Ben hala iç çamaşırlarıyla caddenin ortasında... dondurmasını yiyen babamda kalmıştım. | Open Subtitles | اذا إلي أين يقودونا هذا؟ أنه يجعلني أنظر إلي أبي بملابسه الداخلية يأكل الأيس كريم. |
Sonra, aynı nokta, psikiyatristleydi... iç çamaşırlarıyla. | Open Subtitles | إذاً,في وقت ما كان مع طبيبته النفسية بملابسه الداخلية |
Belki onları iç çamaşırlarıyla hayal etsem biraz rahatlarım? | Open Subtitles | ربما اذا صورتهم كلهم في ملابسهم الداخلية |
Kızlar bir araya gelince de, iç çamaşırlarıyla yastık kavgası yapmazlar. | Open Subtitles | عندما تتجمع الفتيات لا يتصارعن بالوسائد وهن يرتدين الملابس الداخلية |
İç çamaşırlarıyla bir kaplana binmek için oldukça cesur olmak lazım. | Open Subtitles | يجب ان يكون المرء شجاعا جدا ليمتطى نمرا فى ثيابه الداخلية |
Toplamda yedi adam iç çamaşırlarıyla biniyor. | TED | ودخل ما مُجمله سبعة شبان لا يعرفون بعضهم بملابسهم الداخلية. |
Herkesi kafamda iç çamaşırlarıyla resmettim... yargıç, jüri, avukatım-- herkesi. | Open Subtitles | تصوّرت الجميع وهم يرتدون ملابسهم التحتية القاضي، هيئة المحلفين، محاميّ، الجميع |
Kadınlar iç çamaşırlarıyla ev işi yapıyorlar. | Open Subtitles | نساء يقمن بأعمالهنّ المنزلية وهنّ يرتدين ملابسهنّ الداخلية |
Sadece... kitap okumuş iç çamaşırlarıyla. | Open Subtitles | ... كل ما فلعه ... هو أن قرأ له مرتدياً ... ملابسه الداخلية |
Ama nasıl bu kadar çabuk iç çamaşırlarıyla kaldı? | Open Subtitles | لكن كيف انتهى به الأمر بملابسه الداخلية بهذه السرعه؟ |
Sen de yatağında iç çamaşırlarıyla gitar çalan yakışıklı komşu çocuğuydun. | Open Subtitles | حسناً وانت كنت جارنا الكبير الذي يجلس في سريرة بملابسه الداخلية عازفا القيتار |
Doğru, bloglar. Adamın biri, sırf ekonomik olsun diye iç çamaşırlarıyla annesinin bodrumunda yaşıyor. | Open Subtitles | صحيح، المُدوّنات، أقصد، رجل بملابسه الداخلية يعيش في قبو والدته ويبدي برأيه عن الإقتصاد. |
Bakmak için durdum ve bu adamı iç çamaşırlarıyla bayılmış halde gördüm. | Open Subtitles | وتوقفت لتفقد الأمر، وثم رأيت .هذا الرجل مغشياً عليه بملابسه الداخلية |
Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. | Open Subtitles | , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية |
Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. | Open Subtitles | , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية |
O zaman seksi iç çamaşırlarıyla yeneceğiz. | Open Subtitles | أنت تعرف ما الذي تغلب عليه؟ الملابس الداخلية. |
Beni, birkaç hafta önce yemeği başında, iç çamaşırlarıyla gelen çocuk olarak hatırlıyorsunuzdur. | Open Subtitles | قد تتذكر لي... والرجل الذي جاء الى العشاء قبل بضعة أسابيع مع الملابس الداخلية على رأسي. |
İç çamaşırlarıyla bir kaplana binmek için oldukça cesur olmak lazım. | Open Subtitles | يجب ان يكون المرء شجاعا جدا ليمتطى نمرا فى ثيابه الداخلية |
Onlar, geçit töreni gibi etrafında kendi iç çamaşırlarıyla | Open Subtitles | هم كالاستعراض بملابسهم الداخلية |
Birbirlerini iç çamaşırlarıyla gördüklerinden de hiç şüphen olmasın. | Open Subtitles | وتعرفين جيداً أنّهما رأيا بعضهما بالثياب التحتية |
Kadınlar iç çamaşırlarıyla ev işi yapıyor. | Open Subtitles | نساء يقمن بأعمالهنّ المنزلية وهنّ يرتدين ملابسهنّ الداخلية |
Kötü kokulu John'u iç çamaşırlarıyla bayrak direğine çıkarmamışım. | Open Subtitles | أتضح، أنه ليس أنا من علق (جون) ذو الرائحة الكريهة من ملابسه الداخلية البيضاء الضيقة على سارية العلم. |
Evde kısacık şortlar, dantelli sütyenler ve iç çamaşırlarıyla dolanıp duruyor. | Open Subtitles | تجري في المنزل بسراويل صغيرة و بصدرية مزخرفة و بملابس داخلية ضيقة جداً |