Bu sürüngen için iyi bir şey. Ona fırlamalık yapması için bir şans ver. | Open Subtitles | على كل حال هذا جيد للصبي أعطيه فرصة لكي يتأقلم جيد |
Annenler öldüğünden beri seni bırakmayan soruların cevaplarını alabilmen için bir şans bu. | Open Subtitles | هذه فرصة لكي تتمكني أخيراً من إيجاد أجوبة للأسئلة التي راودتك بعد وفاة والديك |
Eğer ablamın hayatta olması için bir şans varsa, onu bulacağım. | Open Subtitles | إن كانَ هناك فرصة بأن تكون أختي حية فسوفَ أعثر عليها |
Senle, benim, davayı çözmemiz için bir şans. | Open Subtitles | إنها فرصة لي ولك لنجد خيطاً جديداً في القضية |
Ve görünüşe bakılırsa isim ortağı olarak verdiği ilk karar dahiyaneymiş çünkü böyle bir seremoni bize nerede olduğumuzu ve nereye gittiğimizi değerlendirmek için bir şans veriyor. | Open Subtitles | وكما يبدو، فإنّ قراره الأول كشريك متضامن كان مذهلاً لأنّ مثل هذه الإحتفالات تمنحنا الفرصة لتفكير في حاضرنا ومستقبلنا .. |
Bu vicdanını rahatlatman için bir şans. | Open Subtitles | هذه هي فرصتك من أجل إستعادة روحك |
En azından kendime mutlu olmak için bir şans tanıyorum. | Open Subtitles | على الأقل أنا أعطي نفسي فرصة لكي أكون سعيدة |
Bunu yeniden yapması için bir şans daha vermeyeceğim ona. | Open Subtitles | .لايُمكنني بأن أمنحها فرصة لكي تفعلها مُجددًا |
- Sanırım bu durum ona kendi tecrübelerini de katabileceği bir otobiyografi yaratması için bir şans sundu. | Open Subtitles | - أعتقد أنه أعطاها فرصة لكي تكون - متعلقه بالسيره الخاصه لها لوضع خبرتها في الأمر |
Söyleyeceklerimi dinlemen için bir şans istiyorum. | Open Subtitles | كل ما اطلبه هو فرصة, لكي تسمعينني. |
Yepyeni bir dünyaydı, yeniden başlamak için bir şans. Bunu kullanmak istedim. | Open Subtitles | كان عالماً جديداً، فرصة لكي نبدا مجدداً" "و قدرغبتُ بذلك |
Bu bize seni şüpheli listesinden çıkartmak için bir şans verir. | Open Subtitles | ممتاز ، هذه سوف تعطينا فرصة بأن نستبعدك من المشتبه بهم |
Bu benim için bir şans bu insanlar arasındaki statümü düzeltmek için. | Open Subtitles | لكنه حقًّا العكس، إنها فرصة لي لأصحح وضعي مع أولئك الناس. |
Ve görünüşe bakılırsa isim ortağı olarak verdiği ilk karar dahiyaneymiş çünkü böyle bir seremoni bize nerede olduğumuzu ve nereye gittiğimizi değerlendirmek için bir şans veriyor. | Open Subtitles | وكما يبدو، فإنّ قراره الأول كشريك متضامن كان مذهلاً لأنّ مثل هذه الإحتفالات تمنحنا الفرصة لتفكير في حاضرنا ومستقبلنا .. |
Bu vicdanını rahatlatman için bir şans. | Open Subtitles | هذه هي فرصتك من أجل إستعادة روحك |
Bu, dik durarak çocuklarımın saygısını kazanmam için bir şans. | Open Subtitles | هذه فرصتي لأسترد أحترامي بوقوفي بجانب أطفالي |
Ben en iyiyim. Bu maç da, bunu ispatlayabilmem için bir şans. | Open Subtitles | أنا الأفضل و هذه مجرد فرصة أخري لي لأثبت هذا |
Lütfen seni tanımam ve seninde beni tanıman için bir şans ver. | Open Subtitles | أرجوك أعطني فرصة حتى أتعرف عليك و فرصة لك حتى تعرفني |
Joanna gibi sanatçılara işini yapması için bir şans veriyor. | Open Subtitles | انه يتكلم عن اعطاء فنانين مثل جوانا فرصة للقيام بأعمالها |
Dubois'ya birinci raund da değerli bir rakip olduğunu kanıtlaması için bir şans verilecek. | Open Subtitles | سوف يُمنح ديبوا الفرصة كى يثبت أنه مقاتل يستحق، فى الجولة الأولى |
Hoşuna gitse de gitmese de sana düzeltmen için bir şans veriyoruz. | Open Subtitles | نحن نعطيك الفرصة لكي تصلحي ذلك سواء أعجبك ام لا |
Ölümlülerin Tanrıların arzularına sahip olduğu, tek şey için bir şans Aşk. | Open Subtitles | الفرصة لكيّ تحظى بشيء واحد الذييملكهالبشروترغب بهِالآلهة: "الحب". |
Şehir dışına çıkıp vakit geçirmemiz için bir şans. Eğlenceli olacak. | Open Subtitles | ستكون فرصة لمغادرةالبلدة,سيكونهذا ممتعا. |