"içimdeki" - Translation from Turkish to Arabic

    • داخلي
        
    • بداخلى
        
    • الداخلي
        
    • الداخلية
        
    • الذي بداخلي
        
    • التي بداخلي
        
    • فيّ
        
    • حدسي
        
    • داخلى
        
    • ما بداخلي
        
    • داخل منّي
        
    • إنَّ الشئَ الذي
        
    • الذي كان بداخلي
        
    • الذي يداخلي
        
    • بداخلي هو
        
    Gizemli bir tecrübe geçirdiğimi ve bundan sonra içimdeki bazı şeylerin değiştiğini hissettim. Open Subtitles شعرت بأني حصلت على افضل تجربة في حياتي وشئ في داخلي تغير اخيرا
    Bana her seyin kiyak olacagini söz veren içimdeki bu sicak alevi mi? Open Subtitles هذا الوهج الدافئ داخلي الذي يعد بأن كل شيئ سيكون رائع و ممتاز؟
    İçimdeki benim dışımdaki bene yetişmesi için biraz izin aldım. Open Subtitles لقد أخذت بعض الوقت للراحة لكي يتوافق داخلي مع خارجي
    Ama seni kollarımda tuttuğum zaman, dünya değişti. İçimdeki şeytan öldü. Open Subtitles لكن ، عندما امسكت بك بين ذراعى العالم كله تغير و الشر الذى بداخلى مات
    Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan içimdeki iskelenin birden parçalandığını hissettim. TED شعرت كما لو أن حالة الثبات الداخلي والتي أصابتني منذ جرى تشخيصي قد انهارت فجأة.
    Ancak, geçem bir yıldır içimdeki kaplumbağa ile de temesa geçtim. TED ولكني أيضا، خلال العام الماضي أو نحو ذلك ، شعرت بسلحفاتي الداخلية.
    Adamım, içimdeki cerrahın elleri kaşınıyor. Birilerini kesip içini açmalıyım. Open Subtitles يارجل ، الجرّاح الذي بداخلي مُثار أحتاج لأفتح شخص ما
    Bu tür etkinlikleri bildirdiğim zaman, kendimi görevlendirilmiş gibi hissettim, içimdeki bütün duyguları yayınlayabileceğim bir kanalım varmış gibi. TED وحين رويت هذه الأحداث، شعرت بالمسؤولية وأن لدي منفذًا أطلق من خلاله الأحاسيس التي بداخلي.
    Bu, içimdeki kimlikle ve her insanın topluma ve farklı bakışlara katkıda bulunma kapasitesiyle bir bağlantı kurdu. TED ولامست في داخلي شيئاً عن الهوية ، عن قدرة كل شخص في المساهمة في المجتمع ، بطريقةٍ تبعث بالأمل.
    İçimdeki çocuğun şansı yaver gidiyor. TED أنه الصبي داخلي الذي يحالفه الحظ مرة ثانية
    bu dehşet verici gerçekleri ilk öğrendiğimde 20'li yaşların ortasında akademisyendim ve içimdeki bilim insanı neden ve nasıl diye sormamı istedi. TED حسنا، كنت أستاذةً في منتصف العشرينات عندما سمعت لأول مرة هذه الحقائق المروعة وذالك العالم الصغير داخلي يريد أن يعرف لماذا وكيف.
    Bugün şarkı söyleyecek tek şey gerçekler olacak çünkü içimdeki zeki ucubeyi benimsedim. TED والشيء الوحيد الذي سيغنّي اليوم هو سيكون الحقائق لأنني تبنيت توقي الى المعرفة والحقائق داخلي.
    İçimdeki intikam ateşinin, öç alma duygusunun Jackson'ı korkuttuğunu anladım. Open Subtitles كل هذا الغضب الذي في داخلي ...كلّ تلكَ الشهوة للإنتقام
    İçimdeki ses 60 yılımı onunla geçiremeyeceğimi söylüyor. Open Subtitles هذا الصوت داخلي يقول بأنك لا تستطيع إصرف السنوات الـ60 التالية معه.
    Ya de belki içimdeki istekler bunu yapmama engel olur? Open Subtitles أو ربما شىء ً ما بداخلى لن يجعلنى أدمره؟
    Çocuk doğduktan sonra, içimdeki şeytan tekrar uyanacak. Open Subtitles بعد أن يولد الطفل , الشيطان بداخلى سوف يستيقظ مرة أخرى
    Keşke içimdeki keder ve acıya merhem olsaydı. Open Subtitles إذا كان فقط سيجدي نفعاً مع هذا العذاب الداخلي والألم.
    Amacımdı. Sana katıldığımda, içimdeki ateşi kaybettim. Open Subtitles لقد كان هدفي, لذا عندما إنضممت لكم فقدت وميض ناري الداخلية
    Ya da içimdeki başına kötü birşeyler geldiğine dair hissin doğru olup olmadığına. Open Subtitles أو إذا هذا الشعور الذي بداخلي هو صحيح فعلاً وشيءٌ سيء حصل له
    Konuşmak hep, içimdeki yaşam için yetersiz bir donmuş görüntü gibi hissettirdi. TED كنت أشعر وكأن الكلام دائما عبارة عن إطار مجمد غير كاف للحياة التي بداخلي.
    Ben bir kurtum. Sen benim içimdeki kurtla koşuyorsun. Bu seni kuzu yapmaz. Open Subtitles أنا ذئب، و هذا ما يجذبك فيّ ذلك لا يجعل منك حَمَلاً
    Çok üzgünüm, dev adam. Benim suçum. İçimdeki sese kulak vermedim. Open Subtitles اعتذر عن ذلك أيّها الضخم، إنّه خطأي، لقد تصرّفت ضد حدسي.
    Bu felaketi içimdeki iyiliği ortaya çıkarmak için kullanmayı. Open Subtitles عن إستغلال كل تلك الفوضى لإخراج الخير من داخلى
    İçimdeki boşluğu doldurmak için onu kullanmak istemedim. Open Subtitles لم أرغب في استخدامه لملأ كل ما بداخلي من خواء
    Bu içimdeki boşluk doluyor ve yeterli değil I simply cannot get enough Open Subtitles هذا المكانِ الفارغِ داخل منّي أَمْلأُ أنا ببساطة لا أَستطيعُ أَنْ اتوقف
    İçimdeki kötülüğü ortaya çıkaran, Mills'e benimle birlikte olmandan emin olmadığını söylemen. Open Subtitles إنَّ الشئَ الذي يُظهرُ مساوئي هوقولكـِلـ (ميلز) أنَّكـِ لستِ متأكدةً ما إن كنتِ تودين البقاءَ معيَ من عدمه
    İçimdeki Armani'yi açığa çıkardın. Open Subtitles لقد أخرجت فعلاً المصمّم (أرماني) الذي كان بداخلي
    Sende ne olduğunu bilmiyorum ama... içimdeki şeytanı açığa çıkarıyorsun. Open Subtitles لا أعلم ما هو أمرك، لكن... لكنك تخرجين الشيطان الذي يداخلي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more