    O kırık tabağı boğazına dayadığımda seni ölüme terketmekten hoşnut gibiydi. Open Subtitles لأنني عندما كنت أشد ذلك الصحن المكسور على عنقك بدا مسروراً لمجرد تعرضك للموت
    Onu bırakabilirlerdi. Jimmy'yi hoşnut etmek isterler. Open Subtitles عليهما تركه يفعل مايريد يجب أن يبقياه سعيداً
    Büyük baban buradan bir cadıyla ayrıldığını duymaktan pek hoşnut olmazdı, öyle değil mi? Open Subtitles جدّك لن يكون سعيداً بتركك هنا مع ساحر، صحيح؟
    Yönetim Kurulu'nun birleşmeden pek hoşnut olmadığını biliyorum. Open Subtitles أعلم أنّ مجلس الإدارة لم يكن سعيداً منذ الإندماج
    Hayranları Tommy Gunn'ın Rocky'yi bırakmasından hoşnut görünmüyor. Open Subtitles يبدو أن الجماهير غير سعداء بترك طومى غن لروكى بالبوا
    Gezegenimiz acı çekiyordu... ozon ile ve de yağmur ormanları ve... yaşamlarından hoşnut olmayan bir sürü insan. Open Subtitles كوكبنا يعانى من الاوزون وامطار الغابات والكثير من الناس غير سعداء فى حياتهم
    Bak, eğer patronlarına gidip bütün operasyonu ortaya çıkarmakla ilgili tehdit edersek, ondan pek hoşnut olmayacaklardır. Open Subtitles ننظر، إذا كان الأمر كذلك نذهب لرؤسائهم ونحن تهدد لفضح على العملية برمتها، انهم لا ستعمل يكون سعداء جدا معه.
    Dileğini duydum Jaq. Durumdan hoşnut değil misin? Open Subtitles لقد سمعت أمنيتك جاك أنت ليس سعيدا بما انت عليه
    Bunu söylemekten hiç hoşnut değilim ama korkuyoruz ki Grayson Global artık güvenilmez bir yer. Open Subtitles حسنا, أنا لست سعيدا بقول هذا ولكن غرايسون غلوبال تبدو كسفينه لا تريد صعودها
    Kazanırsak, okul yönetimi bundan hoşnut kalacaktır. Open Subtitles برأيي إذا فزنا بالمسابقة ستكون الإدارة العامة مسرورة
    Dışişleri Bakanlığı kayıtlarından hoşnut olmasaydı ona vatandaşlık vermezdi. Open Subtitles إن كانت إدارة الجنسيات غير راضية من سجلاته، لما جنّسته.
    Güvenlik prosedürlerinizden hiç hoşnut değilim. Open Subtitles انا لست راضياً عن إجراءات السلامة خاصتكم
    Sovyet Dışişleri Bakanı, diplomatlarından birinin başının arkasından vurulmasından hoşnut kalmamıştır herhalde. Open Subtitles وزير الخارجية السوفيتى لم يكن مسروراً أن أحد ديبلوماسييه تلقى رصاصة فى مؤخرة رأسة
    Eğer kendinden hoşnut değilsen kendinle uğraş derler. Open Subtitles أنت تعلم أخبرني بعض الاشخاص إن كنت غير راض عن نفسك فعليك العمل على تحسين نفسك
    Bu olanlardan hoşnut değiliz. Yetişkin erkekler böyle davranmaz. Open Subtitles لسنا سعيدين بهذا يا أولاد ليس هكذا يتصرّف الرجال الصغار العاقلين.
    Malum varlıklar hoşnut değildi diyelim en azından. Open Subtitles بعض المشتركين هناك لم يعجبه ذلك ليقول القليل
    Belki bilimsel bir ateistsiniz ya da bilimsel olmayan bir ateistsinizdir ve Tanrı'ya inanmıyorsunuzdur. Bu durumdan da hoşnut değilsinizdir. TED قد تكون عالم ملحد أو ملحد غير علمي، و لا تؤمن بالله، ولست سعيدًا بهذا الأمر.
    Bu sincap sahip olduğu cevizlerle hoşnut. Open Subtitles انا سعيد لسماعي هذا هذا السنجاب راضي عن الجوز الذي يملكه
    Babamın işten eve geldiğini görmek, hoşnut bir halde koltuğuna oturması, benim ona kahve yapmam. Open Subtitles رؤية أبي عائدا , من العمل , راضيا أن يجلس في مقعده و أنا اعد له القهوه
    Ve bir gün hoşnut olacağımız bir noktaya ulaşacağımızı, asla sorgulamadım. TED لم يسبق لي أن شكّكت في ذلك يوما ما، سنصل إلى مرحلة سنكون فيه راضين.
    Tanrım, benden hoşnut olduğunu biliyorum çünkü içtenlikle bana destek olursun. Open Subtitles مولاي، أعلمُ أنك راضٍ عني، وذلك لأنكَ تُثبتني على الإخلاص.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد