ويكيبيديا

    "için ısrar etti" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أصرت على
        
    • أصر على
        
    • أصرّ على
        
    • وأصر على
        
    • كان مصرا على
        
    • أصر بأن
        
    • أصرّت على
        
    • لقد جعلَتني أحضر
        
    • لقد أصرّ أن
        
    • أصر أن
        
    - Sizi burada görmeyi beklemiyordum doktor. - Sandra gelmem için ısrar etti. Open Subtitles ـ لم أتوقع رؤيتك هنا يا دكتور ـ ساندرا أصرت على أن أحضر
    Gönderdiğini hatırlamadığını söyledi ve buraya gelmek için ısrar etti. Open Subtitles قالت أنها لا تتذكر إرسالها و أصرت على الحضور إلى هنا
    Beyler, Bay Ballard ikinizi birden hemen görmek için ısrar etti. Open Subtitles أيها السادة.. السيد بالارد أصر على أن يراكم جميعا فى الحال
    O, çok ikna edici bir adam. Gitmek için ısrar etti. Open Subtitles أوه ، انه رجل مقنع جدا لقد أصرّ على الذهاب
    Buraya zengin olmak için geldi ve beni yanına aldı İngilizceyi yeterli konuşmam için ısrar etti. Open Subtitles جاء هنا ليصبح غنياً وجلبني معه وأصر على أن أتحدث الإنجليزية حتى أتأقلم
    Saat 11'de havuz başında buluşmamız için ısrar etti. Open Subtitles كان مصرا على مقابلتى الساعة 11 عند المسبح
    Sadece bir iki bardak bira içmiştim, ama Dex kalmam için ısrar etti. Open Subtitles شربت اثنين بيرة فقط لكن ديكس أصر بأن أبقى
    Dün sabah gitmek için ısrar etti, sanki bir şeyler canını sıkıyordu. Open Subtitles صباح أمس أصرّت على المغادرة و كأنها كانت قلقة بشأن أمرٍ ما
    Hatta bir müddet bir çift mezar taşı oymam ve sanki altında cesetleri gömülüymüş gibi mezalığımıza yerleştirmem için ısrar etti. Open Subtitles لبعض الوقت، أصرت على إحضار زوج من شواهد القبور المنحوتة وتضعهم في مكان مقبرتنا، وكأن جثثهم دفنت تحت الصخور
    Samantha'nın eve yalnız gitmek için çok sarhoş olduğuna karar verdi.... ...ve geceyi kanepesinde geçirmesi için ısrar etti. Open Subtitles لقد قررت أن (سامانثا) ليست في وعيها لتذهب لمنزلها بمفردها و أصرت على قضاء الليل على الأريكة الخاصة بها
    VIP kapısından girmeniz için ısrar etti. Open Subtitles لقد أصرت على مدخل الشخصيات الهامة
    fakat Jonathan ödemek için ısrar etti, bu yüzden dükkana gitti ve bozukluğu tamamlamak için ihtiyacı olmayan bir şey aldı. TED ولكن جوناثان أصر على الدفع، فذهب إلى المتجر وأشترى شيئاً لم يكن يحتاجة للحصول على الفكة.
    Tabaklardan biri, diğerinin iki misli doluydu, o da çok olan porsiyonu benim yemem için ısrar etti. Open Subtitles أحد الصحنين كان به كمية مضاعفة بالمقارنة مع الصحن الآخر لذا فقد أصر على أن أتناول من الصحن الممتلئ
    Dolu olduğumu söyledim ama taksiyi paylaşmamız için ısrar etti. Open Subtitles لقد أخبرته بأن لدي مشاريع لكنّه أصر على أن نتشارك التاكسي في المدينة على أية حال لم أستطع طرده
    Ama, o kalmamız için ısrar etti. Open Subtitles لإنك سوف تقلقين علينا لكنه أصرّ على البقاء
    Evet ama seninle yüz yüze görüşmem için ısrar etti. Open Subtitles أجل ، ولكنه أصرّ على أن أقابلكِ وجهاً لوجه
    Lüks içinde yaşayacağımı düşündüm. Milyonları olmasına rağmen, fakir bir şekilde yaşamamız için ısrar etti. Open Subtitles ظننتُ أنّي سأعيش في رفاهيّة، ولقد أصرّ على العيش في فقر، رغم إمتلاكه ملايين.
    Okuldan uzakta park etmem için ısrar etti çünkü doğru olmazmış. Open Subtitles وأصر على أن تقف بعيدا عن المدرسة بسبب ما يبدو أنا لست كبيرة.
    Steve, bugün benimle gelmek için ısrar etti. Open Subtitles وأصر على الخروج مع ستيف لي اليوم
    -İlaçlarını kullanmak için ısrar etti. Open Subtitles -هو كان مصرا على اخذ الدواء
    Baban bir kaç hafta önce bulunca, onunla tüm iletişimi kesmem için ısrar etti. Open Subtitles والدك إكتشف ما كان يحدث قبل أسابيع قليلة أصر بأن اقطع كُل الإتصالات معه
    Corrine Terwilliger boğasının seks suçlusu olarak kayıtlara geçmesi için ısrar etti. Open Subtitles كورين تويرويغير أصرّت على المحاولة لتجعل ذكرها يسجل كمتورط في قضية جنسية
    Gelmem için ısrar etti. Muhtemelen haklıydı. Open Subtitles لقد جعلَتني أحضر إلى هُنا ربّما هذا أفضل قرار
    Bu konuda neler bildiğini öğrenmek için Rahip Knapp'ı aradığımda, yüz yüze görüşmemiz için ısrar etti. Open Subtitles عندما اتّصلت على الموقّر (ناب) لمعرفة ماذا يعلم عنها، لقد أصرّ أن نتقابل شخصيًّا.
    Çanağın hepsini bir anda içmek için ısrar etti ve jölenin içinde boğuldu. Open Subtitles لقد أصر أن نحضر له إناءً مليئاً ثم قفز فى حلوى النعناع البرى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد