Gizemli bir tecrübe geçirdiğimi ve bundan sonra içimdeki bazı şeylerin değiştiğini hissettim. | Open Subtitles | شعرت بأني حصلت على افضل تجربة في حياتي وشئ في داخلي تغير اخيرا |
Bana her seyin kiyak olacagini söz veren içimdeki bu sicak alevi mi? | Open Subtitles | هذا الوهج الدافئ داخلي الذي يعد بأن كل شيئ سيكون رائع و ممتاز؟ |
İçimdeki benim dışımdaki bene yetişmesi için biraz izin aldım. | Open Subtitles | لقد أخذت بعض الوقت للراحة لكي يتوافق داخلي مع خارجي |
Ama seni kollarımda tuttuğum zaman, dünya değişti. İçimdeki şeytan öldü. | Open Subtitles | لكن ، عندما امسكت بك بين ذراعى العالم كله تغير و الشر الذى بداخلى مات |
Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan içimdeki iskelenin birden parçalandığını hissettim. | TED | شعرت كما لو أن حالة الثبات الداخلي والتي أصابتني منذ جرى تشخيصي قد انهارت فجأة. |
Ancak, geçem bir yıldır içimdeki kaplumbağa ile de temesa geçtim. | TED | ولكني أيضا، خلال العام الماضي أو نحو ذلك ، شعرت بسلحفاتي الداخلية. |
Adamım, içimdeki cerrahın elleri kaşınıyor. Birilerini kesip içini açmalıyım. | Open Subtitles | يارجل ، الجرّاح الذي بداخلي مُثار أحتاج لأفتح شخص ما |
Bu tür etkinlikleri bildirdiğim zaman, kendimi görevlendirilmiş gibi hissettim, içimdeki bütün duyguları yayınlayabileceğim bir kanalım varmış gibi. | TED | وحين رويت هذه الأحداث، شعرت بالمسؤولية وأن لدي منفذًا أطلق من خلاله الأحاسيس التي بداخلي. |
Bu, içimdeki kimlikle ve her insanın topluma ve farklı bakışlara katkıda bulunma kapasitesiyle bir bağlantı kurdu. | TED | ولامست في داخلي شيئاً عن الهوية ، عن قدرة كل شخص في المساهمة في المجتمع ، بطريقةٍ تبعث بالأمل. |
İçimdeki çocuğun şansı yaver gidiyor. | TED | أنه الصبي داخلي الذي يحالفه الحظ مرة ثانية |
bu dehşet verici gerçekleri ilk öğrendiğimde 20'li yaşların ortasında akademisyendim ve içimdeki bilim insanı neden ve nasıl diye sormamı istedi. | TED | حسنا، كنت أستاذةً في منتصف العشرينات عندما سمعت لأول مرة هذه الحقائق المروعة وذالك العالم الصغير داخلي يريد أن يعرف لماذا وكيف. |
Bugün şarkı söyleyecek tek şey gerçekler olacak çünkü içimdeki zeki ucubeyi benimsedim. | TED | والشيء الوحيد الذي سيغنّي اليوم هو سيكون الحقائق لأنني تبنيت توقي الى المعرفة والحقائق داخلي. |
İçimdeki intikam ateşinin, öç alma duygusunun Jackson'ı korkuttuğunu anladım. | Open Subtitles | كل هذا الغضب الذي في داخلي ...كلّ تلكَ الشهوة للإنتقام |
İçimdeki ses 60 yılımı onunla geçiremeyeceğimi söylüyor. | Open Subtitles | هذا الصوت داخلي يقول بأنك لا تستطيع إصرف السنوات الـ60 التالية معه. |
Ya de belki içimdeki istekler bunu yapmama engel olur? | Open Subtitles | أو ربما شىء ً ما بداخلى لن يجعلنى أدمره؟ |
Çocuk doğduktan sonra, içimdeki şeytan tekrar uyanacak. | Open Subtitles | بعد أن يولد الطفل , الشيطان بداخلى سوف يستيقظ مرة أخرى |
Keşke içimdeki keder ve acıya merhem olsaydı. | Open Subtitles | إذا كان فقط سيجدي نفعاً مع هذا العذاب الداخلي والألم. |
Amacımdı. Sana katıldığımda, içimdeki ateşi kaybettim. | Open Subtitles | لقد كان هدفي, لذا عندما إنضممت لكم فقدت وميض ناري الداخلية |
Ya da içimdeki başına kötü birşeyler geldiğine dair hissin doğru olup olmadığına. | Open Subtitles | أو إذا هذا الشعور الذي بداخلي هو صحيح فعلاً وشيءٌ سيء حصل له |
Konuşmak hep, içimdeki yaşam için yetersiz bir donmuş görüntü gibi hissettirdi. | TED | كنت أشعر وكأن الكلام دائما عبارة عن إطار مجمد غير كاف للحياة التي بداخلي. |
Ben bir kurtum. Sen benim içimdeki kurtla koşuyorsun. Bu seni kuzu yapmaz. | Open Subtitles | أنا ذئب، و هذا ما يجذبك فيّ ذلك لا يجعل منك حَمَلاً |
Çok üzgünüm, dev adam. Benim suçum. İçimdeki sese kulak vermedim. | Open Subtitles | اعتذر عن ذلك أيّها الضخم، إنّه خطأي، لقد تصرّفت ضد حدسي. |
Bu felaketi içimdeki iyiliği ortaya çıkarmak için kullanmayı. | Open Subtitles | عن إستغلال كل تلك الفوضى لإخراج الخير من داخلى |
İçimdeki boşluğu doldurmak için onu kullanmak istemedim. | Open Subtitles | لم أرغب في استخدامه لملأ كل ما بداخلي من خواء |
Bu içimdeki boşluk doluyor ve yeterli değil I simply cannot get enough | Open Subtitles | هذا المكانِ الفارغِ داخل منّي أَمْلأُ أنا ببساطة لا أَستطيعُ أَنْ اتوقف |
İçimdeki kötülüğü ortaya çıkaran, Mills'e benimle birlikte olmandan emin olmadığını söylemen. | Open Subtitles | إنَّ الشئَ الذي يُظهرُ مساوئي هوقولكـِلـ (ميلز) أنَّكـِ لستِ متأكدةً ما إن كنتِ تودين البقاءَ معيَ من عدمه |
İçimdeki Armani'yi açığa çıkardın. | Open Subtitles | لقد أخرجت فعلاً المصمّم (أرماني) الذي كان بداخلي |
Sende ne olduğunu bilmiyorum ama... içimdeki şeytanı açığa çıkarıyorsun. | Open Subtitles | لا أعلم ما هو أمرك، لكن... لكنك تخرجين الشيطان الذي يداخلي |