ويكيبيديا

    "içeren" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تحتوي
        
    • يحتوي
        
    • تتضمن
        
    • يتضمن
        
    • تحوي
        
    • تشمل
        
    • يحوي
        
    • يتضمّن
        
    • يحتوى
        
    • يشمل
        
    • بما في
        
    • احتوت
        
    • تحتوى
        
    • ينطوي
        
    • يضم
        
    Onların tedavi sürecindeki duygularını ve düşüncelerini içeren gerçek sanat eserleri... TED انهم فعلاً قطع فنية تحتوي على أفكارهم ومشاعرهم طوال فترة العلاج.
    İnsanlar için zehirli olan gazları içeren tuzlu alkalik çözeltilerde yaşıyorlar. Open Subtitles وتعيش في بيئة ملحيّة قلويّة تحتوي غازات تُعتبر سامة بالنسبة لنا.
    Ben de aynı anda sizin evreninizi içeren bir kutu yarattım. Open Subtitles بينما أنا قمت بحماقة مماثلة و خَلقتُ الصندوق الذي يحتوي عالمك
    Burada, bir sömürü içeren, bir resim dosyasının Hex yığınına bakıyorum. TED هنا انا انظر الى مكب الهكس لملف صورة الذي يحتوي على تهديد امني
    Çünkü basur, diken ve deniz tuzunu içeren bir tane var. Open Subtitles لأنني حصلت على بواسير جميلة تتضمن فرشاة للقوارير و ملح البحر
    Şimdi de sırada İskoçya'nın milli içeceğini içeren son projemiz var. TED واسمحوا لي الآن أن انتقل إلى آخر المشروع، الذي يتضمن على المشروبات الوطنية في اسكتلندا.
    Kurgu fotoğraf içeren tüm duygular seçilip çıkartıldıktan sonra bir sistem dahilinde görüntülenebiliyor. TED مونتاج تنتج من كل المشاعر التي تحوي صوراً ليتم إستخلاصها وعرضها في شبكة.
    Eski yıkım atıklarından yapılmış cam, moloz, beton içeren tuğlalar var. TED هذا في الحقيقة طوب مصنوع من نفايات الهدم القديمة، التي تشمل الزجاج والركام والإسمنت.
    Savaşması için bir yama indirebilirsin ama Truva atını içeren de bu yama. Open Subtitles يمكنك تحميل رقعة لمكافحة تشغيله، ولكن هذهالرقعة هي التي تحتوي على حصان طروادة
    Hükümet alt grupları da içeren Ulusal Stok Numaraları kullanır. Open Subtitles تستخدم الحكومة أرقام المالية الوطنية والتي تحتوي على مجموعات فرعية
    bu bilgiyi içeren çok güzel bir molekül. TED هو تلك الجزيئة الجميلة التي تحتوي على المعلومات.
    içeren bir kağıt bulduklarında, bu düşünceyi ortaya atanın izini sürerlerdi. TED تحتوي على فكرة معارضة, بامكانهم تتبع من انشأ تلك الفكرة
    Deney kapsamında karşılaştığım her organizasyon için teknolojiyi de içeren yeni bir şema çizmek zorunda kaldım. TED ولذا لكل منظمة التقيت بها من أجل تجربتي، توجب علي أن أرسم مخططًا تنظيميًّا جديدًا يحتوي على التكنولوجيا.
    Sonunda, diğer tümünden arındırılmış maddeyi içeren son kristalizasyon işlemine geldiler. Open Subtitles في الماضي، فإنها تصل في بلورة نهائية واحد يحتوي على نتائج مركزة من جميع الآخرين.
    Formül içeren bilgiler bu diskin içinde bulunuyor. Open Subtitles هذا القرص يحتوي على المعلومات المتبقية من التركيبة, فقط
    Ben de onlara, DVD filmleri için yaptığım çeşitli açıklama bölümlerini içeren saatler dolusu ses kayıtlarımı gönderdim. TED لذا قمت بارسال العديد من الساعات لتسجيلات صوتي تتضمن العديد من ملفات التعليق التي قمت بها على افلام الديفي دي
    Ortada bir şeyleri içeren ve diğerlerini dışarıda bırakan her türden orta derece gerçekler vardır. TED هناك كل أنواع الحقائق الوسيطة التي تتضمن بعض الأشياء ويترك أخرى.
    En güçlü silahlar derin nefes almayı ve çevrenizin farkına varıp odaklanmayı içeren egzersiz yapmak ve meditasyondur. TED أقوى أسلحتك هي التمارين الرياضية والتأمل الذي يتضمن التنفس بعمق وأن تكون واعياً ومركزاً على ما يحيط بك.
    "takip eden kısmi ama önemli temas bilgilerini içeren personel tavsiye listesi. Open Subtitles -لكنى متحيزه للعمل -لكن الشىء المهم فى معلوماتى الشخصيه يتضمن معلومات الأتصال
    Ben yaptım, kağıt kalem ayarlamadan bile önce diğer hepsini içeren gerekli suç. Open Subtitles إنها الجريمه الام التي تحوي كل الجرائم بداخلها قضيتساعاتوقتفراغي في تشجيع شبكة عملائي
    Tehlikeli ve korkutucu durumları içeren rüyalar sık sık karşımıza çıkar ve ilkel içgüdü provası teorisine göre bir rüyanın içeriği, o rüyanın amacı için önemlidir. TED الأحلام التي تشمل خطورة وتهديد هي حالات شائعة جداً وغريزة بدائية، ونظرية معادة ترى أن محتوى الحلم غرض غير هام
    Kırmızı gelgitin ve kolera... ...cinsi içeren vibriyon... ...bakterilerinin kıyıda ilerlemesi... ...için iki şansı vardır. TED هناك نوعان من المد الأحمر التي تصل إلى الشاطئ و بكتيريا في جنس الضمات، الذي يحوي على ضمات الكوليرا داخله.
    Kurbanda fazla parmakları da içeren doğuştan gelen fiziksel bozukluk izleri var. Open Subtitles للضحيّة علامات على خلل جسدي منذ الولادة, يتضمّن 4 أصابع زائدة.
    Aslında, ağaç güvesi dışkısı içeren bir tür alüvyon, biraz quartz ve mika bulduk. Open Subtitles بالواقع لقد ضربنا على الطمى اللذى يحتوى على فضلات حشره الغجر وبعض الكوارتز والميكا
    Bu şekilde ifade edildiğinde bu durum büyük şirketleri içeren uluslararası yemek sisteminin problemi olmuyor. TED ليست هي مشكلة، عند تأطيرها بهذه الطريقة، من نظام أطعمة متعدد الجنسيات يشمل شركات كبرى.
    Altıncı basamakta, o sıradaki yaşantımızda yer alan insan veya insanları içeren çevremize dair düşüncelerimizi belirleriz. TED بالدرجة السادسة، نحدد معتقداتنا عن العالم حولنا، بما في ذلك الشخص أو الناس المشاركين بالتجربة هذه اللحظة.
    Ajan Mulder bize FBI gözetim kayıtlarını getirdi bizden iki yıldır bilgi sızdıran bir kaynağın ismini içeren kayıtları. Open Subtitles العميل مولدر زوّدنا بتقارير مراقبة للمباحث الفيدراليّة, ملفّات احتوت إسماً, مصدر يسرّب المعلومات لنا لفترة سنتين.
    Otel odasında ispermeçet içeren başka makyaj malzemesi var mı? Open Subtitles هل يوجد اى من مستحضرات التجميل بغرفتها تحتوى على العنبرية
    Ne pahasına olursa olsun, istediğini elde etmekle ilgili dizginlenememiş bir tutku ve aldatmayı içeren bir durum. Open Subtitles والوضع الذي ينطوي على الخداع، عدم وجود الصراحة، والعاطفة الجامحة
    Son beş ayı içeren bir şey istiyorum. Open Subtitles لا لا , اريد شيئا يضم الخمس شهور الماضية

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد