ويكيبيديا

    "içeren bir" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • تحتوي على
        
    • الذي يحتوي
        
    • التي تتضمن
        
    içeren bir kağıt bulduklarında, bu düşünceyi ortaya atanın izini sürerlerdi. TED تحتوي على فكرة معارضة, بامكانهم تتبع من انشأ تلك الفكرة
    Bu, bir biyoreaktör; hoş koku ve tat gibi belirli kimyasal maddeler ve bileşikler üretmek için tasarlanmış mayalar içeren bir tür mikroorganizma tesisi. TED إنَّه مفاعل طبيعي؛ نوع من الكائنات التي تحتوي على خمائر أعدت لتنتج مواد كيميائية ومركبات معينة مثل العطور والنكهات.
    Siyah izleri belirleyebildin mi? Karbon bileşiği içeren bir tür gibi. Open Subtitles حسنا، يبدو وكأنه نوع من مركب الكربون تحتوي على.
    Ben de aynı anda sizin evreninizi içeren bir kutu yarattım. Open Subtitles بينما أنا قمت بحماقة مماثلة و خَلقتُ الصندوق الذي يحتوي عالمك
    Burada, bir sömürü içeren, bir resim dosyasının Hex yığınına bakıyorum. TED هنا انا انظر الى مكب الهكس لملف صورة الذي يحتوي على تهديد امني
    Babanı da içeren bir grupta en duyarsız kişi olduğunun farkında mısın? Open Subtitles هل لاحظت أنه بالفرقة التي تتضمن والدك أنت أكثر الاشخاص حساسية
    O kanlı tişörtü çıkardığında, kocasının beyin dokusunu içeren bir damla, küvete düşmüş olmalı. Open Subtitles حيث خلعت القميص الدامي قطرة دم تحتوي على مواد دماغ زوجها وقعت في الحوض
    Yassı solucanlar ışık noktacıkları içeren bir çukura sahip. Open Subtitles للدود المسطح حفرة صغيرة تحتوي على بقع حساسة للضوء،‏ فيستطيع أن يتبين ظل مفترس.
    Testte çıkan tüm cevapları içeren bir kağıt. Open Subtitles تحتوي على جميع اجابات الاسئله التي جائت بالاختبار
    Nihayetinde, hapishane mührü ile damgalanmış, annemin mektuplarını içeren bir paket geldi. Open Subtitles وصلت الحزمة آخيرا تحتوي على كل رسائلها مختومة بعلامة السجن
    Tüm sesli harfleri içeren bir kelime varmıdır acaba? Open Subtitles أعنيإننيآملهُناك.. كلمة واحدة تحتوي على حروف علّة لكن في الترتيب الهجائي.
    Ortada bir sorun yoktu, ta ki yüksek dozda antibiyotik içeren bir Danimarka domuzundan bir lokma alana kadar. Open Subtitles كل شيء على مايرام حتى ابتلع قطعة خنزير دنماركي تحتوي على نسبة عالية من المضاد الحيوي
    Bulduğun madde Sumatra'da ürettiğim mikroskobik parazit içeren bir eylemsiz. Open Subtitles المادة التي وجدتيها في الواقع هي وسيلة خاملة تحتوي على طفيليات مجهرية
    El yazmasının yeni bir yazılı dil biçimi yaratma girişimi olduğunu düşünenler, üretildiği kültürün bilgisini içeren bir ansiklopedi olabileceğini söylüyorlar. TED الأشخاص اللذين يعتقدون أن المخطوطة هي محاولة لابتكار شكل جديد من اللغة المكتوبة يخمنون أنها يمكن أن تكون موسوعة. تحتوي على معرفة من الثقافة التي أنتجتها.
    Kâğıtlardan biri, temel ebeveynlik öneri ve bilgilerini içeren bir broşürdü, ebeveynlerin ve çocuklarının yaşayabilecekleri şeyleri onlar için normalleştiriyordu. TED إحداهما كانت نشرة معلومات تحتوي على نصائح و معلومات أساسية مبسطة للوالدين عن ما يمكن أن يواجهم، وعن ما يمكن أن يعاني منه طفلهم.
    Gördüğünüz gibi kazara sizin evreninizi içeren bir kutu yarattım. Open Subtitles كما ترى, أنا بالخطأ خَلقتُ الصندوق الذي يحتوي عالمك
    Dahası, yüzlerce karınca yuvası içeren bir çayırda içinde kelebek tırtılı barındıran yuvayı bulabiliyor. Open Subtitles ما هو أكثر، في مرج به 100 عش نمل، تكون قادرة على إيجاد العش الذي يحتوي يرقة الفراشة
    A karbon içeren bir hydrogen içindeki moleküller, Open Subtitles حيث هوإحتواء الكاربون A الهيدروجين الذي يحتوي جزيئة
    Şahsen üçünü de içeren bir anlaşmaya varılamaması için bir sebep göremiyorum. Open Subtitles شخصياً, لا أرى أي سبب لما لا يستطيعون القدوم إلى بعض الاتفاقيات التي تتضمن ثلاثتهم.
    Emin olun ki, size en yeni Asgard teknolojisinin yanında kayıtlı tüm tarihimizi içeren bir bilgi merkezi veriyoruz. Open Subtitles أؤكد لك، نزودكم بآخر تقنيات الـ(آزغارد) بالإضافة إلى قاعدة معلوماتنا التي تتضمن كل سجلاتنا التاريخية

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد